11. Bölüm - Yükselen Çağrı

98 22 191
                                    

Ailemizi birlikte büyütelim.

Keyifli okumalar!

♾️

Karanlığın göbeğinde yanan ateşin çıtırtısına nazaran yere damlayan siyah kanın sesi bir kez daha hâkimiyetini kurdu. Kaldırdığı elini indirdiğinde yere devrilen bir bedenden sonra gözlerini kapatıp kaldırdı başını. Öylesine rahatlamış hissediyordu ki, onlarca kavgaya girmesine rağmen hâlâ daha hiç yorulmamışçasına ilerlemek ve daha fazlasının sonu olmak istiyordu. Yüzüne yansıyan ateşin ışığıyla onun bu özgün duygularını memnun bir ifadeyle izledi Mahz. Dizlerinden öteye uzattığı ellerini, oturduğu kütüğe yasladığında ayaklarını daha rahat bir şekilde uzattı ileriye. Babasına çağırmadan evvel yanındaki bedenleri kontrol etti son kez. "Bir şey hatırlayacaklar mı dersin?" diye sordu en sonunda. Kendisi de en az onun kadar rahatladığını hissediyordu. Yorgunluk denilen o şey, lügatlarından tamamen silinmiş vaziyetteyken tamamen andan zevk alma peşindeydi.

"Biz temizlik görevindeyiz." Başını indirdiğinde yaramaz bir sırıtış sergiledi ona doğru. "Hafızalara dokunma işi meleklerde."

Dudak kıvırıp, onayladı cevap olan sözleri. Derin bir nefes aldığı sırada çatırdayarak yanan odunlara eğdi gözlerini. "Bu öldürdüklerimiz de arıyorlar mıdır dersin?"

Ona doğru döndü Aras. "Anneni mi?" Daha sonra omuz silkerek hemen yanına kadar yürümeye koyuldu. "Elbette. Sence boş duruyor gibi gözüküyorlar mı?"

Güldü Mahz. "Asla."

"Ama kavuştukları şey kendi ecelleri oldu." Oğlunun yanında bir yere oturdu o da. Ellerini birbirine sürterek toprak ve tozu silkelediğinde, kılıcını da geçip, ona bulaşan siyah lekeleri çıkarmaya çalışarak tenini ovmaya koyuldu. "Leş gibi de kokuyorlar."

"Bir bok çukurunun lale kokmasını bekleyemezsin." Alaycı bir ima eklediği ifadesiyle etrafında eğlendirdi bakışlarını.

Ebyaz, Mahz'dan dökülen sözleri duyduğunda, ansızın durdurduğu hareketlerinin ardından birkaç saniye düşündü. Yüzüne yerleşen oldukça zevk dolu ifade, sözleri kendi zihninde tekrar ettiği sırada devam etti ellerindekiyle oyalanmaya. "Erelim bu dediğini duysa oldukça zevk alırdı."

Kendi içinde kurduğu senaryolar sırasında duyduğu sözlerle, kendi kurduklarına reklam arası vererek bir an için meleğin çehresini düşündü. Daha sonra Baş Melek geldi aklına. Emin değildi fakat onun bu kadar eğlenmeyeceğini düşündü. Neden olduğunu pek anlayamasa da bu melek, ne sevincini ne de öfkesini tam olarak gösterebilen birisi değildi. Gözlerine baktığında, dilinden dökülenlerden çok daha kalabalık duygulara şahit oluyordu her defasında. Daha güçlü durabilmek için mi yapıyordu, yoksa bu elinde olan bir şey değil miydi, bu ayrıntıda takılı kalmıştı. Bakışları, birkaç dakika önce içinde bulundukları kargaşayı fısıldayan izlerle dolu toprağa eğildikten sadece birkaç saniye sonra ayağa kalktı aniden. Üzerini başını gelişi güzel temizlediğinde, babasına uzattı elini. Hiçbir şey sormadan karşılık veren Aras da ayağa kalktığında, "Bir haftadır oldukça sıkı şekilde ilerliyoruz, sanırım biraz dinlenmek istiyorum," diye arzusunu dillendirdi Mahz.

"Yoruldun mu?"

İki yana salladı başını. "Devam edebilirim ama böyle devam edersek ikimiz de verimli olamayacağız. Tam tükenemeyiz, yoksa çok daha uzun dinlenmek zorunda kalırız."

MAHZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin