Gözlerini son iki haftadır olduğu gibi yeni evinde açtı Sezgi. Kalbi yine her sabah olduğu gibi biri tarafından sıkılmış gibiydi. Bu kişi elbette ki belliydi, yine de kalbini tamamıyla sıkan şey bir bebeğin varlığıydı. Sanki ilk kez yerin altını görüyor gibi hissediyordu. Sıkıntı, bu yüksek sıkıntının içinde yaşama enerjisi bitiriyordu. Fark ettirmemeye çalışıyordu lakin yaşadığından keyif alamıyordu.
Farkındaydı olayların, asla bu yaşananlarla ilgili sevgilisini suçlamıyordu. Zira o bu olayları hala kabullenmiş değildi. Üstelik belki de son çocuk sahibi olma mutluluğu almıştı Eleni. Bunu düşündükçe Kostas her geçen gün daha da öfkeleniyordu ve geçen süreçte bebek büyüyordu. Öfkenin onun gözünü kör ettiğini düşünüyordu, haksız sayılmazdı ne var ki işler doğru sekmede yanlış yönlendirmeyle ilerliyordu. İş mahkemeye kadar uzanmıştı ve bu da magazin sayfalarına yine konu olmuştu. Her gün başka bir şey okuyordu, ilk kez hesabını koruma altına almak durumda kaldı Sezgi. Önce fotoğraflarının altına yorum sınırlandırması koydu, bu yetmedi ardından yoruma kapattı ve tabii bu da yetmede derken hesabını gizlemek durumunda kaldı. Önceleri gelen takipçilerin esprisini rahatlıkla yapan kadın şimdi endişeyle ve artık emin olduğu bir korkuyla bu hareketi yapmıştı. Korkmasının sebebi neydi çözemiyordu Sezgi. Henüz bununla ilgili kendi kendine kalamamıştı. Buraya taşındığından beri kendi kendiyle pek kalamıyordu.
O geceden sonra kesinleşmişti Eleni'nin söyledikleri. Kostas hem sperm bankasına hem de Eleni'ye dava açmıştı. Büyük ihtimalle kazanacaktı fakat bu Sezgi için yeterli gelmiyordu. Yeterli gelmemesinin sebebi bebeğin varlığıydı. O bebek gerçekti ve bir gün doğacak, büyüyecek, annesinin yönlendirmesine hep maruz kalacaktı. Kendisine nefret bakacaktı. Bir çocuğun gözlerindeki nefret olmak istiyor muydu, işte bu tüm enerjisini emiyordu.
Derin bir nefes aldıktan ve hüzünle verdikten sonra komodinin üzerinden telefonuna uzandı. Uyuyamadığı her sabah gibi bu sabah da alarmı çalmadan önce uyandı. Hemen onu kapattı ve Kostas'a sırtını tamamen dönüp merakına yenik düşerek haberlere bakınmaya başladı.
Kostas'sa Sezgi'den önce uyanmış ve beynini yine yoran düşünceler salisesine girmişti. Sezgi'nin gideceği korkusu, bir bebeği olacağı gerçeği ve Eleni'nin yaptığı iğrenç hamle! Onu cidden öldürmediği için iyi bir insan olduğunu düşünüyordu. Bunu yaşayan normal bir insan oldukça anormal tepkiler verirdi. Kendisi de tam olarak öyleydi. Eleni, son çocuk sahibi olma şansını elinden almıştı, en acısı da bundan zerre pişmanlık duymuyordu. Hastane bu yaşanan olaydan dolayı kendisinden özür dilemişti, fakat bu özür yaşanan hiçbir şeyin üzerini örtmüyordu. Bir çocuk sahibi olmak istiyordu bu konuda da netti ancak o kişinin annesi sadece sevdiği kadın olmalıydı.
O gece dedesinin evinde avazı çıktığı kadar bağırmış ve öfkesini kimse durduramamıştı. Bunu nasıl yaptınlar, belki de çocuk sahibi olmak için son şansını elinden aldığını haykırmak oradaki herkesi çok üzmüştü. Eleni'yse oldukça netti, o şansın karnında olduğunu söyleyip duruyordu. Yanlış bir şey yaptığını da kabul etmediği gibi, Tanrıların onun dileğinin gerçekleştiğini savunuyordu. O anda Kostas ona saldıracakken Sezgi sinirle gülmeye başlamış ve hiç karışmaya niyeti olmadan konuşuvermişti.
"Tanrılar toplanıp bu manyak kadının anlamsız dileğini gerçekleştirmek için olağanüstü hâl buluşması gerçekleştirmişlerdir. Çünkü cidden Tanrıların işi gücü yok!"
"Bunu Tanrılarımız da istedi, yoksa ben enden hamile kalayım ki?"
"Vajinana zorla sperm sokturmasaydın nah kalırdın hamile!"
Onunla laf yarışına girdiği için kendine kızmıştı. Tabii bir de Kostas'ın ailesinin yanında bu denli açık sıcak konuştuğu için öfkelenip kendini balkona atmıştı. Kimse Sezgi'nin lafının üzerinde durmamıştı, o da en az Kostas kadar öfkeliydi, hoş o anda o salondaki herkes Eleni'ye çok öfkeliydi. Selene de Sezgi'den aldığı gazla Eleni'ye giydirmeye başladığında Kostas hemen sevgilisinin arkasından gitmişti. İkinci defa onun boğazına yapışmasını engellemesi lazımdı. Ne olursa olsun şiddet konusundaki istediğini aşağı indirmesi lazımdı. Bu o değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ MAVİ (Treló Ble)
RomansaDenizin maviliğinden sıcak kalpli iki insanın hayatına uzanan deli bir aşk romanı... Bir varmış bir yokmuş berrak bir denizin içinde güzel bir deli maviyle, yemeklere fısıldayan havalı bir adam varmış ve bu hikâye denizin tam da ortasında başlamış. ...