Hayatımda birçok taraf vardı; Ramis, Canler Kandemir, elli bin liranın sahipleri, Barbaros Bey, Esin, Yavuz, Cemşir, Baha ve son olarak da Orhan eklenmişti. Tam ortalarında da ben. Etrafımda bir çember oluşturmuş, dört gözle bana bakıyorlardı. Hepsi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karamel Makiyato- Ruh Halim Mezar Şebnem Ferah- Sil Baştan Halil Sezai- Ayyaş
16.BÖLÜM
"GİZ"
Mardin / Midyat
Sene: 1977
Bir yaprak gibiydi canları; yağmur rahmetiyle, bereketiyle yağarken can bulurlardı, güneş ateş sıcaklığıyla üzerlerine açarken can verirlerdi. Birer kurumuş yapraktan farkları yoktu, çünkü en ilkin kalpleri kaldıkları bedenin içinde canını teslim etmişti. Bir duaydılar, elleri semaya açıldığında çaresizliklerine çare aradıkları, dertlerine deva bulamayışları bir berbest yüzündendi.
Ayşin...
Dört çocuklu Akça ailesinin dördüncü çocuğu olan Ayşin doğduğunda ay gibi parlayan tenine bakan babası Yakup, üçüncü ve son kızına Ayşin ismini uygun görmüştü. Daha doğrusu Yakup Akça, resmi nikahlı eşinin üzerine dini nikahla kuma getirdiği ikinci karısının sözünü dinleyip ilk eşinden olan dördüncü çocuğuna Ayşin ismini uygun görmüştü. Ayşin'in annesi Sema, başta kıskanmış ve öfkelenmiş olsa da dünyaya getirdiği dördüncü çocuğunda kız olmasına eşi Yakup'un kızmamasıyla kendini avutmuş, yalan sözlerle kendine geçici teselliler vermişti.
Fakat dünyaya getirdiği kızını daha kucağına almadan önce kuması Hatice'nin kollarında görmeyle sinirlenip bebeği ondan zorla almıştı ve duruma sinirlenen Yakup, Sema'nın davranışlarından, hakaretlerinden rahatsız olup bebeği ondan yeniden almış; dini nikahlı, ikinci eşi Hatice'nin kollarına yeniden vermiştir.
Tüm ev halkı için Hatice baş tacıydı çünkü tüm batıl inançların üzerlerinde sergilediği Sema'nın sahip olamadığı iki erkek çocuğuna sahipti. Akça ailesinin konağına kuma geldiği ilk aydan hamile kalmış, bir erkek evlat doğurmuştu, hemen arkasından ikinci erkek evladı doğurarak konağın hanımı olmaya layık görülmüştü. Üstelik arka arkaya getirdiği iki erkek çocuklarına koca karı ilaçları kullanmadan, hacı hoca gezdirilmeden sahip olmuştu; Akça ailesi için çok önemli bir meziyetti bu.
Çok kalabalık bir şekilde aynı konakta yaşayan Akça ailesi için Sema'nın bir hizmetliden farkı yoktu. Dört kız çocuğuna bakmakla beraber konağın tüm işlerine de yetişmeye çalışıyordu. Dışlanan bir kadın değildi ama o ve dört kızının yeri konaktakilerden sonra gelirdi. Hatice'nin konağa verdiği iki erkekten sonra aileye gelen huzurla dört kız sevilse de ilk tartışmada kalp kırılmaya uygun görülmüş kişilerdi; öncelik her zaman erkek kardeşlerindi.
On dört yaşına gelen Ayşin güzelleştikçe güzelleşiyor, dikkat çektikçe dikkat çekiyordu. Öyle ki hem kız kardeşleri tarafından hem arkadaşları tarafından hem de kuzenleri tarafından her zaman kıskanılan biri olmuştu; daha on dört yaşında. Gel zaman git zaman Ayşin'in artan talipleriyle konaktaki yeri de değişmişti; konaktaki herkes için diğer kızlardan daha baskındı. Ona, uygun bir kısmet arayışında olan ablalarından, kuzenlerinden daha çok görücü gelip gitmeye başlamıştı.
