Mucize Doktor - Bölüm 36 - Doruk uyanır ve anlar

63 3 0
                                    

Eylül sessizce Doruk'un uyuduğu koğuşa girdi. Makinelerin yumuşak bip sesleri dışında odada tam bir sessizlik vardı. Doruk'un yastıklarını düzeltti ve dikkatle yanına oturdu. Aşkının yüzünü yaşlı gözlerle okşadı.

- "Beni şimdi burada görseydin çok ama çok gücenirdin... - dedi Eylül usulca - Bize ne oldu bilmiyorum, bazen seni gerçekten anlamıyorum. Seni gerçekten seviyorum. Senden aldığım kolyeye daha çok sarılıyorum çünkü artık benimle değilsin. Ama beni görmek istemiyorsan, ben yapmayacağınıza söz verin."

Birkaç saat daha Doruk'un yanında kaldı, ama şafak söktüğünde ayrılma vakti gelmişti. Doruk'un yüzünü bile öptü, sonra taksi çağırdı ve gitti.

Sabah olurken Doruk yavaş yavaş uyanmaya başladı. Dikkatle gözlerini kıstı ve ilk gördüğü şey Demir oldu. Demir, Beliz ve Adil tam o sırada içindeydi.

- "Abiiiiiim, günaydın!" - Demir, Doruk'un yüzüne göz kırptı.

- "Allah Allah, sadece bir kabus değil mi...? Ne oldu?" - dedi Doruk boğuk bir sesle.

- "Bir orman yolunda bulundun, uçurumdan düştün ama ciddi bir sorunun yok. Tanju seni ameliyat etti." - dedi Adil.

- "Artık güvendesin, her şey yoluna girecek..." - dedi Beliz.

- "Evet, hatırlıyorum. Yağmur yağdı, her şey çok kaygandı."

- "Söyle bana, bir şeye ihtiyacın var mı?" - diye sordu Beliz.

- "Artık bir kız arkadaşım yok, bu yüzden sanmıyorum, ama bunun için teşekkür ederim." - dedi Doruk öfkeyle.

- "Kızgın olsan bile o buradaydı..." - dedi Beliz.

- "Ne???? O burada mıydı?"

- "Evet maçtı ama biz çağrıldığımızda maçtan çıkıp hocasını kendine çirkin bir şekilde kızdırdı. Ama her şeyi bırakıp bütün geceyi burada geçirdi..."

- "Sanmıyorum. Onun için önemli değilim..." - Doruk hala homurdandı.

- "Ama ona onu görmek istemediğini söyledin! Bu kız bu yüzden senden çok korkuyor!" - Demir sesini yükseltti.

- "Bu arada oğlum Beliz'in dediğine inanmıyorsan inan. Ameliyat bittikten sonra Eylül yanına geldi ve koridorda diğerleriyle konuştum. Sonra eve gitmeden önce baktım. Eylül beni fark etmedi ama eline bilezik taktığını gördüm." - dedi Adil.

O anda Doruk şimşek hızıyla ellerini battaniyenin altından çıkardı. Bilezik gerçekten sol elindeydi.

- "Şimdiye kadar üzerimde değildi..." - dedi Doruk düşünceli bir şekilde.

- "Dün sana verdi diyorum. Muhtemelen her zaman yanındaydı, çünkü hastaneye bir şey getirmedi, sadece basketbol sahasında buraya koştu... Neyse, şimdi gitmem gerekiyor, ben. Önemli bir hastayı bekliyorum. Daha sonra geleceğim, iyileş." - dedi Adil.

- "Çok teşekkür ederim Adil Amca." - dedi Doruk ve Adil gitti.

- "Anlamıyorum... Sadece anlamıyorum..." - dedi Doruk.

- "Dinle Doruk. Karışmayacağıma söz verdim ama bana çok dikkat et. Ne olduğunu düşünüyorsun bilmiyorum ama inan bana, sen sadece bir yanlış anlaşılmanın kurbanısın." - Beliz oldukça ciddi söyledi.

- "Bilmiyorum. Sanırım onunla konuşmalıyım."

- "Ağabey, 4 gündür bunu size söylüyoruz..." - dedi Demir.

- "Ama bana çok kızmış olabilir, ona çok korkunç şeyler söyledim..."

- "Deneyebilirsin, değil mi? - Beliz göz kırptı - Eylül her ne kadar bunu bir sır olarak saklasa da, sana karşı kaybolmuş hissettiği için çok korkuyor..."

- "Tamam, onu bulacağım ve onunla konuşacağım. - dedi Doruk kararlı bir şekilde. - Ama Beliz, bana söylemediğin bir şeyi bildiğini hissediyorum..."

- "Eylül bana bunu söylemeli, sanırım Ferman'la birlikte. Ama ondan neden ayrıldığını tam olarak söylemedin..."

- "Doğru. Peki, kendimi toparlayacağım." - dedi Doruk, canını çok acıtsa da aniden yatağa otururken.

Demir: - "Doruk, Doruk ne yapıyorsun? Daha çıkamıyorsun..." - dedi.

- "Askerdim, günlerce bu sıyrıkla yatmayacağım. Yapacak işlerim var." - dedi Doruk, sendeleyerek odadan çıktı.

Demir, Belize'ye - "Tamamen delirmiş..." - dedi.

- "Sadece aşık..." - dedi Beliz gülümseyerek.

Bu sırada Eylül, Ferman'ın ofisindeydi ve konuşuyorlardı.

- "Ferman, söyle şimdi ne yapacağım...? Her şeyimi kaybettim!" - Eylül başını Ferman'ın masasına dayadı.

Sonra Doruk kapıyı açtı ama Eylül bunu Ferman'dan başka bir şey görmedi. Yüzü masanın üzerindeydi, başını kaldırıp bakmadı bile. Ferman, Doruk'a ses çıkarmadan çok hızlı bir şekilde susmasını işaret etti ve ona olduğu yerde kalmasını da gösterdi.

- "Dinle Eylül, bu oyuna girip Ferda'yı kandırmaya karar verdiğimizde sonuçlarına katlandık. Doruk'a bir çift oynadığımızı söylemek istemedin." - dedi Ferman.

- "Biliyorum, biliyorum. Ama sadece seni bundan korumak istedim. Bunun bizi hiç etkilemeyeceğini düşünmüştüm. Ve işte... Ne kadar aptalım. Her şeyi mahvettim. Açelya, Doruk'un ofisimde gülü görebileceğini söyledi..."

- "Ferda'dan önce sana vermek için ne aldım...?"

- "Evet. Artık kimsenin bunun dışında olmadığını söyleme şansım yok ve bu oyunla sadece ailemi korumak istiyorum." - dedi Eylül ağlayarak ve yüzünü ellerine gömerek.

Ferman daha sonra köşede duran Doruk'a baktı. Yüzüyle sanki "Görüyorsun işte bu kadar..." der gibiydi Doruk'un yüzünde hoş bir gülümseme vardı. Bu sırada Eylül tekrar Ferman'a baktı.

- "Vayyyy... Küçük, ağlama lütfen... Yanlış bir şey yok." - dedi Ferman.

- "Neden????" - Eylül, gözleri yaşlı bir şekilde sordu.

- "Çünkü buradayım. Ve seni hayatımdan çok daha fazla seviyorum." - dedi Doruk, Eylül'ün arka.

Mucize Doktor (Türkçe olarak) - FerBel, AlNaz, AcDem, EyDorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin