4. BÖLÜM"ÇARESİZ"
Çok fazla karalamıştı, çok fazla çizmişti, çok fazla yazmıştı, çok fazla görmüştü, çok fazla duymuştu... Aklı bir karış dedikleri aklı çaresizliğin ve belirsizliğin içinde yüzmeyi anlatmanın bir yolu olmadığını çok fazla kez tecrübe edinmişti. En iyi bildiği bir şey vardı; hepsinin sonunda görmemek, duymamak ve bilmemek istemekti. Bilinçsiz bir duyguyla unutmak, hafızanın en olmadık yerlerine kadar silmek istemekti. Çok acı çektirirdi bu duygular; bir silahtan çıkmış kurşun gibi, bir bıçağın diri bedene saplanması gibi.
Belirsizlik ve bilinmezlik... Rana bulunana kadar Esin olmayan bir kurşunla kanayacak, görünmeyen bir bıçak yarasıyla kıvranacaktı.
"Cemşir! Aç şu kapıyı!" kapıya art arda vurduğunda kapı açılmadı. "Cemşir!"
İçeriden duyduğu ayak sesleriyle elini aşağıya indirip kapının açılmasını bekledi.
Gözleri durmak bilmeden yanaklarına akıyor, yeni bir ıslak yeşil hikâyesi ebediyete yazılıyordu.
Tıkırtıların ardından çelik kapı hızla açıldı. Aralanan kapıyla Cemşir'in çatık kaşlarını gördüğünde gözlerindeki korkuyu da fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAZILARI
RomanceHayatımda birçok taraf vardı; Ramis, Canler Kandemir, elli bin liranın sahipleri, Barbaros Bey, Esin, Yavuz, Cemşir, Baha ve son olarak da Orhan eklenmişti. Tam ortalarında da ben. Etrafımda bir çember oluşturmuş, dört gözle bana bakıyorlardı. Hepsi...