23.

3K 232 33
                                    

Barbaros

Hastaneden, herkesin küçümseyici bakışları ve bize bakıp bakıp fısıldaşmaları sırasında gerildiğimi hissediyordum. Dedikleri güzel şeyler değildi ve ben kendimi çok zor tutan biriydim.  Aden ile sonunda şu lanet yerden çıktığım zaman üstüne şiddetli bir biçimde kalbim kasılmaya başlamıştı. Eminim ki herkes Araz'ı aldattığımı sanıyordu ve bütün suçu bilip bilmeden bana yüklemişlerdi. Tamam evet başlarda yaptığım büyük bir hata olsa da kimse babamı tanımıyordu ve benim çocukluğumda neler yaşadığımı kimse bilmiyordu.

İnsanlar için konuşmak çok basit bir eylemdi ve kolaylıkla birine çirkin iftiralar atmak çocuk oyuncağıydı o yüzden onlara açıklama yaparak güzel çenemi yoramazdım.

Eninde sonunda şu an kolundan sımsıkı tuttuğum adam ile tekrar yollarımız birleşecekti ve ben sadece erkenden birleştirmiştim. Yine diğer kabul ettiğim nokta ise  Araz'a haksızlık yaptığım konuydu ama  onda da yine haklı ben çıkıyormuşum gibi oluyordu çünkü ben kaç kere ondan ayrılmak istemiştim ve bunu ona karşı dile getirmiştim ama o sürekli bana kendine zarar vereceğinden bahsetmişti ve biz bir şekilde ilişkimizi sürdürmüştük.

Dediğim gibi Araz benim tek arkadaşımdı ve bir nevi benim de ondan başka kimsem yoktu, ikimizde birbirimize muhtaç kalmıştık ve eninde sonunda bir yerde arkadaşlığımız da bitmişti benim ona olan sevgimde.

"Ben çıkmak istemiyordum, Osman'ın yanında olmalıyım. Sen eve git ben sonra gelirim" Arabanın yanına geldiğimiz zaman Aden bana bakarak küçük bir çocuk gibi omuzlarını düşürerek konuştuğu zaman ona üzgün bakışlarımı yollamıştım.  Evet onun için çok zor bir durum içinde olabilirdik ama Gazel'in de dediği gibi onu buradan götürmem gerekiyordu en azından şimdilik buradan uzaklaşsak en iyisi olacaktı.

"Bak bebeğim, Osman kim tanımıyorum ama söz akşam tekrar buraya geleceğiz. Hem bak Gazel Bey'i  de duydun, benim telefonumdan onu ararız ve son durumları öğreniriz. Hah eğer o da bilmiyorsa hastanedeki arkadaşlarımdan öğrenirim. Bizim şimdilik yapacağımız tek şey buradan gitmek." Aden telefon kullanmıyordu ve ona telefon aldığım zaman bile ne yazık ki bilmediğim bir şeyden ötürü onu kabul etmemişti.

Ben işe gittiğim zaman o evde tek kalıyordu ve ben eve gelene kadar neredeyse meraktan çatlıyordum.

Aden bir şey demeden bana bakmaya başladığı zaman içimdeki şeytan beni ona karşı dürtüklüyordu ve ben resmen iyice arsız bir adam olup çıkmıştım...

Yavaşça bir adım atıp onu dans ediyormuşuz gibi omuzlarından narin bir biçimde tuttuğum zaman bütün odağını bana verdiğini anlamıştım. Onu sürekli öpmek ciddi anlamda bağımlılık hali oluşturmuştu ve onunda buna alıştığını hissediyordum. 

Eve gitmek istemiyordum ve onunla daha önce hiç gitmediğim bir yere gitmek istiyordum ama bunu kabul eder miydi orası tartışmaya açık bir konuydu.

-Aden, ben eve gitmek istemiyorum eğer sen de istersen... Lunaparka gidebilir miyiz? Babam yüzünden daha önce hiç gitmedim ve çocukluğumun neredeyse hepsi evde geçti yani çoğu şeyden bir haber ve mahrum büyüdüm ama eğer sen istemezsen gitmeyiz. Doğrusunu söylemek gerekirse ben seninle gitmeyi çok isterim.

Sesim aşırı derecede heyecanlı çıkmasına engel olamamıştım çünkü dediğim gibi babam sayesinde çoğu şeyin nasıl bir duygu olduğunu ne yazık ki bilmiyordum ve birkaç sefer Araz'a gitmek istediğimi söylediğim zaman bunun için fazla büyük olduğumuzu söyleyerek beni sürekli geçiştirmişti.

-Araz ile de mi gitmedin?

Aden meraklı bir ses tonu ile konuştuğu zaman onun bu haline istemsizce gülümsemiştim.

Araz'ı kıskandığını seziyordum ama insan sevmediği birini neden kıskanırdı ki? Ben Aden'den hoşlanmaya başlamıştım ve onun yanına asla birini yaklaştırmak istemiyordum.

"Gitmedim, eğer sen de isteme-" Aden kollarını belime koyup susmamı sağladığı zaman gözlerinin içine bakmıştım. Gözleri parlamaya başlamıştı...

-Gidelim

Aden o kadar güzel konuşmuştu ki ses tonu beni benden almıştı anasını sayatım bu adam her hali ile mükemmel olmak zorunda mıydı?

Aden / bxb ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin