4. Bölüm - Yasak Meyve

261 44 417
                                    

Ailemizi birlikte büyütelim.

Keyifli okumalar!


Bulutların dahi dinlendiğini yüreğinde hissetmek buydu herhalde... Dudaklar mıhlıyken kalbin konuşması, kaburgaları var gücüyle iten sevinç ve korkunun ritmiyle ortaya seriliyordu. Mahz, beyaz pelerinini başından usulca indiren Baş Melek'e yöneltti hayran dolu bakışlarını. Hikayesini dinleyip, durduğu bir kahramanla tanışıyordu adeta. Dillerden dökülmesinden ziyade karşısında öylece dikilmesi, daha da etkiliyordu onu. Bildiği tüm o şeyler, zihninde yeniden sahne aldığında, çok daha iyi hissetti çoğu şeyi.

Ebyaz, elbet yakalanacağını bilse de ne kadar geç o kadar iyi düşüncesine kapılmış yaramaz bir çocuk gibi hissedemeden edemedi. Bir babaydı. Yasak meyve, diğer bir yasak meyvenin babasıydı. "Uriel..." Dudaklarından dökülüp, duran bu isim, uzun zaman üzerine sahibine doğru söylenince, en çok da burukluk kapladı ruhunu.

"Melez," dedi Baş Melek. "Bana olan biteni anlatacaksın, değil mi?" Tepede daha şiddetli esen rüzgar, üzerindeki pelerinin eteklerini aniden havalandırdı. Olduğu yerden bir santim bile kımıldamazken öylesine odaklanmıştı ki alacağı cevaba...

"Evet..." yanıtını, usulca salladığı başını oğluna çevirdiği sırada mırıldandı. Yelkovan, Akrep'i bir kez daha yakalamıştı işte. Başını göğe kaldırdığında, binlercesi tarafından dinlenildiklerine emindi. Söylediği her sözü, özenle seçmek zorundaydı. Karşısındaki, dostu dahi olsa sonuçta bir Baş Melek'ti. Sagıyı ve itaati hak ediyordu.

Aynı sorumluluğu daha fazla hisseden Uriel, ciddiyetini sağlam tutmak adına verdi çabasını. Çoğu melek tarafından kabul görse dahi Erelim'e yakınlığından ötürü hak etmediği bir mevkide oluşunu savunanlar da vardı. Ve şimdi, sırf yakın oldukları için kural dışı bir hareket ya da duyguları ele alma mevzusu olursa küçük bir ayaklanma bile önü alınamaz isyana kadar gidebilirdi. Öylesine dikkatli hareket etmeliydi ki, ne itibarı zedelenmeli ne de Melez ve oğluna bir şey olmalıydı. "Açıklayacağın şey kabul görülemez bir durum ise Yüksek Konsey tarafından yargılanacağını, sana hatırlatmak zorundayım Melez." Sözleri sırasında kaldırdığı çenesini indirmeden evvel göz ucuyla süzdü yeni doğanı. Vücudundaki emin duruş gevşemeye dururken yavaşça ona çevirdi yönünü. "Sen..." dedi az önceki tınısının aksine, şefkatle. "Sen, o olmalısın."

"Mahz." Küçük bir adımla ileriye çıkıp, avuçlarını birbirine sardığında, hafifçe eğildi Melez'in Oğlu. "İsmim Mahz, efendim." Kalbinin var gücüyle attığını hissediyordu ve bunun sebebi de ne korku ne de hüzündü. Sadece ama sadece tüm ihtişamıyla dikilen Uriel'di sebebi. Fazla cüsseli bir bedeni olmamasına rağmen, kesinlikle güçsüz de durmuyordu. Enerjisi baş döndürücü şekilde, heybetliydi.

Melek, bakışlarını ondan ayırmadan bekledi bir süre. Daha anne karnında filizlenen bir fetüsken kalp ritimlerini duymasaydı bile o anki ilk görüşünde dahi anlardı. Ne kadar çok anımsatıyordu Emanet Kızı'nı... Eğdi başını. Ona baktıkça, çoğu duygularının yatıştığını hissediyordu fakat bu olmamalıydı. Defalarca uyarılmalarına ve yasağı bilmelerine rağmen şimdi çok daha büyük bir durumla karşı karşıyaydılar. Çok ince bir çizgi vardı elinde. Çizginin bir tarafında Yedi Kat, diğer tarafında Açelya, Aras ve Mahz bulunuyordu.

Arkasındaki ellerini iki yanına düşürdüğünde, küçük bir parmak hareketiyle üzerindeki pelerin yavaşça silindi. Derin nefesi içine doldurduğu anda, fâni forma geçiş yaptığını anladı Ebyaz. Tam da istediği gibi, Konsey'e konuşmadan evvel dostuyla ayrı bir şekilde konuşacaktı belli ki. Ona doğru daha iyi döndüğünde, bir yanı çekinirken diğer yanı fazlasıyla heyecanlandı.

MAHZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin