Aden
Barbaros, parmaklarını parmaklarıma geçirip beni lunaparkın oraya -hız trenine- doğru çekiştirirken girişte aldığımız jetonları düşürmemek için cebime koymuştum.
Bu olay her çiftte klasik gelebilirdi ama nedense Barbaros bu lunapark işini fazlası ile abartmıştı. Hayır ona kızamıyordum çünkü çok fazla tatlı geliyordu sıpa.
"Biraz yavaş mı gitsen? Kaçmıyor ya park." eğlenerek ironi yaptığım zaman Barbaros durup kafasını bana doğru çevirmişti.
Göz bebekleri fazlası ile büyümüştü ve siyahları epey bir koyulaşmıştı. Fena derecede her şeye binmek istediği apaçık ortadaydı.
"Gün bitmeden her şeye binelim istiyorum." Çocuk gibi omuzlarını düşürüp sitem eder gibi konuştuğu sırada onun bu hali gözüme fazla şirin gelmeye başlamıştı ve ben bu hisse ciddi anlamda alışmak istemiyordum.
Daha öncede dediğim gibi birini sevmeyi ne yazık ki bilmiyordum ve Barbaros'a bağlanırsam fena derecede acı çekerdim.
Ben sevgimi gösteremediğim taktirde hayatıma aldığım kişide acı çekecekti ve ben bunu istemiyordum. Resmen insanların hayatına mutsuzluk gibi çöküyordum.
Barbaros'u mutsuz etme düşünceleri aklıma dolarken birden bire modum düşmüştü ve yüzümün asıldığına %100 emindim.
Evet oldukça fazla garip biriydim ve bütün hayatım boyunca resmen dağlardan dağlara, görevlerden görevlere koşmuştum ve daha önce hiç aşık olmamıştım.
Şimdi de aşık değildim ama hayatıma dahil olan biri vardı ve bana sapık gibi davranmasını ve ailesini görmezden gelirsek oldukça iyi biriydi.
Hız treni için sıraya girdiğimiz zaman hâlâ ellerimi bırakmamıştı ve gelen geçen bize baktığı için ben aşırı derecede gerilmiştim.
Yanımda duran koca adam aynı 5 yaşında küçük çocuk gibi davranıp yerinde sallanıp duruyordu ve hâlâ elimi bırakmamıştı.
Elimi bırakıp bırakmaması sorun değildi ama şimdiye kadar nasıl Araz ile buraya gelmediklerini anlamıyordum. Her sevgili ya sinemaya giderdi ya da lunapark, bunun şaştığını hiç görmemiştim ve Araz ile Barbaros için anlaşılan bu kural geçerli değildi...
Benim işime gelirdi çünkü şu an Barbaros ile ben evliydim ve her şeyi nedensiz onunla ben yapmak istiyordum.
Evet bazı konularda çok bencil oluyordum.
*****
Barbaros
Lunaparktan çıktığımız zaman sürekli gülümseyesim geliyordu ve bu süre zarfında gerekmedikçe Aden ile ellerimizi ayırmamıştık.
Onun yanında durmak oldukça güzel hissettiriyordu ve bunu ne yazık ki kelimelere dökmem imkansızdı.
"Yemek yiyelim ve sana özel telefon almamız lazım Aden." garip bir nedenden ötürü Aden telefon kullanmıyordu ve onu deli gibi merak eden yine ben oluyordum.
Gün boyu evde kedi gibi duruyordu ve ister istemez endişe duyuyordum. Dün onu meslektaşım olan arkadaşıma araştırması için Aden'in bazı bilgilerini vermiştim ve o da bunu araştırmıştı ve pek bir şey çıkmamıştı doğrusu.
Bana verdiği bilgilere göre hayatında biri yoktu ve bu oldukça hoşuma gitmişti. Başarılı ve zeki bir askerdi ve bu da çok güzel bir olaydı.
Ona hayran olmam için yeterince yeterli bir olaydı.
"İstemediğimi biliyorsun Barbaros, daha kaç kere bu konu-" Aden'in ensesinden tutup dudaklarımı birleştirdiğim zaman susmak zorunda kalmıştı.
Şu an dışarıda olmamız benim gram umrumda değildi, benim tek ilgim şu an bu öptüğüm adamdı.
İşte en sevdiğim susturma biçimiydi ve Aden yavaş yavaş bana alıştığı için en eskisi gibi beni ittirmiyordu.
Geri çekilip yüzüne baktığım zaman Aden yeni yeni gözlerini aralıyordu ve bu oldukça tatlıydı.
"Aden ben sana karşı sevgi, ilgi ve temas bağımlısıyım." Aden söylediklerime gülmeye başladığı zaman onun güzel gülüşünde takılı kalmıştım.
Aden beni şu haftalar çok fena değiştirmişti ve ben çok kısa sürede bir insanı koşulsuz şartsız sevmeye başlamıştım.
Aden, gülerken ona karşı biraz daha ona yaklaşıp gülüşünden öpüp geri çekildiğim zaman istemsizce ben de gülümsemeye başlamıştım.
Cidden gülümsemek bulaşıcıydı ve hayatımda Aden olduğu sürece ben her şeyin üstesinden gelirdim ve sanırım bu telefonu almayı da kabul etmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aden / bxb ✔️
Ficção GeralTamamlandı. Aden, düşmanı Turgut Kara'ya esir düşen bir Teğmen'di. Esirlikten tek çıkış yolu Turgut'un oğlu, Barbaros Kara ile evlenmekti.