Aradan bir hafta geçmiş ve tüm hafta boyunca uğur alya'nın peşinde dolaşmıştı. ah! alya o kadar kırılmıştı ki uğur'a onu affetmek ve affetmemek arasında kalmış karar verememişti. kırılmak hakkı değil miydi? güvenmedi sevgisine alya oturduğu banktan kalktığında karışıda durmuş onu izleyen Uğur'u görünce arkasını döndüğünde Uğur etrafta olanları umursamadan
"güzelim" diye seslendi. alya gitmek istiyor ondan kaçmak istiyordu. fakat kalbi buna izin vermemiş durmuştu. uğur alya'nın yanına geldiğinde hala tüm gözleri onun üzerindeydi. sevdiği kadının karşısına geçti.
"güzelim özür dilerim lütfen beni affet"dedi
"kendine sor bakalım uğur bunu ben yapsam affeder miydin?" dedi uğur bakışları kısa süre yerde kaldı ardından aşık olduğu gözlere baktı.
"sana kırılırdım aynı senin bana kırıldığın gibi ama ben sana kıyamazdım benim yüzümden acı çekmene izin vermezdim alya bunu sana yapamazdım güzelim" dedi alya sinirle güldü.
"yani ben senin sevgine güvenmezsem inanmazsam sen beni affeder misin?"dedi ona soru sormuyordu açıkça dalga geçiyordu. uğur alya'dan uzaklaşıp denize atlamak için kenara yaklaştı. alya ise onun ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. sırtını deniz dönerek alya'ya baktı uğur
"uğur ne yapıyorsun?" dedi alya endişe barındıran sesiyle
"BENİ AFFETMENİ İSTİYORUM GÜZELİM BİLİYORUM EŞEKLİK YAPTIM HATA YAPTIM AMA SENDEN BUNUN İÇİN ÖZÜR DİLERİM ŞİMDİ CEZAMA GELİNCE..." diye bağırdığında bakışları yine üzerine toplamıştı. üstündeki takım elbisenin ceketini çıkartmış ve içindekileri umursamadan alya'ya atmıştı. alya havada yakaladığı ceketi koluna asmıştı. ardından uğur bedenine yapmışmış ve tüm kaslarını belli eden gömleğin düğmelerini açtı.
"uğur ne yapıyorsun lütfen saçmalama" diyen alya'ya uğur gülerek ona baktı.
"beni affediyor musun?" dedi uğur alya inatla kafasını olumsuz anlamda salladığında uğur üstündeki gömleği de çıkarttığında deriz'in yaptığı yaralar ortaya çıktığında etraftaki kalabalıktan uğultular yükselmişti. yaralar tam kapanmamıştı aradan yaşlı bir kadın
"kızım görmüyor musun adamın halini affet gitsin" dediğinde alya yine başını olumsuz bir şekilde salladığında uğur gömleğini alya'ya attığı gibi kendini denize atmıştı. etrafta yükselen çığlıklarla alya ne olduğunu anlayamamış ve korkmuştu. uğur uzun süre denizin içinde kalmış çıkmamıştı kimse onu göremiyordu. alya elindekileri ve çantasını teyzeye verip denize atlamıştı. uğur alya'yı belinden tutuğu gibi kendine yaklaştırmış ve dudaklarından öpmüştü. ikisi denizin yüzeyine çıktığında hala dudakları ayrılmamıştı.(Temsil)
etrafta kopan alkış sesleriyle ikisi birbirinden ayrılmıştı fakat uğur'un eli hala alya'nın belindeydi. alya denizden çıktıktan sonra uğur'da çıkmıştı. yaşlı kadın eşyaları verdikten sonra gidince kalabalıkta dağılmıştı ama hala ikisi ıslak bir şekilde oturuyorlardı. uğur onları denizden çıkartan çifte teşekkür ederken alya sadece gülümsedi. sonunda ikisi yalnız kalmışlardı.
" ee! güzelim beni affettin mi?" dedi uğur
"aslında bakarsan seni çoktan affetmiştim" dediğinde uğur ceketini alya'nın omuzlarına bıraktı.
"Allah , Allah niye affettiğini söylemedin" dediğinde
"ee uğur bey bir sürün değil mi belki kafanı kullanırsın da böyle bir şeyi aklına bile getirmezsin"dedi alya uğur alya'yı tutup kendine çekti.
"uğur ne yapıyorsun her tarafın ıslak ya!"
"sanki sen çok kurusun"
ikisi kalkıp arabaya ilerlediler uğur arkada alya uğur'un karın kaslarını kapatmaya çalışıyordu. uğur da onun bu haline gülüyordu. arabaya bindiklerinde uğur tanıdığı bir mağaza da durdu. aslında kendisi böyle kalabilirdi ama alya hasta olabilirdi bu yüzden bir iki parça kıyafet alacaktı. arabadan indiğinde kızların bakışı ona döndü. herkes neredeyse şaşırmış şekilde ona bakıyordu.
"sevgilim sen kafayı mı yedin şu an seni öldürebilecek sinirle ve kıskançlığa sahibim" dediğinde uğur sadece gülümsemekle yetindi ve onu kolundan tutuğu gibi mağazaya girdi. orada çalışan kızların uğur'un vücudunu incelerken uğur hiç oralı olmadan kendine ve alya'ya kıyafet seçip parasını ödedi ve giyinmek için kabine girdi. işleri bittiğinde ıslak kıyafetleri çöpe atıp arabaya ilerlediler.
"sevgilim hastaneye gidip yaralarına baktıralım?"
"gerek yok güzelim iyiyim ben" dedi kısa süre bunun için tartışlar uğur onu dinlemeden evlerine gitmişti. eve geldiklerinde ikisi art arda duş almışlardı. alya saçlarını kurutarak banyodan çıktığında yatakta yarı çıplak uzanan uğur'u görünce bakışlarını başka tarafa çevirmişti.
"ömrüm yanıma gelir misin artık" dedi uğur alya nemli saçlarını umursamadan uğur'un yanına uzandı. ona arkasını dönüp uyuyacaktı ki uğur'un onu taşıdığı gibi üstünde uyumasını sağladı.
"kokuna ihtiyacım var güzelim" dedi uğur ardından alya'nın yanağına bir buse kondurdu. alya kafasını uğur'un boyun girintisine daha da soktu.
en son ne zaman huzurlu uyumuştu ikisi de hatırlamıyordu. biliyorlardı onlar birbirini tamamlıyordu. aşklarını yaşamak istiyorlardı. uğur artık tamamen alya'yı eşi olarak görmek istiyordu. onun gibi çocukları olsun etrafında olsunlar eve geldiğinde onu yüzünde gamze'siyle karşılayan ömrü'nü görmek istiyordu. Alya'da ondan farksız değildi. o da istiyordu uğur'la mutlu olmayı. bir plan yapıp ikisinin yalnız kalması gerekiyordu.uğur uyandığında hala kucağında uyuyan alya'yı görünce saçlarını okşamaya başlamıştı. gerçekten bu güzel uyku onun tüm yorgunluğunu atmasını sağlamıştı.uğur bunları düşünürken alya karanlıkta durmaksızın koşuyordu. arkasında bağırış sesleri vardı. ayağının takılıp yokuştan yuvarlanmasıyla sarsılmıştı. geri kalkmasına gerek kalmadan biri onu kaldırıp karanlıktan zar zor görünen duvara vurdu. alya kimin yaptığına bakmak için kafasını kaldırdığında amcasını görmeyi beklemiyordu.
"alya korkma şimdi sana söyleyeceklerimi iyi dinle" dedi ama kime diyordu korkuyordu hala alya neden korkmasın ki onu defalarca tecavüz etmeye çalışan adamdan bahsediyorduk.
" bırak beni bırak lütfen korkuyorum" dedi ne ara ağlamaya başladı kendide farkında değildi.
"sakin ol sadece konuşacağım" dedi ve alya'nın konuşmasına izin vermeden konuştu.
"sana bunu yapmanı baban istedi ben yapmam dedi ama oğlumu öldürmekle tehdit etti"
"üvey babam mı istedi bunu" dedi alya gözyaşları kirpiklerinde durmuş ne akıyordu ne gidiyordu.
"hayır öz baban o senin gerçek baban değil annen onu aldattı ve sırf acı çeksin diye seni bize verdi abim seni aldı ama babana bu yetmedi içinde o kadar büyük öfke vardı ki senin ruhen de çökmeni istedi" dediğinde alya onu kendinden uzaklaştırdı.
"yalan söylüyorsun" dedi ağlamamak için direniyordu ki ateş edildi. kurşun amcasının şakağından içeri girdiğinde alya korkudan zıplamıştı.
uğur alya'nın kucağında irkilmesi ve ağlamasıyla onu uyandırmaya çalışmıştı. alya uyandığında bir an nerede olduğunu çözmeye çalışıyordu. uğur alya'nın yanaklarını avuçlarının arasına aldı.
"sakin ol ömrüm sakin ol" dediğinde derin nefes almaya başladı. elleri uğur'un ellerinin üstündeydi. alya kendine gelince uğur yatakta oturur şekilde uzandı onu da göğsüne yatırıp saçını okşamaya başladı.
"iyi misin güzelim?" dedi alya cevap vermeden başını salladı.
"anlatmak ister misin?" dedi alya yine konuşmadan başını olumsuz bir şeklide salladı. uğur ısrar etmeden sustu belki başka bir konu açsa sessizliğe bürünüp kabusu düşünmezdi.
"alya güzelim tüm ömrüm senin olsun istiyorum eşim olmanı istiyorum benimle evlenir misin?" dedi alya duyduğu şeyle kafasını kaldırıp uğur'a baktı uğur gayet ciddiydi.
"evet senin her şeyin olmaya hazırım" dedi ve uğur'a sarıldı. uğur saçlarından öptü.
"deli gibi bu günü bekliyordum" dedi gülerek alya ondan ayrıldı.
alya o kabusun gerçek olup olmadığını düşünüyordu. bir az gözlem yapacaktı. inanmak istemiyordu. babası onun her şeyi gibiydi. dua ediyordu kabusun doğru çıkmaması için uğur aşağı inmişti. alya yatakta uzanmış kabusu düşünüyordu.
"hazırlıklı ol baba çünkü gerçekten öyle bir şey yaptıysan seni kimseye bırakmam öldürürüm" dedi bakışları tavanda iken.......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ SEDASIZ
Teen FictionHayatta başlarken kaybetmiş bir kız gerçek ailesiyle anlaşamaması geride bıraktığını düşündüğü zorlukların tekrar önüne çıkması hayatını baştan sonra değiştiriyor