Hepinize selamlar! Bölüme inmeden önce oylarınızı kullanmaya unutmayın. Yorum arası tepkilerinizi de yazmaya unutmayın lütfen! Keyifli okumalar dilerim. 🖤
Mahşer.
18. Ölüden Farksız İki Prangalı Kalpler.
Zakkum, İkimiz De Yorgunuz
Batuhan Kordel, Batan Gemi
Yüzyüzeyken Konuşuruz, Bodrum
Prangaların altında tutuk kalan kalbim; Beni öldürüyordu. Avucumun altında kan akıtırcasına atan kalbinin atışlarına yüreğimi dayasam da sana olan özlemim bitmek bilmez bir zulüm olmaya devam edecekti.Teninden akan barut kokusu ciğerlerimi yakamayacak kadar uzağımda olması demek, içimdeki kor ateşi gibi yanan yangınımı hissedemiyor anlamına mı geliyor? Hiçbir fikrim yok.
Avucuma sevgiye muhtaç küçük bir çocuk gibi yanağını bastırmaya devam etmesi, okyanus kadar koyu olan harelerine bakarak boğulabileceğimi hissettiriyordu. Boşta kalan elim ne ara kalbine uzanmıştı bilmiyordum. Ancak avuç içimde atan kalbinin benimki kadar hızlı attığını ve iki kalplerin birbirleriyle âdeta bir savaş içerisindeymiş gibi zaman geçtikçe daha hızlı atmaya çalışmaları… Beni sebepsizce heyecanlanmaya teşvik ediyordu.
Omzuma düşürdüğüm başımı kaldırdığımda elim usulca yüzünden ayrıldı. Bundan hoşnut değilmiş gibi gözlerini kıstığında tepkisiz kalarak kalbinin üzerinde duran elimi de indirdim. Bakışlarım kupkuru olmuş dudaklarına kaydığında nefesimi verdim. Kılıfların birine yerleştirdiğim matarayı elime aldığımda kurşun sesleri dinmemiş, aksine artmaya başlamıştı.
"Bana su vermeden önce ellerimi mi çözsen, Gece?" Diye fısıldayınca duraksadım.
Başımı kaldırıp, gözlerimi dudaklarından ayırdığımda göz göze geldik. Adamın haklı oluşu ve benim ona su vermeye kalkışmam… Tek derdimiz su olsun! Diye söylenmeme yol açmıştı. İçimden daha fazla konuşarak vakit kaybetmemek adına matarayı yere bıraktığımda Doğu’ya dönüp, baktım. Diğerlerinin ellerini çözdüğünü gördüğümde elimi uzattım. Doğu elindeki kasaturaya bir bakış attıktan hemen sonra bana doğru fırlattığında kasaturanın keskin ucundan kavrayarak Kaan Demir'e geri döndüm.
Onun bakışları üzerimde bir müddet asılı kalmaya devam ederken ben hızlıca ellerini çözmüş, kasatura mı belime taktığım kemerin kılıfına yerleştirdim. Yere bıraktığım mataraya uzanıp, Kaan Demir'e uzattığımda yüzüme baktı. "Saatlerdir susuz kaldınız, biraz iç hadi." Dedim, düz bir sesle.
Bakışları arkamdakilere kaydığında ne düşündüğünü anladım.
"Diğerlerinde matara var. En azından boğazlarınızdaki kuruluğu giderecek kadar suyumuz var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHŞER
Romance"Ayın altında, bu topraklardan ya sağ ya da şehit olarak çıkacağız." Dediğimde sesimde ki korkusuzluk ikimizin de kanında hâkimdi. Fakat ikimiz de bu gurur verici hissinin bugün olmasını istemiyorduk. Acı ama gerçek. Deniz gözlü adam, kehribar g...