20. Bölüm - Kan ve Siyah

98 16 186
                                    

Ailemizi birlikte büyütelim.

Keyifli okumalar!

♾️

"Beni çıkarabileceğinizi mi sanıyorsunuz?" Kolları iki yana açılmış ve bileklerinin etrafı kızarmış olmasına rağmen, onu tutanlara aldırış bile etmeden konuştu kızın bedenine hakim olmuş Gölge. Karanlık bakışlarına rağmen çehresinde meydan okuyan bir ifade vardı. "Hiç zarar vermeden mi? Gerçekten mi?"

Açelya, bizzat dostunun gözlerine bakıyor olduğu halde öylesine yabancı hissediyordu ki kalbi sızlamadan edemedi. Buna rağmen kendinden emin duruşunu bir an bile bozmadan öne adımladı. "Bana tek bir şeyin cevabını verebilirsen haklı olduğunu bizzat gözlerine bakarak söyleyebilirim?"

Görüş açısını daraltıp, başını diğer tarafa yasladığında, "Söyle hadi," dedi hevesle. "Senden o sözleri duymak için daha fazla bekleyemem."

Kızın kollarından birini tutan Kharon, ona doğru eğildiğinde, hem tiksinç hem de zevk dolu şekilde bakındı gözlerinin içine. "Merak etme lağım faresi. Çok daha eğlenceli şeyler duyacaksın." Geriye çekilip, Açelya için uygun alan bıraktı daha sonra.

İblisin hareketini takip eden kadın, dilinde bekleyen soruyu ileriye sürdü. "Beni öldürmeleri için yolladığın kişiler, sence nerede?"

Mimiklerde raks eden bir hoşnutsuzluk öncesi, ani bir sorgu yaşandı gizlice. Sodre, kırıştırdığı burunla önce kendisini tutanlara daha sonra diğerlerine baktıktan sonra, "Peki ya, o melek nerede?" diye karşılık soruyla geldi. Delip geçer gibi içe işlediği sorunun ne denli etki ettiğini biliyordu ve bunu kendi leyhine kullanmaktan geri duracak değildi. Ellerini biraz hareketlendirdiğinde, avuçlarını gösterdi. "İşte burada. En yakın arkadaşının parmakları arasında."

Ani bir ürperti ensesinden bedenine yol aldığında, sessiz bir nefesle omuzları kalkan Açelya, Kharon'un göz hapsinde dikkat çekti. Diğer kolu tutan Mahz'ı hafifçe ittirip, Özge'yi tamamen kendi yönetimi altına aldığı gibi ayağa kaldırdı. Kızın ağzından kaçan iniltiye aldırış bile etmeden, iki bileğini tek eliyle sıkıca kavrayarak diğerini boynuna götürdü. Daha parmaklarına güç vermeden hızlı bir refleksle, "Dur," dedi Açelya. "Konuşan bir Gölge olsa da o hâlâ Özge."

"İyi ya işte, iyileşir."

"Kharon!" Uyarısına rağmen kararlı bakışlarını üzerine alan kadın, "Bırak dedim," derken en az onun kadar ciddiyete bürününce, şeytan dişlerini sıktığı sırada geriye çekildi bu defa. Daha fazla üstelemek gibi bir amacı olmasa da sürekli karşısına dikilen merhametten epey sıkılgan bir göz devirme yollamayı ihmal etmedi. Kızın bileklerini yeniden iki eline ayrı ayrı aldığında, tek bacağı üzerine yüklediği beden ağırlığıyla tavana dikti kehribarlarını. Zaten çöplüğe dönmüş dünyada temiz davranmaya çalışarak ne de zorlaştırıyorlardı işleri. Ve o, bunu hiçbir zaman mantıklı bulmuyordu.

"Sizce de geçmişi değil, geleceği konuşmamız gereken bir anda değil miyiz?" Mahz, dayısı Ivan'ın yanından eski yerine doğru adımladı beklediği anı yakalayınca. Tüm dikkatleri çektiğinin farkında olarak annesinin dostuna doğru eğilip, yüz yüze geldi. "İnsanlığa en fazla nefret kusan ırk olman, bir insanın bedenine mikrop gibi yerleşip, başka birisini öldürmen seni elimizden alabilecek mi sanıyorsun? Kimin nerede olduğu, bizi ne kadar ilgilendiriyor? Seni, beni, izin verilse seni paramparça edebilecek şeytanı, bunu bilmesine rağmen bedenin içinde değil, dışındayken onun bu isteğini yerine getirmesini izleyecek meleği... Kimseyi ilgilendirmiyor. Şimdideyiz ve tahmin et burada geleceği sadece kim göremeyecek?" Genç Melez'in dudaklarından ayan beyan dökülen tehdidi sırıtarak izledi biraz evvel sıkkınlıkla baş çeviren kişi. Diğerlerinin de hoşuna gitmişti elbet fakat Açelya, fazla uzun zaman geçirmemiş olsalar da ondan böyle bir şey duymayı asla beklemiyor olacak ki bir yanı onu takdir ederken baskın yanı şaşırmıştı. Uriel kadar sessiz gözükse de Ebyaz gibi keskin olabilecek kadar Erelim cesaretine sahip gibiydi. Evin beyaz duvarlarına bir gölgelik düştüğünde, tenlere çarpan sıcaklık birkaç dakikalığına yok oldu.

MAHZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin