"uğur hepimizi bıraktı alya gitti" dediğinde alya kaskatı kesilmişti. gözleri tek bir noktaya bakıyordu. utku alya'nın kaskatı kesilmesiyle onu hafif sarsmıştı. alya odaksız gözlerini kapattığı gibi karanlığa gömüldü. utku son anda tutmuştu alya'yı kucağına aldığı gibi yoğum bakımın ilerisinde olan odaya girdi.
"ne oldu utku alya'ya" dedi nisa oturduğu yerden kalkıp onların yanına giderek
"sadece şaka yapmak istemiştim " dedi ardından bakışlarını arkada ona sinirle bakan uğur'a çevirdi.
"oğlum sen gerizekalı mısın?" dedi ayağa kalkacaktı ki utku baygın alya'yı uğur'un yatağına bıraktı.
"ne dedin kıza" dedi tekrardan uğur sinirle
"senin öldüğünü söylemiş olabilirim" dedi utku ensesini kaşıyarak uğur bakışlarını utkudan çekmeden nisa'ya seslendi.
"nisa şu salağı al ve dışarı çıkar beynine bir az oksijen gitsin yoksa elimden bir kaza çıkacak"dedi nisa utku'yu kolundan tutup odadan çıkartı. bu şakayı yaptığına pişman olmuştu bile zaten pişman olması gerekiyordu. nisa başını utku'nun omzuna koyduktan sonra
"benim şapşal sevgilim" dedi sıkıntıyla ardından utku elini nisa'nın omzuna atarak ona sarıldı.
"pişmanım zaten kızım görmen gerekiyordu ilk donup kaldı ardından bayıldı. bir an Allah korusunu öldü sandım" dedi ikisi hastaneden çıkıp boş bir banka ilerlediler.uzun süredir hasret kaldığı yüze baktı uğur. yanına uzandı. kokusunu içine çekti tam bildiği gibi çilek kokuyordu. hastane kokusuyla karışmış. bakışları başında olan yaraya döndü. nisa utku yokken ona açıklamıştı. alya'nın düştüğünü ve onu yolda baygın bir şekilde bulduklarını kısacası ne oldusa her şeyi anlatmıştı. alya'nın onu görmek için çıkardığı olaylar onun yanına gelip elini tutmak için attığı çığlıklar hepsini öğrenmişti. yüzünde oluşan gülümsemeye engel olmadı ve alya'nın anlına bir buse kondurup
"hırçın sevgilim benim"dedi kısa sürenin ardından alya hareketlenmeye başlamıştı. aniden yatakta doğrulup
"uğur" dedi fısıltıyla korkuyordu. uğur da yatakta oturur pozisyona geldi.
"sevgilim iyi misin"dedi alya kafasını çevirdiğinde uğur'u görmesiyle küçük bir çığlık atıp ondan uzaklaşmıştı. yataktan düşecekti ki uğur buna izin vermeden belinden yakalamıştı.
"uğur sen-sen gerçek-gerçek misin?" uğur özlediği dudaklara kısa bir öpücük kondurup
"yüzde yüz gerçeğim güzelim" dedi tekrar öpüp. alya'nın yanağından süzülen yaşlar uğur'un yanağına düşüyordu. İkisi ayrıldığında alya ağşayarak konuştu.
"Seni çok özledim bi an gerçekten sana bir şey oldu sandım. Seni çok seviyorum sevgilim lütfen gitme beni bırakma senden ayrılmak istemiyorum-" konuşmasına izin vermeden uğur alya'nın gözyaşlarını silerken
"Ben seni asla bırakmam güzelim gitmem seni seviyorum güzelim" dedi uğur acıyan yarasından dolayı uzanması gerektiğini hatırladığında alya'dan ayrıldı ve geriye doğru yaslanıp alya'yı yanına çekti.Şu an herkes kendi evindeydi. Alya uğur'a göre bir az daha iyiydi. Uğur odada dinlenirken alya mutfakta bir şeyler yapıyordu. Uğur selim'i aradı.
"Patron" diye açtı telefonu selim o da biliyordu. Uğur'un başına gelenleri merak etmişti de bir çok kez utku'yu aramış ve durumunu sormuştu.
"Beni iyi dinle selim şimdi gidiyorsun ve o ahmet denen piçi alıp eski şirket binasının deposuna götür ben de birazdan geliyorum" dedi
"Tamam patron bit şeyler yapmamızı ister misin yoksa sen mi halledeceksin" dedi selim uğur hafif sırıtarak
" bırak aslanım ben hallederim sen sadece onu depoya getir" dedi telefonu kapattığında elinde tepsiyle alya girdi. uğur'a yemeğini yedirirken alya konuştu.
"sevgilim sen iyileştikten sonra nikah günü mü alsak" dediğinde uğur'un ağzındaki çorbayı alya'nın yüzüne püskürdü. alya sıkıca kapattığı gözlerini açarak şaşırmış bir şekilde duran uğur'a baktı. tepsinin içinden aldığı peçeteyle yüzünü sildi.
"özür dilerim yavrum" dedi
"önemli değil yemeğini ye ben üstümü temizleyip geleyim" dedi banyoya girdiğinde yüzünü yıkadıktan sonra tekrardan odaya girdi. uğur düşüncelere dalmıştı.
"ne oldu uğur neyin var?" dedi uğur onu hiç duymamıştı bile o kadar dalmıştı düşüncelere ne düşünüyordu bu kadar. alya artık onunla evlenmek istediğini söylemişti. tamam onunla evlenmek istiyordu. ondan vazgeçmezdi. babasını öldürecekti az sonra alya babasına bağlı biriydi her ne kadar ona karşı çok hata yapsa da onun zarar görmesini istemezdi. kısa süre birlikte olmuşlardı. alya küçüklükten beri hissetmediği baba sevgisini ahmet beyle tamamlamış gibi görünse de öğrendikleri yüzünde o da kursağında kalmıştı. o adamın ölmesi gerekiyordu fazla bile yaşamıştı. eğer ölmezse ileride yine ya kendisine ya da sevdiği kadına bir şey yapabilirdi . tek engel alya'ydı uğur yanına oturan alya ile ona baktı. düşüncelerini kenara bıraktı.
"neyin var niye bu kadar düşüncelisin" dedi alya uğur'un elinden tutup
"sanırım güzelim ağrım var bir az" dedi
"tamam yemeğini yedikten sonra uyursun" dedi tepsiyi kucağına aldığı gibi tekrar yemek yedirmeye başladı. uğur alya yemek yedirirken bir kez bile düşünceli bakışlarını onun üzerinden çekmemişti. alya o bakışların anlamını bilse de ısrar etmek istemedi. uğur'un yemeği bitmesiyle birlikte onu odada bırakıp aşağı indi. tepsiyi masaya bırakıp büyük siyah kanepeye uzandı. ne vardı bu kadar düşünecek alt tarafı nikah için gün almaya gitmelerini söylemişti. alya gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı başı oldukça ağrıyordu.uğur yataktan kalktığı gibi hazırlanmış arabanın anahtarını telefonunu cüzdanın alıp odadan çıktı. aşağıda uyuyan alya'yı görünce yarasını umursamadan kucağına aldı ve odaya çıkarttı. küçük bir işi olduğunu yazan bir not bırakıp minik bir öpücük kondurdu. uzun bir yoldu. arabayla gitmeyecekti uzun sürerdi uçakla gidecekti. hava alanına geldiğinde taksiye parayı ödemiş ve inmişti.
bir buçuk saatin ardından gelmişti. selim onu almış ve depoya götürmüştü. sandalyede bağlı bir şekilde duran ahmet'i gördüğünde kollarını açıp onu selamladı.
"vay kimler varmış burada ahmet bey hata yaptınız" dedi gülerek ahmet bey ağzındaki bantla konuşmaya çalışıyordu. Uğur giyinmiş olduğu ceketi çıkartıp masaya fırlattığı gibi masanın üzerindeki demir sopadan aldı.
"ben seni uyardım değil mi ama sen salaklığın yüzünden ölmeyi seçtin" dedi sert bir şekilde ahmet'in dizine vurdu.
"seni kolay öldürmeyeceğim yavaş yavaş acıyı tüm damarlarında hissedeceksin hatta o kadar çok acı çekeceksin ki bu yüzden ölmen mümkün bile olmayacak"dedi..alya uyandığında yanında duran nota baktı. uğur yaralı halde nereye gitmişti. onu ardı ardına aramış açan olmadığında mesaj atmıştı. aşağı indiğinde bir votka bardağı ve votka alıp balkona çıktı. uçsuz bucaksız olan karanlığı izledi. bir kaç kısımdan ışıklar geliyordu yine de bu zifiri karanlığı aydınlatmaya yetmiyordu. neden nikah günü için konuştuktan sonra bu kadar düşünmüştü ki. acaba evlenmek istemiyor muydu? saçmalama lütfen alya o sana evlenme teklifi etti. belki vazgeçmiştir. neden vazgeçmesin ki ? beni seviyordur hayır o beni seviyor bana değer veriyordu bunu hissedebiliyordum. alya iki bardak votka içmişti başı dönüyordu. sinirle ayağa kalktığı gibi koltuğun önündeki masayı tek eliyle yer devirdi. bardağındaki votkayı içtikten sonra bardağı yere attı. odaya çıktığında kendini yatağa atmıştı. uğur'un kokusu yatağa sinmişti alya o yastığa sarılıp uyumaya çalıştı. uyumaya çalıştı. çünkü uzun süre yatakta dönmüş fakat uyuyamamıştı. uğur eve geldiğinde odaya çıkmış ve uyuyan alya'yı görünce rahatlamıştı. demek ki uyanmamış diye düşündü. banyoya girdiğinde kan olmuş kıyafetlerini makineye attığı gibi sıcak bir duş almıştı. yarasına pansuman yaptıktan sonra aşağı inmişti. kendine kahve yapıp terasa çıktı gördüğü manzarayla şaşırıp kalmıştı. kırılan votka şişesi içinde kalan son bardak yere dökülmüştü. hemen ilerisinde duran bardakta parçalanmıştı. uğur bardağı mutfağa bıraktığı gibi odaya gitti alya uyuyordu.
"alya uyan" dedi uyanması için hafif sarstı.
alya iste gözlerini açmadan onu kendinden uzaklaştırıp sert bir sesle
"uyumak istiyorum beni rahat bırak" dedi
"güzelim ne kadar içtin sen" dedi tekrar alya'nın kollarından tutup kaldırdı uğur alya ise ağlamak istemediği için gözlerini açmıyordu. oysa açsa gözlerini yüzleşse
"sanane" dedi ardından gözlerini açıp onu tutan uğur'a baktı.
"asıl sen neredeydin?" dedi uğur susmuştu cevap vermişti dememişti babanı öldürdüm diye
"hadi cevap bekliyorum bu saate nereye gittin neredeydin?" dedi onun kollarından kurtulduğu gibi yataktan kalkmıştı.
"ben şey.... şey...biraz işim vardı" dedi
"ne işin vardı?"
"işim vardı alya niye sorguluyorsun" dedi uğur o da sinirleniyordu.
"beni aldatıyor musun?"
"ALYA YAT UYU YARIN SAKİN BİR KAFAYLA KONUŞURUZ" dedi sesi yüksek çıkmıştı
"NEDEN BENİ ALDATTIĞINI SÖYLEYEMİYOR MUSUN? " şu an ikisi de sinirliydi. alya ona güveniyordu sadece bilmek istiyordu bu doğru mu değil mi? uğur daha fazla konuyu uzatmamak için odadan çıkacaktı ki alya ağlayarak
"beni artık sevmiyorsan aldatıyorsan bile bana söyle ama lütfen bana doğruyu söyle" dedi uğur alya'nın bu sözlerinin ardından ona baktı. kötü görünüyordu. ona gidip sarıldı.
"ben herkesi aldatırım kendimi bile aldatırım ama seni ASLA alya sen benim sahip en güzel şeysin sana bunu yapmam" dedi saçını okşarken
"ben sana her şeyi açıklayacağım ama bu gün değil" dedi uğur alya sadece kafa salladı.
alya'nın nasıl bir tepki vereceğinde korkmadan yarın söyleyecekti. alya o pislik babası öldü diye değil kardeşleri için üzülürdü. çünkü o biliyordu babasızlığın ne demek olduğunu.
off! güzelim off! beni çok zorluyorsun......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ SEDASIZ
Fiksi RemajaHayatta başlarken kaybetmiş bir kız gerçek ailesiyle anlaşamaması geride bıraktığını düşündüğü zorlukların tekrar önüne çıkması hayatını baştan sonra değiştiriyor