2. Kurtuluş

2.3K 168 229
                                    

Bölüme başlamadan önce vote atmaya unutmayın, lütfen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüme başlamadan önce vote atmaya unutmayın, lütfen.

Hepinize keyifli okumalar dilerim... 🧭

Mahşer.

2. Bölüm - Kurtuluş.

Bölüm şarkısı;
Sezen Aksu - Seni kimler aldı.

Dünya bazen kıyamet gününü andıracak kadar kaoslu bir yere dönüşebilirdi.

Saati, günü ve zaman kavramı ile eş zamanlı açlığa terk edilmişken bunların yanı sırada da işkencelere maruz bırakılmıştım.

Rehin altında olduğum süreçte delicesine ağlayıp, korkup, sinir krizleri geçirebilirdim. Fakat ben bir gün bunların içine düşeceğimi her zaman kendime tekrarlamıştım ve sahada gerek sokaklarda olduğum müddetçe diken üzerinde olmanın yerine hazırlıklı olmaya kendimi tembihlemistim. Kendini hazırlayan tek ben değildim elbette. Son olacağını düşünmediğim göreve çıktığımda yanımda özmen timi de benim kadar olacaklardan başlarına gelebilecek türlü türlü şeylere hazırlıklardı.

Susuz kaldığım sayısız günlerimle çok düşünme fırsatını yakalayabildiğim söylenilemezdi. Çunku gözümün önüne her defasında gelen ve timimin canına maal olan Endülüs'ü elime geçirmenin planlarını kuruyordum. Endülüs her ne kadar beni tanımıyor olsa da benim onu tanıdığımı da bilmiyordu ve eğer benim adımı ve amacımı öğreneydi muhtemelen kılıç timini kullanarak üzerimde fiziksel değil, psikolojik baskı uygulamayı seçecekti ancak bunun da benim üzerimde bir etken olmayacağını o an bile anlayamayacaktı.

Çok kolay konuşabilen, güçsüz ve kendisine hakim olamayan bir kadına benzeyebilirdim ancak beni ve benim sessizliğimi bir ben bilebilirdim.

Ve eğer benim sessizliğimle karşı karşıya birileri gelmek zorunda kalsalardı... Şayet durdukları yerden kaçmak için harekete geçmenin yollarını aramaya başlarlardı. Fakat onların düşüneceği vakti vermenin yerine son nefeslerini çoktan vermelerini izliyor olurdum.

Saniyeler önce ismi ve soyadıyla birlikte rütbesini telâffuz eden adamın siyah olan koruyucu gözlüklerine bakmaya devam ederken onun gözlerini göremesem de benim yüzüme baktığını nedendir bilinmez, hissediyordum. Bileğini hala gevşek bir şekilde tutmaya devam ederken onun parmakları bileğimi hâlâ sıkı sıkıya tutmayı sürdürüyordu. Beni bir kez daha kaldırmaya çalıştığında diğer eliyle tuttuğu tüfeğini sırtına doğru sarkıtarak kolunu belime uzattı.

Titreyen bedenimi zaptetmek adına koluyla belimi sıkı sıkıya tuttuğunda sağ ayağımdan destek alarak ayaklanmaya yeltendim. Sol ayağıma basmak zorunda kalacağım sırada dişlerimi birbirlerine bastırdım. adı Kaan Demir olduğunu öğrendiğim yüzbaşı, duraksayarak ayağa kalkmama izin vermeyip, yeniden oturmamı sağladığında başımı kaldırarak, yüzüne sorar gibi baktım.

MAHŞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin