(Aden)Havuzun kenarında otururken karşımdaki suya bakmaktan kendimi alamıyordum, suya baktıkça beynim allak bullak oluyordu ve yaşadığım şeyleri düşünmeye zorlanıyordum.
Burada olmaktansa birkaç hafta öncesine geri dönmek ve Askeriye'nin o bitmez tükenmez çilesini çekmeye bile razı geliyordum.
O kara günü hatırladıkça ağlayasım geliyordu ve bütün tüylerim diken diken oluyordu, o gün Turgut iti yüzünden pusuya düşmüştüm ve hiç yapmayacağım türden hatalar yapıp kendimi ölüme sürüklemiştim, evet kendi sonumu resmen kendi ellerim ile hazırlamıştım, belki de bütün bunları hak etmiştim?
Beni, o pusuya düşüren Turgut iti resmen esir almıştı ve dediklerini yapmazsam mesleğimi yakacağını söylemişti.
Her gün bu dediğini defalarca tekrarlıyordu ve ben artık her kelimesini defalarca ezberlemiştim.
Dediklerini Yapmaz mıydı?.. Anamı bile bellerdi.
Turgut şerefsizin eli kolu sandığımdan da uzundu, askeriyede bile dahil olsun yüksek makamlı kanı bozuk birçok adamı vardı, mesleğimi yakmakla kalmaz hayatımı bir ot parçası gibi kökünden söker atardı.
Yaklaşık bir haftadır onun gözetimi altındaydım ve sürekli izleniyordum, evi ıssız bir yerdeydi ve sayısız kamera donanımına sahip bir güvenlik sistemi vardı.
Evin çevresindeki korumalardan bahsetmiyordum bile.
Benden ne istediğini henüz bilmiyordum ve beni o iğrenç işlerine bulaştırmaya kalkarsa kafama bile sıkabilirdim.
Şimdiye kadar onun o iğrenç suratına çok bile dayanmıştım.
Yetimhane de büyümüş bir insandım ve benim mesleğimden başka tutunacak hiçbir dalım yoktu.
18 yaşıma gelene kadar devletin imkanlarından yararlanıp bir şekilde hayatımı sürdürmüştüm.Yurttan çıktıktan sonra bir iş bulup çalışmaya başlamıştım ve zorluklar ile evimi tutup geçimimi sağlamıştım, yetimhane de kaldığım süre zarfında eğitimlerden olabildiğince yaralanmıştım ve birçok konuda kendimi geliştirmiştim.
Ana hedefimi bulana kadar birçok yerde çalışmıştım ve hiçbiri bana hitap etmiyordu, işleri küçümseyen biri ya da işten kaytaran biri değildim ama hepsi bana ağır gelmişti.
Asker mesleğime gelirsek de...
Her genç gibi ben de askerlik vazifesini yapmıştım ve 12 ay boyunca bütün eziyetleri görmüştüm, fakat 12 ay boyunca gıkım çıkmamıştı ve bu ilginç bir şekilde bana zevk vermişti, ortamı bırakmak istememiştim. Komutanlarım ile konuşup bana yol göstermelerini rica etmiştim ve sağ olsunlar beni kırmayıp yoluma ışık olmuşlardı.
Askerlik sınavlarına girip kazanmıştım ve ilk görevim için Doğuya atanmıştım, kurallar ağırdı ve zaten bu yaşıma kadar kurallar ile büyümüş bir insandım o yüzden bunun bana pek koyduğu söylenemezdi, aksine daha çok zevk vermişti ve bu yüzden hırs yapmıştım.
Dediğim gibi mesleğimden başka bir dalım yoktu ve o dalım kırılırsa uçurumdan yuvarlanıp ölebilirdim.
Hiçbir zaman ite kopuğa uymamıştım ve krallar gibi yaşamak için her zaman it gibi gece gündüz çalışmıştım.
İlerleyen zamanlarda bir köyü korumak için özel (gizli) görev olarak görevlendirilmiştim ve omuzlarıma daha çok yük binmişti.
Ana kucağı değildi ki Asker ocağı.
Gerçi, ana kucağının ne demek olduğunu bile pek bilmiyordum.
Gittiğim köy küçük bir yer olmasına rağmen, yolsuzluk yapan oldukça fazlaydı ve elebaşları da Turgut piçiydi.
Turgut ile sayısız defa karşı karşıya gelmiştik ve bir şekilde işin içinden kan emici vampirler gibi sıyrılmıştı. Eh dediğim gibi yüksek yerlerde kanı bozuk adamı fazlaydı ve anında olayın işinden çıkıyordu.
En son ki olayda tam onu yakaladım derken o beni köşeye sıkıştırıp bütün olayı elimde patlatmıştı.
Şu an ölsem bile bir işe yaramayacaktı çünkü silah kaçakçılığı yapan birine karşı esir düşmüştüm.
Büyük ihtimalle, takımım bile benden çoktan umudu kesmişti, belki de öldüğümü bile düşünüyorlardı...
Turgut, onlardan umudumu kesmemi daha ilk günden söylemişti ama benim hâlâ bir umut parçam vardı.
Eninde sonunda Tim ile tekrar bir arada olacaktım ama şu an hiçbir şey yapamıyordum.
Şu hayatta her şey olabilirdi ve Turgut'un en değerli şeyini alıp onu (Turgut'u) karanlığa hapsedecektim.
İte it gibi davranmazsak kendini Ferrari sanıyordu...
*******
(Turgut, Barbaros'un babası.)
Bir de Aden'in tek diş bilediği insan Turgut, zarar verecekse sadece ona verir.
Şöyle diyim, Turgut'un canını acıtmak için Barbaros'a bir şey yapmaz.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aden / bxb ✔️
Ficción GeneralTamamlandı. Aden, düşmanı Turgut Kara'ya esir düşen bir Teğmen'di. Esirlikten tek çıkış yolu Turgut'un oğlu, Barbaros Kara ile evlenmekti.