Suzan Hacigarip, Burak Bedirli - Bu Aşk Zehir
Majeste - Aşk Dediğin
Göksel - AcıyorDenizin üzerinde yangın çıkmış da deniz söndürememiş. Çünkü yangın söndürülmeyecek kadar çok büyükmüş. Rüzgar büyüttükçe büyütüyor, denizin soluk mavi rengini kızıla boyayıp ateşin sıcaklığını denizin içine atıyormuş. İşte benim içimdeki yangın da böyle bir şeydi.
Hep böyle devam edeceğini düşünmüştüm... Rana'dan sonra yangın söndü sönmesine de ters giden bir şeyler vardı. Garip olan; benim için iyi olan, onlar için iyi değildi.
Bir oyun kurmuştum; kiminin zararına, kiminin amacına hizmet eden bir oyundu. Benim çizgimin dışına çıkılmadığı sürece, amaçlarım doğrultusunda oyunu benim kurallarıma göre yürütmeye devam edecektik.
"Rana!" Banyonun kapısını ikinci kez tıklattıktan sonra, "Açar mısın kapıyı?" Diye sordum. "Tamam, çık artık."
"Allah Allah!" kapıya ne atmıştı bilmem ama çarpmanın şiddeti ve gürültüsü beni korkutmuştu. "Başımdan gitsene be! Dört gün boyunca burada kalacağım."
"Delirdin mi?" diye bağırdım. Kapıyla kavga eder gibi görünmem beni daha fazla sinirlendiriyordu. "Dört gün boyunca orada mı yatıp kalkacaksın?"
"Bu seni ilgilendirmiyor!" kapıya yeniden bir şey atmıştı fakat bu defa hazırlıklı olduğumdan beni korkutamamıştı.
"Ya çık da bir çözüm bulalım. Limonla, kolonyayla olacak şey değil."
"Ben yirmi altı yıldır çok güzel uyduruyorum!"
"Bak sonra giderden böcek falan çıkar, ağ bağlarsın benden söylemesi."
"Sorun değil. Git artık!" kapıya yeniden bir şey fırlatmıştı. "Of! Sıkıldım senden!"
"Rana," dedim ama cevap vermedi. "Rana," kapıyı tekrar tıklattım fakat hayır, yine cevap yoktu. "Konuşmayı da mı kestin?"
"Evet!"
Söylediğinin tersini konuşarak yapıp beni şaşırtmayı başardığında, "Çıkmayacak mısın?" diye sordum.
"Ha-yı-r."
"İyi halt edersin o zaman."
Banyo kapısının önünden çekilip dolaptan deri ceketimi ve konsolun üzerinden de telefonumu alıp odadan koridora çıktım. Kapıyı kapattığım sırada onun duyacağı şekilde sertçe kapattım. Bir süre içeriyi dinledim fakat bir kapı açılmamıştı. Sanırım o da banyonun kapısına kulağını yaslamış, kapının açılıp açılmamasını bekliyordu.
Düşünmesi ve sakinleşmesi için ona biraz zaman verip asansöre doğru yürümeye başladığımda ona mesaj atmadan edemedim.
"Al gidiyorum, oda senin olsun. Hatta otel de!!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAZILARI
RomanceHayatımda birçok taraf vardı; Ramis, Canler Kandemir, elli bin liranın sahipleri, Barbaros Bey, Esin, Yavuz, Cemşir, Baha ve son olarak da Orhan eklenmişti. Tam ortalarında da ben. Etrafımda bir çember oluşturmuş, dört gözle bana bakıyorlardı. Hepsi...