16. Bölüm - Gizli Ruh

196 17 160
                                    

Ailemizi birlikte büyütelim.

Keyifli okumalar!

♾️

Bedenini küçük bir adımla içeriye taşıdı. Gözleri herhangi birisinde sabit değildi fakat Emanet Kızı'na daha çok bakıyordu. Sakin gözükmüyordu ama öfkeli de değildi. Mutlu olduğu söylenemezdi fakat üzgün de değildi...

Yorgundu. Sadece yorgun.

Öyle ki, bu fâniler gibi göz altlarından okunuyordu, bir kitap gibi.

"Ben, sana gelecektim. Yani sana ulaşmaya çalışacaktım," diye söze başlayan kız endişeli olsa da kontrol altında tuttuğu ses tonuyla. Küçük bir adımla refleks olarak yaklaşmıştı ki tam o sırada kaldırdığı eliyle kontrolü avuçlarına alan melek ile hemen durdurdu konuşmasını.

Anlamından uzak olduğu apaçık bir tebessüm sundu bu sırada melek. Ve bu, sakinlik vermek yerine daha da burktu kızın kalbini. "Ben, sizden bir açıklama beklemiyorum." Derin bir nefes alıp, bakışlarını her ikisinin ortasından ileriye, uzakta kalan pencerenin aydınlığına taşıdı. "Sizce de açıklamaların anlamını kaybedeceği kadar çok şey yaşamadık mı?"

"Uriel..."

"Sadece gerçekleri söylüyorum. Mesaj vermeye ya da bir şekilde hatayı göstermeye çalışmıyorum." Omuzlarını uysal haraketlerle dairesel şekilde kaldırıp, indirdikten hemen sonra ellerini arkasına götürdü. "Sadece yalın gerçeklik."

Aras, başını sallayarak katıldı ortadaki doğruluğa. Bir yanı gittikçe mahçup olurken diğer yanı şu anda bu konuşmanın yapılışına minnet duyuyordu. "Haklısın," dedi ilk önce. Yönünü hafif şekilde çevirerek kıza bakındı. "Sözlerin değil, icraatın iş göreceği bir zaman dilimindeyiz artık."

"Bunu bildiğinizi biliyorum. Sadece bilgiden öteye gerçekliğinde olup, olmadığınızı merak ediyorum."

Tırnaklarını avucunda iyice hissedene kadar elini sıktı kız. Tahmin ediyordu, düşünüyordu, duyuyordu fakat meleğinin kırgınlığının ne boyutta olduğuna bizzat şahit olmak çok daha fazlasıydı. Onunla karşılaşacağı ilk zaman yapmak istediği konuşmayı yıllarca düşünmüş, provalar bile yapmıştı fakat şimdi nereye gitmişti o sözcükler? Her zaman anlam dolu olurken bu kez bomboş olan, zihnini darmadağın eden o bakışların sahibi... Tüm yetileri çalışmayı tamamen reddediyordu. Keza sözleri de öyle. "Seni bu kadar çok hayal kırıklığına uğratmak istemezdim. Gerçekten istemeseydim, yapmazdım; evet, bunu düşüneceksin. Ama olan biten her şeyi sadece size karşı duralım diye yapmadık Uriel. Bir şey oldu. Sonra tamamen endişenin bizi yanıltmasına izin verdik."

"Suçlamıyorum." Bakışlarını sakince ondan yana çevirdi. "Zaten bir suçlama olayı da yok, hepimiz hemfikiriz. Sizi anlıyorum. Saf bir melek bile bu saklambaça karıştı. Belki de ona biçilen görevi ömrünün sonuna kadar yapma içgüdüsüyle bunu gerçekleştirdi ama sonuç itibariyle Baş Melek'inden de bunu gizlemeyi tercih etti." Sözlerini durdurduğunda, aralık dişleri arasından ağır bir nefes aldıktan hemen sonra alt dudağını ısladı. "Her adımı birlikte atmak zorundasınız. Kaybetmekten korkacağınız bir masum var artık; gerçekten de ona zarar gelsin istemiyorsanız, sözlerimden çıkma şansınız yok." Koyu kahve gözlerine düşen gölgeyle her ikisine ciddiyetle bakındı. Eskilerin yadı zihnine düşse de bu kez kendisi de düşünmeyi reddetti. Daha farklı davranmak zorundaydı. En azından bir yere kadar, herkesin gerçekten iyi kalabilmesi için. "Anladınız beni, değil mi?"

MAHZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin