Dahi, hayırsever, milyoner, zampara olan Tony Stark'ın kızı.
Durun, çok klişe oldu değil mi? Peki, şöyle desem;
Bir mutant, kendinden, güçlerinden kaçan, hayatı kaoslarla dolu Tony Stark'ın kızı; Ellie Anastasia Stark.
Hayat ona acımasız olmayı öğ...
Birden arabanın tekerleğine sıkılan silah ile Tony dengeyi kaybetti. Araba yoldan çıkarken sertçe kenardaki ağaçlara çarptı. Alice önden Ellie'nin üstüne kapanırken Tony'de ikisinin üstüne kapanmıştı.
Tony zırhlarından herhangi birini kullanamıyordu çünkü son gittiği seferde bütün zırhlarını düşmanına karşı kullanmıştı. Yeni bir zırh da yapamamıştı çünkü Ellie yanından bir saniye bile ayrılmamıştı.
Tony ve Alice kafalarını cama çarpmalarının etkisiyle bayılmıştı. Ellie ise dolu gözlerini yavaşça açıp yanında baygın bir şekilde yatan annesini dürtmeye başlamıştı.
"Anne, anne uyan! Anne ne olur uyan!" Gözyaşları birer birer akmaya başlarken bu sefer babasını dürttü.
"Baba! Baba uyanın ne olur!"
Siyah maskeli adamlar pert olmuş arabanın yanına yaklaşırken Ellie bunu gördü. Nefesleri hızlanmaya başlarken Alice ve Tony'i tekrardan dürttü.
Ama nafileydi.
Uyanmıyorlardı..
"J-jarvis?"
"A-arıza t-tespit-" Ellie, Jarvis'in sesinin gitmesiyle daha da korkamaya başladı.
Annesinin ona öğrettiği şeyleri hatırladı. Ellie zeki bir kızdı. Adamların ona bir şey yapacaklarını biliyordu ve annesinin dediklerini uygulayacaktı.
Kaçacaktı.
Koşa bildiği kadar koşacak ve birini bulup telefondan Natasha'yı arayacak, yardım isteyecekti.
Camdan baktığında adamların arabaya gelmesine az vakit olduğunu gördü. Hızla kapıyı açıp küçük ayaklarıyla ağaçların arasında koşmaya başladı.
"Kaçıyor!"
Adamlar bağırarak arkasından koşuyordu. Ellie daha da hızlandı. Ne kadar koştu bilmiyordu ama bacakları ağrımaya başlamıştı. Daha önce annesi sürekli ona böyle günler için alıştırma yaptığından dolayı buna alışıktı. Kısa süreliğine durup arkasına baktı.
Kimse görünmüyordu.
Halbuki biraz önce seslerini duymuştu. Rahat bir nefes aldı. Tam bir adım atacakken gelen konuşma sesleriyle durdu.
"O kızı bana hemen bulun!"
"Ama efendim-"
"Bulun dedim! O küçük kız bize lazım. En büyük silahımız o olacak!"
Ellie duyduklarıyla korktu. Koşmaya başlayacakken aniden önüne çıkan adamla birlikte çığlık attı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Nereye gidiyorsun bakalım küçük kız?" Adamın sırıtarak söyledikleriyle Ellie hızla tekmesini adamın iki bacak arasına geçirdi.
"Sanane! Kusmuk torbası!" Adam iki büklüm olurken Ellie koşmaya başladı.
"Hiç bir yere gitmiyorsun! Bu sefer kaçamayacaksın!"
İri kollar bedenini sararken çırpınmaya başladı. "Bırak beni! Bırak dedim!"
"Sus artık! Başımı şişirdin!" Adam elini Ellie'nin ağzına koyarak kapattı. Artık küçük kızın sesleri daha boğuk gelirken kucağında çırpınan Ellie ile beraber ilerlemeye başladı.
Ellie adamın elini ısırdığında adam sinirlenerek elini çekti ve yanağına sert bir tokat attı.
"Seni küçük sıçan!"
"Sensin sıçan pis herif!"
Adam dişlerini sıkarak yanında ilerleyen adama işaret verdi. İşareti alan arkadaşı cebinden çıkardığı eteri pamuğa döktü ve bunu Ellie'yekoklatarak bayılttı.
"Patron seni görünce sevinecek küçük sıçan" dedi ve pis bir şekilde sırıttı.
Övövövövövö sensin sıçan sıçmık suratlı
Şrfsz ya
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
