26.BÖLÜM

311 6 0
                                    

Her defasında bu adamı dövüyor ama o arlanmadan bulaşmaya devam ediyordu. Utku'yu kaçırmış onun karşılığında Alya'yı istiyordu. Uğur Deriz'in istediği sahile gelmiş olanları sadece Ahmet beye anlatmış ve Alya'yı ve diğer herkesi korumalarını istemişti. şu an Uğur sinirden bir ileri bir geri giderken siyah bir araba yolda durdur ve arabadan beş adam bindi Uğur onları görünce alayla gülümsedi. adamlar Uğur'u görünce yanına gelmiş üstünü aramışlardı. silahtan başka bir şey bulamamışlardı. onu arabaya bindirdiğinde bayıltmışlar öyle götürmüşlerdi. 

uğur başının ağrısıyla gözlerini açtı.  elleri bağlı bir şekilde belinin yan tarafına sargılara kablolar bağlanmıştı. yorgun görünüyordu. 

deriz kapıdan içeri girdiği gibi uğur'a yaklaştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

deriz kapıdan içeri girdiği gibi uğur'a yaklaştı.
"katili geldi Uğur Deniz" dedi 
uğur duyduğu sözlerle birlikte bakışlarını kaldırıp karşıdan gelen deriz'e baktı. sonra hafifçe gülümsedi. 
"nereden nereye görüyor musun uğur kendi ayaklarınla ölümüne geldin" dedi deriz ardından uğur'a yaklaşıp
" o arkadaşını bıraktık o kadar korkak bir insan ki bence ona güçlü olmayı öğretmelisin uğur" dedi  uğur deriz'in dedikleriyle kısa bir kahkaha attı ardından 
" ulan bu kadar dayak yedin yine eşek kaldı" dedi hala sırıtıyordu. deriz sinirle odanın köşesindeki masaya yaklaşıp bir makineyi ayarladı. ardından uğur'a döndü. 
"hazır mısın?" dedi ama uğur'un cevap vermesine izin vermeden makineyi çalıştırdı. bunu yaptığı anda uğur'un vücuduna yayılan elektrik onun acı dolu bağırmasını sağlamıştı. uğur kendini tutmuş ve bağırmamaya çalışmıştı. deriz çalan telefonuyla makineyi kapatmıştı.  küfür ederek telefonu açtı.  
" ne var?" 
"uğur'u hemen bırak" dedi bu alya'ydı. bir yandan ağlıyor bir yandan kızıyordu. deriz onun sesini duyduğu gibi uğur'a dönmüştü.
"yerinde olsam konuşmam ve sözlerime dikkat ederdim sevgilim zira şu an makineye bağlanmış bir uğur ve her an benim elim o düğmeye çarpıp uğur'u elektrikten öldürebilir" dediğinde uğur kafasını kaldırıp deriz'e baktı. kiminle konuşuyordu alya olabilir miydi? lütfen o olmasın 
"sakin sakin ona zarar verme öyle bir şey yaparsan yemin ederim seni kendi ellerimle öldürürüm"  deriz alya'nın sözllerinden dolayı kısa bir kahkaha atmış ardından sırf uğur'u delirtmek için
"sevgilim alyam emin ol ölüm senin elinden olacaksa koşa koşa giderim" dedi 
" ne sanıyorsun ? bu kadar şey yaptıktan sonra..." deriz ne diyeceğini bildiği için megafonu açtı uğur'unda duymasını istedi
"..... aşkım seni seviyorum ,onu istemiyorum ,onu kullandım..." dediğinde megafonu kapatıp kulağına koydu. 
".....dememi bekleme şerefsiz piç herif" dedi alya deriz sanki umurunda değilmiş gibi karşısında yıkılmış uğur'a bakıyordu. uğur inanmak istemiyordu. yapmak istemiyordu. onu seviyordu alya onu kullanmış olmazdı değil mi?  alya bunu yapacak biri değildi. deriz telefonda hala ona küfür eden alya'ya 
"görüşürüz sevgilim burada işim biter bitmez yanındayım" dedi ve alya'nın konuşmasına izin vermeden kapattı telefonu. ardından masada duran keskin bucağı alıp uğur'un yanına gitti. vücuduna kısa ve derin kesikler bırakarak uğur'un acı çekmesini sağlıyordu. ama uğur gözlerini sıkıca kapatmış kafasında dönüp duran sözleri düşünüyordu. alya'dan bahsediyordu. yıllardır bıkmadan usanmadan sevdiği kadından. alya yapmazdı o da seviyordu.  sinirle bağırdı odanın içinde delirmişti resmen acıdan bağırmıyordu artık. deriz iki adım uzaklaştı uğur'dan uğur bir şekilde kendini çözmüştü ve belinde buran kabloları sinirle çıkarmış deriz'e kafa atıp belindeki silahı aldığı gibi kafasından vurmuştu.  deriz kanlar içinde yere düşerken o da içeri dolan adamları vuruyordu. bulduğu tişörtü giyinip odadan çıktı. iki üç daha adam vardı onlarla uzun süre boğuşmuş vücudundaki yaradan başka yaralar almıştı. evden çıktığında ormandaydı. arabaya bindiği gibi oradan ayrılmış ve rüya'nın evine gitmişti. adamlar şu an yer değiştiriyordu. uğur'u görünce onları durdurup eve gitmişti. aralarından bir adam çıkıp uğur'un yanına gelmişti.
"patron iyi misin?" dedi fısıldayarak 
"iyiyim aslanım şu rüya denen kız evde mı?" dedi adam sadece başını salladı. evin kapısı açıldığında uğur çalışan kadının yanından geçip yukarı çıkmıştı. kadın korkmuştu. koruma onu mutfağa göndermişti. uğur tüm odalara bakmış kızı bulduğunda onu o güzel uykusundan uyandırmıştı. rüya uğur'dan açıkçası korkuyordu ve zaten korkması gerekiyordu. 
"bırak beni ne istiyorsun benden" dedi 
" o video nerede?" dedi uğur
"sildim sildim abimin haberi yok " dedi 
"rüya eğer bana yalan söylüyorsan seni abinin yanına gönderirim şimdi ya benim dediklerimi yapar hayatında devam edersin ya da şu an hayatını sonlandırırım" dediğinde rüya dolmuş gözlerini uğur'a çevirdi.
"abim öldü mü?" dediğinde uğur kafasını sallamakla yetindi. "tamam tamam senin istediğini yapacağım benden ne istiyorsun"
"sadece yaşa bu para mal mülk hepsi senin hayatını kurtar her hafta yanına güvendiğim adamımı göndereceğim seninle olacak o seninle ilgilenecek sana dokunmam dokundurmam merak etme eğer kapıma polis gelirse hele ki bu video için o zaman sözümü bozar seni öldürürüm" dediğinde rüya ağlayarak kafasını salladı. uğur onu orada bırakıp ilk odadan ardından evden çıktı. arabaya binip alya'yla aldıkları eve gitti. ahmet beyi aramış iyi olduğunu söylemişti.  alya kimseye söylemeden o eve gitmişti. uğur hala temizlemediği yaralarla oturmuş kafasında dönüp duranı atmaya çalışıyordu alya onu görünce koşarak ona sarılmıştı. ardından yaralı olan sevdiği adamı inceledi. tişörtün bazı kısımları yırtılmış ve bir çok yerde kan lekesi vardı. boynunda yüzünde .... 

"sevgilim" diye ağlayan alya'ya baktı uğur onu seviyor muydu yoksa rol mu yapıyordu? salak alya öyle bir şey yapmaz sadece onu kandırmaya çalışıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"sevgilim" diye ağlayan alya'ya baktı uğur onu seviyor muydu yoksa rol mu yapıyordu? salak alya öyle bir şey yapmaz sadece onu kandırmaya çalışıyordu. gerçekten nasıl bu salakça şeyi düşünmüş ihtimal vermişti. karşısında ağlayan alya'yı tutuğu gibi dudaklarını dudaklarına mühürlemişti. geri çekildiğinde 
"özür dilerim güzelim özür dilerim" dedi uğur hala ikisinin dudakları çok yakınken 
"neden özür diliyorsun uğur sen bir şey yapmadın" 
"ben inandım sana güvenmedi bir an beni kullandığını hiç sevmediğini düşündüm" dedi sert bir şekilde yutkundu  alya ondan uzaklaştı. 
"bu kadar mı güvenmiyorsun bana sevgim bu kadar mı inanmıyorsun" dedi 
"alya özür dilerim gerçekten özür dilerim lütfen beni affet" dedi uğur alya kafasını olumsuz anlamda salladığı gibi ayağa kalktı. 
"yazıklar olsun sana" dedi ve çantasını aldığı gibi evden  çıkıp gitmişti. uğur peşinden gidecekti ki deriz'in yaptığı yaralara saplanan ağrıyla yere düşmüştü. acı içinde inlerken yalnızdı. acı geçene kadar uzandığı yerden kalkmadı. ardından yavaş yavaş ayağa kalkıp odasına çıkmış üstündeki kirli kıyafetleri attığı gibi yaraları temizlemeden sıcak suyun altına girmişti. derin yaralardan akan kan bir süre sonra kesilmişti. uğur sırtını duvara yaslayıp suyun yüzüne çarpmasına izin verdi. şimdi her şeyi toparlayabilecek miydi? yine kavga etmişlerdi. ama kesinlikle hata kendisindeydi. bir şekilde kendini affettirmesi gerekiyordu. aklında bir şey vardı ama olacak mı pek emin değildi. çünkü alya'yı tanıyordu bir inat eder kimse artık onu ikna edemezdi. affedecekti artık sevdiği kadını tamamen kazanıp ömrü olmasını isteyecekti.... 

SESSİZ SEDASIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin