13. Bölüm - Sarmal Buye

152 22 158
                                    

Ailemizi birlikte büyütelim.

Keyifli okumalar!

♾️

Uyanmak istenilmeyen rüyalar gerçeğe düştü, bu kez de gözler kapanmaya korktu. Nefes nefese bir koşudan sonra kapı ağzında kendini gösteren kişi, tüm o düşlerden daha güzel bir şekilde aldı yerini. Hiçkimsenin beklemediği anda, hiç kimsenin hesaba katamayacağı bir şekilde... Biraz evvel Gölge Ruhlar'ın neden başka yöne koştukları, işte şimdi canlı bir delille karşılarındaydı. Omuzlarına kadar kesilen saçları, geceye bulanmıştı. Yıldız görevini ise gözlerde biriken o suların parıltısı devraldı.

Aras, bütün ciddiyetini ve öfkesini hayatı boyunca hiç sahip olmamış gibi attı bedeninden. Dudakları hafiften aralıktı ve kirpiklerine tutunan yaşlarlaydı. "Açelya," diye konuştu en sonunda. Düşen omuzları, kendisine bakarken burukça gülümseyen kızın koşuşuyla yükseldi. Hızla ileriye atıldı. Artık beklediği her saniye gerçek bir ziyan olacaktı. Alevi yansıtan kızıl saçları yerine gelen bu gece mavisi saçların yeni görevi, Aras'ın gönlündeki yangına su olmaktı artık. Bedenler koştu ve kollar, hiç kopmayacak gibi birbirlerini kapattı.

Kız, yüzünü Aras'ın boynuna gömdüğünde daha fazla dayanamayarak hıçkırık yayına ok olan bir ağlayış gönderdi. Melez ise hem beklemediği bu visalin şaşkınlığındaydı hem de biten hasretin gölgesinde. Aralık kalmış dudaklarını, gözleriyle aynı anda kapattı. Kollarını biraz daha sıkıladığında, daha fazla hissetmek istedi aşık olduğu kadını. Elini saçlarında dolaştırdı ve boynunun ıslatılmasına biraz daha izin verdi. Öylesine tarifsiz bir andı ki, ona ne kadar yakın olursa olsun bir türlü doyamıyordu.

Açelya, "Aras..." diye kontuştu en sonunda. Hafiften boğuk çıkan sesindeki o hüzün tüm zerresiyle hissediliyordu. Biraz da yorgun gibiydi. "Oğlumuz nerede? Mahz'ım nerede?" Titredi dudakları. Gözlerinin rengini bile göremeden kucağından alınan yavrusuna doya doya bakmak, sıkı sıkı sarılmak ve öpmek istiyordu artık.

Her şeye sessizce şahit olan Mahz'ın gözleri küçük bir çocuğunkiler gibi kocaman açılmıştı. Annesinin adını söylemişti babası. Kızıl Güzeli dediği kadının adını. Ve o kadın, şimdi de Mahz'ın adını söylüyordu. Nefesi hızlandı. O an, taşımak zorunda olduğu her şeyin ipini çözmüş ve yere bırakmıştı sanki. Çok garip... Fazlaca garip bir duyguyla doldu tüm benliği. Her şeyi şikayet etmek isteyip, sırtının annesi tarafından sıvazlanmasını istedi. Yaşadığı tüm badireler boyunca hayalini kurarak ayakta durduğu o sarılışı, artık tatmak istiyordu. Biraz öne yürüdü usulca. Adım sesleri, tozlu mekanda yankı oluşturdu bir anlığına. Babasınınkilerle buluşan gözlerinde bir titreyiş vardı. Bir yanı çekinirken diğer yanı, bağıra bağıra ağlayarak sarılmak istiyordu. O an gelmişti işte. Mahz için artık hiçbir sıkıntı kalmamıştı geride. "Anne..."

Açelya, duyduğu sesten biraz sonra umutla bakan gözlerini kıstı. İlk başta anlayamadı ama ne duyduğunu düşündükçe zihninde bir şimşek çaktı sanki. Geriye çekilip Aras'a baktığında, onun farklı bir yere odaklandığını görünce o yöne döndü. Hemen birkaç adım ötesinde duran siyah saçlı bir genç görünce kaşları hafiften çatıldı. Dikkatle bakındı. Yirmili yaşlarında olması gereken bir gençti. Aras'a döndü yeniden ama çehresinde biraz hüzün biraz da huzur olan Aras, hâlâ daha o yöne bakıyordu. Bakışlarını eğip, gözlerini birkaç kez kırpıştırdı kız. Zihnine oturan bazı şeyler, kalbini hızlandırmaya başladı. Yeniden döndü ondan tarafa. Bu kez, serbest bıraktı tüm mimiklerini. İncelemek istedi. Uzunca boylu, yakışıklı ve esmerdi. Yaşaran gözleri, aşık olduğu Melez'in aynasıydı sanki. Ve biraz da çilleri vardı... Yoğun bir sızı ve keskin bir çınlama doldu zihnine. Çenesi titrediğinde dudaklarını sıktı ama buna rağmen engel olamadı bu zelzeleye. Çeperleri al rengine dönerken gözleri anında yaşlarla dolduğunda, hızla inip kalktı göğsü. Aras'a son kez baktı ve bu kez karşılık da aldı. Kontrolünü sağlamak için alt dudağını dişledi, başını hafifçe eğerken o soruyu sordu gözleri.
Ve Aras, evet diye salladı başını.
Dizlerinde bir çözülme olur gibi oldu bir an için. Sevgilisine kavuşmak için tanıyamadan geçtiği oğluna baktı. Nasıl olmuştu bu? Sadece üç yılda nasıl bu hale gelmişti? Minik bebeği, kocaman olmuş, annesinin boyunu bile geçmişti... Hızla büyüyen bedeniyle bir bütün oluşturan zihni, en eğlenceli geçmesi gereken o yaşlarını nasıl noksan kılmışı? Gözlerini kapattı ve düşüncelerinin acımasız ocağında yanan yaşlarından bazılarını akıttı. Bir adım attı ve bir tane daha. Uzattığı elini, omzuna değdirdiği an Mahz'ın bakışları da eğildi ve titredi. Omzuna dokunan annesi, öylesine izliyordu ki çehresini, büyümesini göremediği tüm o yılları söküp almak istiyordu adeta. "Anne," dedi Mahz yeniden.

MAHZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin