41.BÖLÜM

385 11 0
                                    

"Güzelim kış ayında ne karpuzu"dedim keşke demez olaydım. Çünkü alya aniden
"Sanki keyfimden istiyorum. Yarın öbür gün kızımızın  vücudunun her hangi bir kısmında karpuz kadar bir leke çıkarsa o zaman görürüm ben seni" diye ağlamaya başlamıştı. Hemen yanına gidip yüzünü avuçlarının arasına aldım.
"Tamam ağlama güzelim ben hemen Karpuz ları getiriyorum" dedim ve anlına bir buse kondurup evden çıktım.

Yazarın anlatımı......
Uğur'un evden çıkmasıyla alya'da hazırlanıp hastaneye gitmişti. O kadının tabi ki dönmeden bırakmayacaktı.  Odasının önüne geldiğinde kapıyı çalmadan içeri girdi. Nisa da oradaydı. Bu hamile haliyle fazla bir şey yapamazdı ama sevgili arkadaşım onun için yapardı.
"Alya hanım niye gelmiştiniz'" dedi alev hanımın sahte bir gülümseme ve şaşkınlıkla
"Sana uğur'un kimin olduğunu ve bir daha böyle salak bir hata yapma diye uyarmaya geldik" dedi alya nisa bunu bekliyormuş gibi alev hanımın suratına sert bir tokat attı. Bir az onu hırpalayaıp hastaneden çıkmışlardı. Eve geldiklerinde nisa mutfağa geçmişti.  Alya ise koltuğa oturmuş  uğur'u bekliyordu.

"Başımız sağolsun uğur abiyi kaybettik" diyen korumayla gözlerini açtı alya nisa elindeki her şeyi düşürünce alya Yattığı yerden zorlukla doğrulmuştu.
"Uğur nerede? " dedi ağlamak istemiyordu.
"Hastanede şimdi yenge"
"Beni oraya götür" dedi alya nisa şu an tamamen alya'yı unutmuş deli gibi ağlıyordu.
" yenge utku abi çıkmasın dedi"
"BENİ UĞUR'UN YANINA GÖTÜR" dedi bağırarak koruma ısrar etmeden alya'yla birlikte evden çıkıp hastaneye gelmişti. Morga girdiğinde tekleyen kalbinin üzerine  elini koydu.  Üzerini açtıkları cesede  aktı alya bu uğur'du. Ama nasıl olurdu ? Anlam vermiyordu. Bağıra bağıra ağlayan kadını sakinleştirmeye çalıştı doktor. Boşa çabalıyordu. Onu sakinleştirecek tek şek sevdiği adamın konusuydu. Ellerini uğur'un yanaklarına  koyup uyanması için sarstı.
"Uğur uyan lütfen bizi bırakma" diyordu ki artık güçsüz ayaklarını onu taşıyamadığından  dizlerinin üstüne düşmüştü. Doktor alya'yı yakalamış ve bebeğe zarar vermemesi için kaldırmıştı.  
"Bırak beni uğur lütfen uyan sevgilim" dedi alya ağlarken daha fazla hamile haliyle dayanamamış ve doktorun kollarında yığılıp kalmıştı.

Uyandığında kolunda serum iki tarafında duran takım elbiseli adamlarla korkmuştu. Ayağa kalkacaktı ki korumlar onu durdurdu.
"Yenge patronun emri var ayağa kalkamazsın" diyince içinde bir heyecan oluşmuştu alya'nın.
"Uğur iyi mi?" Dedi hemen sağında duran korumaya
"Uğur öldü?"
"Patron Dediniz ama"
"Poyraz beyden bahsediyoruz yenge" dediğinde tekrar doğruldu alya gitmek istiyordu. Korumlar onu tutunca çığlık atmaya başlamıştı. Neler oluyordu böyle? Odanın kapısı açıldığında alya yataktan kalmıştı. Odaya genç uzun boylu ve oldukça yakışıklı bir adam girdi. Patron bu olmalıydı.
"Sevgilim sen niye ayaktasın" dedi ve alya'nın üzerinde olan bakışlarını çekip korumalara baktı. Çıkmalarını işaret ettiğinde hemen odadan çıkmış ve onları yalnız bırakmışlardı.
"Sen kimsin?"
"Sevgilim ben poyraz Deha" dedi alya'ya doğru yaklaşırken alya ondan uzaklaştırmıştı.
"Uğur nerede ben uğur'u görmek istiyorum" dediğinde poyraz sinirle alya'nın kolundan tutu.
"Onun adını bir daha  ağzından duymayacağım yoksa o karnındakini babasının arkasından göneririm"
"Benden ne istiyorsun" dedi alya ağlarken poyraz alya'nın kolunu sıkan parmaklarını gevşetip
"Ben senin eşin olacağım" dediğinde alya ona zarar vermesini ona  sert bir tokat atmıştı.
"BENİM EŞİM VARDI ONU ÇOK SEVİYORDUM VE ONU SEN ÖLDÜRDÜN" diye bağırıp ona vurmaya devam ederken poyraz alya yere doğru ittip belindeki silahın çıkardığı gibi ateş etmeye başladı.

SESSİZ SEDASIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin