12

670 106 23
                                    

"Bu kadar mı?" Diye sordu Selin kaşlarını kaldırarak.

"Evet," diye onayladım onu. Atlas'la -sanırım bu ismi kullanmaya hiçbir zaman alışamayacaktım- konuştuktan sonra Selin odaya girmişti. Ne zamandır ona hiçbir şeyi anlatmıyordum. Olanları ona anlattığımda yine şaşırmıştı fakat ben yine ne olduğunu anlamamıştım.

"Yani sen ona ismini sordun ve o da sana ismini söyledi." Duraksadı. "Hemen. Hiç uzatmadan."

Başımı salladım. İsim hafızam çok güçlüydü. İlkokulu bırakın kreş arkadaşlarımı bile sayabilirdim size. Eğer karşıma Atlas diye biri çıksaydı onu hatırlardım.

"Ya yalan söylüyor ya da gerçekten göbek adı falan," diye mırıldandım. "Eğer onu tanısaydım unutmazdım."

Selin bilmiyorum dercesine dudaklarını büzdü ve yataktan kalktı. "Hadi kahvaltı yapalım. Filler gibi acıktım." Dedi.

Kaşlarımı çatıp "Fil gibi acıkmak ne ya?" Diye sorduğumda Selin duvarın önündeki koyu kahverengi dolabın yanına gitmişti.

Dolabın kapaklarını açarken "Filler büyük ya hani," dediğinde başımı salladım. "Gövdesi büyük olanın midesi de büyük olur. Midesi büyük olan da çabuk acıkır."

Cevap vermeden yanına gittim. Gelir gelmez dolaba yerleştirdiğim kalın kazaklarımdan siyah olanı aldım. Altına da buz mavisi bir jean giyersem kombinim tamamlanacaktı.

Giyeceklerimi alıp Selin'in homurdanmalarına kulak asmadan banyoya girdim.

Derin bir soluğu ciğerlerimden azat ettiğimde kıyafetlerimi duşakabinin dışına atıp kabine girdim. Üzerimdekileri çıkarıp temiz kıyafetlerimin yanına koyduğumda ısınması için suyu da açmıştım.

Bugün pazar günüydü. Dün gün boyu uyuyup başka hiçbir şey yapmamıştım ve bu gece de buradan ayrılacaktık. Bugünümü dolu dolu geçirmek istiyordum.

Ne kadar kasvetli bir havası olsa da burayı sevmiştim. Her yer tamamen siyahtı ve pansiyon karların ortasında olduğu için tezatlık güzel duruyordu. Aynı anda hem huzuru hem de huzursuzluğu hissettiriyordu.

Saçlarımı bir kere sabunlayıp şampuanladıktan sonra bir kez de bedenimi sabunlayıp havluya sarılarak kabindan çıktım. Su damlacıklarını bedenimden havluyla sildikten sonra kıyafetlerimi de giyinmiştim.

Banyodan çıktığımda yatağın üzerindeki telefonumun bildirim ışığının yanıp söndüğünü görünce yatağa koştum ve telefonumu aldım. Dün geceden sonra hiç konuşmamıştık. Şu an ne yazmıştı acaba?

Türktelekom: Değerli müşterimiz,

İnternet paketiniz kısa bir süre içinde tükenecektir. Ek paket yaptırmak ya da tarifenizi yükseltmek istiyorsanız müşteri hizmetlerini arayabilirsiniz.

İyi günler, sağlıkla kalın.

Oflayarak telefonu yatağın üzerine fırlattım. Neden yazmıyordu bana?

Telefon bir kez daha titrediğinde yatağın üzerine fırlattığım servetimi alıp ekranı açtım. Mesaj bilinmeyen bir numaradandı.

05**: Özür dilerim okyanus gözlü kız.

05**: Kendi sularında boğulmanı engelleyemediğim için özür dilerim

🌊


Merhaba.
Hikayeyi öylesine okumak için girdiğimde bu mesajı atan kişinin kim olduğunu yazmadığımı fark ettim kxhöwkhwölsjlc

Kim olduğunu Okyanus da öğrenemeyecek maalesef. Ama kim olduğunu final bölümünde kitap bittikten sonra dip not düşerek yazacağım.

Lütfen gidip finale bakmayın kim olduğunu öğrenmek için. Çok büyük spoiler yersiniz.
Görüşürüüz💜

okyanus |texting, tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin