30.Bölüm

141 17 0
                                    

Bölüm geç geldi falan filan. Beni az çok tanıdınız artık. Okuyun hadi. 

Sizi seviyore fındıklar.

^^^^^^^^^^^^^^^^

Zümrüt yeşili gözleri olan genç kız bir deponun ortasında kar maskesiyle durmuş ve arkadaşını az daha öldürecek olan adamın gelmesini bekliyordu. Ela ve mavi gözlü olan erkek kardeşleri ise onu izlerken yapmaya çalıştığı şeyi anlamaya çalışıyorlardı. 

Plan aslında basitti. Zümrüt yeşili gözleri olan genç kız adamın deposuna izinsiz girdiği için anında depoya geleceğini biliyordu. Adam depoya geldiği zaman ise adamı paket yapıp kendi depolarına götüreceklerdi. Arada kalan birkaç detay ise doğaçlama gerçekleşecekti. 

"Burası artık çok sıkıcı olmaya başladı. Nerdesin sikik kafalı Arif." dedi zümrüt yeşili gözleri olan genç kız bağırarak. (Bu kelimeleri yazmak ne uzunmuş be. Birkaç kere daha yazdıktan sonra yazmam)

Genç kız lafını bitirdikten sonra içeri gürültüyle biri girdi. "Burdayım. Benim depoma benden habersiz girmeye nasıl cüret edersin sen?" dedi adam bağırarak. Adam hiç düşünmeden genç kıza yumruk atıp yere düşmesini sağlamıştı. 

Genç kız bilerek ayağa kalkmıyordu ya da hareket etmiyordu. Adam yavaşça genç kızın kafasındaki kar maskesini çıkartmıştı. Adam genç kızın suratını gördüğü zaman ufak bir şok geçirip hareket etmemişti. Genç kızda bundan yaralanıp adamın ayağına çelme takıp yere düşmesini sağladı. Ayağa kalktı ve belindeki silahı çıkartarak adamın kafasına doğru tuttu. 

"Görüşmeyeli nasılsın sikik kafalı Arif?" dedi genç kız. Yüzünde birçok kişiyi korkutacak cinsten bir sırıtış vardı. 

"S-sen ölmüştün. Nasıl burdasın?" dedi şaşkınlıkla adam. 

"Ölü biri için çok güzelim biliyorum. Ama bu kadar kekelemene gerek yok. Belli ki hala yaşıyorum." dedi genç kadın. "Çocuklar gelebilirsiniz." demeyi de ihmal etmedi. 

Genç kızın onları çağırdığını duyunca hemen kapıdan içeri girdiler. Ela gözlü olanın yüzünde maske vardı. Mavi gözlü olan ise kız kardeşine gülümseyerek bakıyordu. 

"Paslanmamış olman güzel Zümrüt. Çünkü bu adam anca senin sözünü dinlerdi." dedi Çağatay gülümseyerek. 

"Bu durumdan bende mutluyum abi. Şimdi şunu bağlayıp götürelim. Daha yetişmemiz gereken bir toplantı var." dedi Derin abisine gülümseyerek. 

"Bu ipler bu yüzden miydi? Ben adamı bayıltıp götürcez sanıyordum." dedi Deniz şaşkınlıkla abi-kardeşe bakarken. 

"Onu da unutmayalım." dedi Çağatay ve adamın kulak arkasına silahın kabzanıyla vurarak bayılttı. "Şimdi bağlayabiliriz." diye devam etti. 

Adamı arabanın bagajına attılar. Çağatay arabayı hızlıca depoya sürdü ve Arif'i adamlara teslim ederek toplantının yapılacağı yere doğru gitmeye başladılar. Çağatay ve Deniz önde otururken, Derin arkada yatıyordu. Dikişleri onu çok fazla zorlamaya başlamıştı. Hareket etmekte zorlanıyordu ama Çağatay ve Deniz'e bir şey belli etmiyordu. Şu an endişelenmeleri gereken daha önemli şey vardı. 

"Geldik. Hadi kalk." dedi Çağatay arabayı durdururken. 

Deniz çıkardığı maskeyi oflayarak geri taktı. "Nefret ediyorum bu maskeden. Neden takmak zorundayız bunu?" dedi isyanla arabadan inerken. 

"Gerçek kimliğin öğrenilmesin diye Noisette." dedi Derin gözlerini devirerek.

"Sen neden takmıyorsun?" dedi Deniz merakla. 

Muhteşem Dörtlü İkinci RoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin