20.BÖLÜM

648 18 0
                                    

"Burası çok güzel sevgilim"dedi alya gülümseyerek uğur alya'ya oturacağı yere kadar eşlik etmişti. alya masadaki yerin alınca bu sefer uğur da onun karşısına oturmuştu.güzel romantik bir yemeğin ardından uğur alya'yı dansa kaldırmıştı. iki elini alya'nın beline yerleştirince alya ellerini uğur'un omuzuna koydu. çalan şarkıyla sadece ikisinin olduğu eşsiz bir hayallere bürünürken her şey çok güzeldi.  en sonunda uğur alya'nın elinden tutup içeri giriyordu ki sessiz ormanda yankılanan silah sesiyle alya korkarak uğur'un koluna sarılmıştı ki uğur  acıyla yutkunup dizlerinin üstüne düştüğü sırada deriz ve adamları onlara doğru geldiği sırada alya ağlamaya başlamıştı. çantasından telefonu çıkarttığı an da deriz silahını ona doğrultmuştu. 
"hemen ayağa kalk" dedi ama alya o kadar umursamıyordu. 
"uğur" dedi onu kucağına alıp uyandırmaya çalışıyordu. deriz alya'yı kolundan tutup kaldırıyordu ki uğur kalan son gücüyle alya'nın bileğinden tutmuş ve gözlerini açmıştı. acıyla yerinden doğrulduğu gibi ayaklandı. deriz onu sırtından vurmuştu. 
"hata yapıyorsun deriz hemen  buradan defol git"dedi zorlukla deriz dediği şeyi umursamadı bile  alya ağlamak istemiyordu ama o kadar çok kendini kasmaktan yorulmuştu. gözyaşları serbest bırakmıştı.
"yerinde olsam  daha fazla çenemi açmazdım birazdan anlının ortasına bir kurşun yiyeceksin" dedi alya korkuyordu hiç olmadığı kadar korkuyordu. 
"alya içeri gir güzelim" dediğinde alya ağlayarak
"sen de gel"dedi deriz alya'yı inceledi. onu baştan aşağı süzmüştü. uğur bunu fark edince alya'yı içeri göndermişti ki. bir silah sesi daya duyuldu. uğur alya'ya bakıyordu. alya da uğur'a döndüğünde nefesi kesilen uğur dizlerinin üzerine düştüğünde alya ona koşup sıkıca sarıldı.
"UĞUR!"Dedi bağırıyordu. uğur kalan son gücüyle alya'ya sarıldı.
"ben iyiyim güzelim, ağlama ağlamak sana yakışmıyor"dediğinde alya ellerini uğur'un yanaklarına koyduğu gibi dudaklarını birleştirdi. kısa süre sonra ondan ayrıldı.
"seni seviyorum"dedi ikisi fısıldayarak  tam o sırada devreye deriz girdi. alya'yı uğur'un kollarından aldı. boşlukta kayıp olmuşları uğur'un kanlı sırtı toprakla buluşurken alya ona doğru gitmeye çalışıyordu. deriz pek buna müsaade etmiyordu. 
"uğur ,uyan sevgilim"dediği sırada deriz onu omuzlarından tutup kendine yaklaştırdı. 
"eğer  bir az daha sesin çıkarsa seni sevgilinin yanına gönderirim"dediğinde alya korkusuz bir şekilde deriz'in suratına doğru bağırdı. 
"HADİ YAPSANA YAP NE DURUYORSUN  NEDEN AYNI ŞEYİ BANA DA YAPMIYORSUN!!!" dediğinde deriz onu bayıltıp arabaya bindirdi. 

kısa süre sonra ormanlık alana dolan arabalardan utku ve ege korkuyla indi. alya'nın abileri cenk selim engin ve rüzgar gelmişti. babası ne kadar gelmek istese de cenk buna izin vermemişti. utku uğur'u gördüğü gibi yanına gitti. 
"uğur kardeşim uğur"dedi ağlıyordu o da ağlıyordu. uğur'u hastaneye yetiştirmeleri gerekiyordu. buraya en yakın hastane 1 buçuk saatti ege ve utku hastaneye giderken alya'nın abileri etrafa bakıyorlardı bir iz bulacaklardı belki. 

yorgundu bedeni artık daha neye katlanacaktı. kendi de bilmiyordu. uğur'u oradan aldılar mı iyi mi? delirmek üzereydi uyandığından beri tek düşündüğü şey buydu. hareket bile etmemişti. beyaz tavanla bakışıyor kabuslarla buluşuyordu. bu kimdi? onlardan ne istiyordu? şimdi ayağa kalkıp  kapıyı açmaları için bağırmayacak mıydı? bir şey yapması gerekiyordu. ayağa kalktığı gibi kaçacak yer var mı diye pencereden dışarı göz attı. büyük bit evdi. geniş bir bahçesi vardı. duvarlar örülmüştü bahçenin kenarları. eşit araklı dizilmiş ağaçlar gerçekten büyük bir bahçeydi. korumalar eşit aralıkta dizilmişlerdi. alya artık toparlanması gerektiğinin farkındaydı. bu yüzden hala ıslak olan yüzünü sildi. korumaların görmediği bir yerden pencere attı ardından sanki normalmiş gibi pencereden çıkmaya başladı. üst kattaki pencereye yetiştiğinde açık olduğuna şükrederek odaya girdi. onun yaşlarında bir kız uyuyordu. onu rahatsız etmeden onun kıyafetlerinden alıp giyindi ardından şapka taktı. kızla fizikleri aynıydı. saç renklerinin tonları benzerdi. onun gibi olmuştu. odadan çıktığı gibi merdivenlerden aşağı indi. o dört katı inmek kolay olmamıştı. sonunda giriş kapısına yetiştiğinde kapıdaki korumalara bakmadan arabaya doğru ilerlemişti ki bir koruma onu fark etmişti. hiç birine işaret vermeden kendi alya'nın yanına gelmişti. kafasındaki şapkayı çıkarttığı an da alya ona tekme atmıştı. adam biraz geriye sendelese de alya'nın arabaya binmesine izin vermeden açık saçlarına yapışmıştı. diğer korumalar hiç bir şey yapmıyordu. çünkü deriz onlar sert bir şekilde uyarmıştı. fakat o koruma bunu dikkate almamıştı. alya onun elinden kurtulmaya çalıştığı sırada adam alya'ya sert bir tokat atıp onu eve sürüklemişti. eve girer girmez onu yere atığı sırada deriz son basamağa yetişmişti. sinirle ilk yerdeki alya'ya ardından onu yere atan korumaya baktı. 
"lan"dedi  belindeki silahı çıkarttığı gibi gözünü bile kırpmadan karşısındaki korumaya ateş etti. anlından vurulan koruma alya'nın önüne düştüğünde alya çığlık atıp geri çekildi. deriz onu ayağa kalmak için eğildiği sırada alya ondan korkarak duvarın dibine sinmiş elleriyle kafasını koruyordu. tam o sırada koşarak aşağı inan deriz'in kız kardeşiyle deriz alya'dan uzaklaşmıştı. diğer korumalar  ölen adamı alırken deriz'in kız kardeşi rüya alya'nın yanına gidip onu korkutmamaya çalışarak  
"uğur"diye fısıldamaya başlamıştı alya zor da olsa rüya onu odasına çıkartmıştı. alya'nın hafif moraran yüzü ve patlayan dudağını temizledi. ardından uyumasını söylemişti. tam o sırada içeri deriz girdi. 
"abi odadan çıksana kızı korkudan öldürmeye falan mı çalışıyorsun?"dedi sözleri alaylı olsa da rüya ciddi bir şekilde söylemişti bunu. deriz boş konuşan kardeşini kapı dışarı ettikten sonra  kapıyı kapatıp kilitlemişti. 
"ne istiyorsun benden?" dedi alya sonunda bunu sormayı akıl etmişti. 
"seninle işim yok alya derdim o sevgilin olacak adamla"
"sen onu vurdun sen katilsin senin onunla derdin ne "dedi ağlayarak deriz alayla güldü 
"Ben katilim öyle mi?"dedi kısa bir kahkaha atıp
"KATİLSİN SEN PİSLİK İĞRENÇ BİRİSİN" dedi bağırarak deriz cebinden çıkartığı telefondan açtığı videoyu alya'ya izletti. izlediği şeye inanmakta güçlük çekiyordu. uğur bir adamın kolun sıcak demiri basıyordu. ardından bacağına aynı işlemi yaptı. adamla bir şey konuştu ikna olamamıştı sanki adamlarına işaret etmişti. o adamı çözdükten sonra tahtaya dizilmiş kısa sıcak demirlere adamı yatırdılar uğur elindeki civilerden birini adamın yanmış bir yerine batırdığında alya telefona bakmayı kesmiş bakışlarını yere odaklamıştı. deriz ona izin vermemiş alya'nın çenesinden tutup izlemeye devam etmesini sağlamaya çalışıyordu. alya sıkıca gözlerini kapattığında deriz sinirlenmiş telefonu cebine koyduğu gibi alya'a doğru bağırmıştı. 
"GÖRDÜN MÜ KİM KATİL KİM ACIMASIZ HA ! O SENİN SEVGİLİNDİ O SENİN AŞIK OLDUĞUN UĞURUNA GÖZYAŞI DÖKTÜĞÜN ADAMDI KATİL BEN DEĞİLİM O , O KATİL"

alya'nın ağlayışı şiddetlenirken deriz onu kendinden uzaklaştırıp yatağa attı. 
"şimdi beni iyi dinle ya burada kalır sevgiline artık onunla değil benimle kalmak istediğini söylersin ya da şu an bu görüntüleri polise gönderir o şerefsizi hemen suçlu yaparım karar vermen için fazla süren yok sadece 2 saatin  var"dedi onu odada bıraktığı gibi çalışma odasına gitmişti. rüya odaya girdiğinde ağlayan alya'yı görünce artık abisiyle konuşması gerektiğini fark etti. alya'yı bırakıp çalışma odasına gitti. 
"yapamazsın uğur bunu yapamazsın nasıl bu kadar acımasız oluyorsun"dedi alya evet bunu yapmıştı? peki alya izin verecek miydi? o adamı tanımadığı adamın ona yaptığı teklifi kabul edecek miydi? kabul edecekti çünkü uğur her şey için değerdi. 
"sen iyi ol sevgilim ben her zaman buradayım"dedi alya gözyaşlarını sildi ama hala üzerindeki şok etkisi geçmemişti. adama neler yapmıştı öyle?.....

SESSİZ SEDASIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin