34. VİCDAN

484 50 21
                                    

Keyifli okumalar :(((

Yıldız Usmonova - Seni Severdim
Ahmet Koç - Yağmur Yüreklim
Mabel Matiz - Bir Hadise Var

Dünyanın limanından yola doğrulukla ve yalanla çıkan fani, rabbin limanına geçmeyi başarabilecek miydi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dünyanın limanından yola doğrulukla ve yalanla çıkan fani, rabbin limanına geçmeyi başarabilecek miydi?

Bu yalan dolan ve yüzsüzlük, müşterek dünyanın misafir hayatlarının görünmeyen, çirkin yüzleriydi. Vardır ilahi bir adaletle kapanacak bir yaratıcı, ölüm sonsuz bir dünya değildi. Kötülük yana kaldıysa vardır rabbin bir bildi elbet. Belki de en iyi ceza için onları kendine saklamıştır; olamaz mı? Bence çok güzel olurdu. Yeryüzünde çıkmayan günah belki de zamanını bekliyordur, toprak altında. Kim bilir...

Bunu bilerek içimi rahatlatmaya çalışıyordum. Bana yapılan tüm kötülükleri bir kenara bırakıyordum ve yukarıdakine sığınıyordum.

Ben de birine bir kötülük yapmıştım. Halit Salman. İster hak etmiş olsun, ister hak etmemiş. Bunun cezasını verecek yargıç ben değildim. Ama o biliyor; ben hem yaptıklarım için hem de bana yapılanlar için ona sığınmaya devam edecektim.

Başka doğru yolum yoktu. Başka inandığım bir gerçeğim kalmamıştı.

Yanıma gelen hemşire, "Rana Hanım," dedi sessizce. Oturduğum bankta karşımdaki yaşlı çifti izlerken beni düşüncelerimden uzaklaştırmıştı. "Sizi içeriye götürmemi ister misiniz?"

Akşam saatleri olduğu için havanın serin olduğunu düşünüyordu sanırım. Belki bunu düşünmesinde hırkama sarılmamın payı da vardı.

"Hayır," dedim. "Biraz daha kalmak istiyorum."

"Nasıl isterseniz. Ben beş dakika sonra yine gelmiş olacağım."

Yanımdan ayrıldığı sırada arkasında, her zaman durduğu yerde duran Barbaros'u görmüştüm. İki aydır bilmem kaç kez görüyordum ama ne o benim yanıma geliyordu ne de ben onun yanına gidiyordum. Belki bu akşam yanından bininci kez geçecektim ama diğer günler olduğu gibi onunla yine konuşmayacaktım.

Hani ateşi söndürmek için üzerine toprak atarlar ya, hissettiğim öyle bir şeydi. Toprak altından sızan duman göğe uzanırken altı cayır cayır yanmak istiyordu ama engelleniyordu.

Bakışlarımı yaşlı çifte çevirdiğimde hırkama sarılarak akşam esintisinin keyfini çıkarmaya devam ettim.

İki ay önce;

Gözlerimi açtığımda tepemde şıp şıp bir şeyler damlıyordu etraf önce bulanıktı fakat hemen sonra netleşmişti. Şıp şıp sesinin serumdan geldiğini anladığım gibi karşımda, sandalyede oturan takım elbiseli bir adamın olduğunu da görmüştüm.

"Merhaba," dedi önce.

Şaşkın ve afallamış bir sesle, "Siz kimsiniz?" diye sordum. Kuru boğazım yüzünden sesim çok pürüzlüydü. Ve hâlâ her yerim sargılı olduğu için de rahat hareket edemiyordum. "Çıkaramadım."

BAZILARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin