8. VURGUN

1.2K 95 31
                                    

Medya; Mahsun Kırmızıgül- Yoksun Sen

Medya; Mahsun Kırmızıgül- Yoksun Sen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Rana Seymen

8.BÖLÜM

"VURGUN"

Hayatımda birçok taraf vardı; Ramis, Canler Kandemir, elli bin liranın sahipleri, Barbaros Bey, Esin, Yavuz, Cemşir, Baha ve son olarak da Orhan eklenmişti. Tam ortalarında da ben. Etrafımda bir çember oluşturmuş, dört gözle bana bakıyorlardı. Hepsinin gözünde nasıl görünüyordum?

Esin... Sarılmak ister gibi bakıyordu, sanki yanıma gelmek istiyordu ama görünmeyen zincirler ayaklarını kıpırdatmasına izin vermiyordu.

Barbaros Bey? O korumacı tavrından yine ödün vermiyordu. Beni arkasına saklamak ister gibi bir hali vardı, hatta gelen her belayı benim için göğüs gerermiş gibi duruyordu.

Ramis... Gözlerinde öyle bir öfke vardı ki...

Canler Kandemir... Bilmiyordum, etlerimi lime lime etmek ister gibi baktı. Bana kaç bin tane acı tattırırsa tattırsın hırsını alamazmış gibiydi. Ateş hattında kalmak mı daha yaralayıcıydı yoksa Canler Kandemir'in bakışları mı seçemedim.

Yavuz'un yumuşak bakışları aşktı.

Baha sadece öylesine bakıyordu, büyük bir boş vermişlikle.

Hepsinin benden beklentileri vardı ve ateşin oluşturduğu çember gibi etrafımı sarmışlardı. Kapanın elinde kalacakmış gibi hissediyordum ve bu da ürpermeme sebep oluyordu.

Dakikalardır Barbaros Bey'le yan yana yürümeye devam ettiğimizde Barbaros Bey kafasını kaldırarak yüzünü gökyüzüne çevirdi ve nefesini sertçe bıraktı. "Çok yorgunum," diye aynı noktaya bakmaya devam ederken konuştu. "Öyle böyle değil."

Ellerim ceplerimde, omzumun üzerinden ona baktım. "Dün gece uyumadınız mı?" Konuşurken gözlerimin altından yüzüme bağlanan bandanaya nefesim değiyor, Ankara'nın ayazında yüzümü sıcak tutuyordu. "Gözleriniz de küçülmüş."

"Hayır," yüzünü gökyüzünden bana çevirdi. "Bir cenazeyi uzaktan izlemiştim. O gündür bugündür uyku girmiyor gözüme." Şapkamın ucunu biraz yukarıya kaldırıp gözlerimi görünür kıldı. Elleri yeniden ceplerine yerleştirdiğinde, "Aklımda o kadar çok şey var ki..." diye ekledi. "Bu yüzden çok yorgunum, bir adım atacak hakim bile yok."

Gülümsedim, başımı önüme alıp kaldırıma baktım. "Bunları arabanın yanında söyleseydiniz yürüme teklifini sunmazdım size."

"Ruh hali işte," diye söyledi gülümsediğinde. "Benim de yürüyesim varmış."

Normale dönerek, "Laf arasında cenaze dediniz," diye sordum. "Uykularınızla ne alakası var? Sevdiğiniz birini mi kaybettiniz?"

Kaldırımı izlerken düşünür gibi dudaklarını kıvırdı. "Hiçbir şey hissetmediğim biriydi." Gözleri gözlerime döndü, "Zaten mesele benim sevip sevmemde değildi, mesele ölmüş olmasındaydı. Elimde bir şans olsa geriye döner, ölmemesi için elimden geleni yapardım." Gözlerine örtünmüş ifade söylediklerinde ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu ve onun yanında başka bir ifade yine vardı. Kararlı, keskin bir duygunun yanında bir de yumuşak, naif bir şeyler...

BAZILARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin