Bölüm 2: Red Guardian Has Fallen

1.7K 115 15
                                    

Lena son 30 saniye kala terasa tırmanmayı başarmıştı. Alexie'nin de geldiğinde emindi. Belinde duran sopalardan birini çıkartıp teras kapısının camına sertçe vurduğunda herkes ona dönmüştü. O anda elektiriklerin gelmesi de fazlasıyla iyi bir görüntü sağlamıştı.
Avengers'ın hepsi orda değildi. Karşılarında olan sadece Steve, Bucky, Natasha, Sam ve Rhodey vardı. Bu kadar kişi bile çok güçlü olsa da Natasha ve Bucky karşılarındaki iki kişinin aleleade kişiler olmadığını anlamışlardı.
Alexie: Zorluk çıkartmamanızı tavsiye ederiz. Buraya olay çıkarmaya gelmedik, bir tek kişyi istiyoruz.
Steve: Siz kimsiniz!?
Sarışın adamın sesindeki sitem fark edilemeyecek değildi. Steve Rogers öfeliydi. Korkuyordu da, oğulları için kokruyordu, kocası için korkuyordu, arakadaşları için korkuyodu...
Lena: Zorluk çıkarma Romanoff. Bizle gel.
Natasha içindeki korkuya ve ürpermeye engel olamadı. Bucky ise anında sevgilisini metal koluyla sarmıştı. Kesinlikle onu bırakmayacağını gösteriyordu. Alexie ve Lena'nın gözleri metal kola takıldığında ikisi de göz devirdi.
Alexie: Дамы говорят с фронта. (Hanımlar önden derler.)
Lena: Я за то, чтобы вы стреляли в него. (Onu senin vurmandan yanayım.)
Alexie sol elindeki silahı kullanarak Bucky'ye hızlı bir şekilde ateş etmişti. Anlından vurulan Bucky geriye doğru savrulup olduğu yerde donmuştu. Silahlarında sadece uyutucu mermiler vardı. Red Room bunları S.H.I.E.L.D. kullanmaya başladıktan sonra kullanmaya başlamıştı. En iyi yanı ise öldürmemeleriydi, sadece uyutuyordu.

Alexie ile aynı anda Lena'da saldırmaya başlamıştı. Sam ve Rhodey ile aynı anda dönüşüyordu. Steve hızlı bir hamle ile Alexie'ye ilerlediğinde ikisi dövüşemye başlamıştı. Oraya gelen Clint Steve'e yardım ederek Alexie ile dövüşmeye başlamıştı. Natasha, Bucky'yi uyandırmak için çabalıyordu. Kızıl ajan arkadaşlarının onları bir süre idare edebileceğini biliyordu. Ama diğer bir bildiğ şey ise bu iki kişinin KGB, yani bizzat Red Room tarafından gönderildiği gerçeğiydi. Natasha ikisiyle birden dövüşebilirdi belki ama Bucky olmadan bu dövüşü kazanamazdı.

Lena ise Rhodey ve Sam'e göre fazlasıyla iyi dövüşüyordu. Rhodey'i kolayca bağladıktan sonra camı kırdığı sopasını yeniden belinden çıkartıp elektirik şokunu açtı. Sam'i da bu şekilde kolayca halletmişti. Alexie ise Steve ile dövüşürken zorlanıyordu. Clint'in de gelmesi onu zorlamıştı. Ama bu ikisinden de iyi dövüş becerileri olduğu için kolay bir hale gelmişti. Clint'i tazer ile bayılttığında karşısında sadece Steve kalmıştı.
Natasha, Sam ve Rhodey'in bayıldığını fark ettiğinde Bucky'yi uyandırma işini bulundukları kata gelen Wanda'ya bıraktı ve hızlı bir şekilde maskeli kadın ile dövüşmeye gitti. İkisi de gayet iyi dövüşüyordu. Birbirlerine karşı acımaları yoktu. Aynı yerde eğitim gördükleri için çoğunlukla aynı dövüş becerilerine sahiplerdi. Natasha daha tecrübeli gibiydi sadece. Ama Lena onu fazlasıyla zorluyordu.
Wanda her ne kadar Bucky'yi uyandırmak için her şeyi denese de başaramamıştı. Gözleri dövüşenleri izlediğinde Clint'in etkisiz hale geldiğini ve Steve'i boğan Alexie'ye denk geldi. O adam karşı bir hamle yapmaya korktuğu için tüm enerjisini Bucky'nin zihnine yönlendirdi. Bucky anında uyandığında Wanda onun önünden çekimişti.

Bucky'nin ilk gördüğü şey ise Steve'i boğan Alexie olmuştu. Koltuğun altındaki acil durum silahlarından birini alıp kendisine arkası dönük olan kırmızı kostümlü adamın sırtına dört mermi sıkmıştı. Aslında yanına gidip yardım edebilirken bu yaptığı sadece bir refleks olmuştu. Alexie ise birkaç saniye sonra yüz üstü yere yığılmıştı.

Lena ateşlenen silahın sesini duyduğunda korkan gözlerle Alexie'ye baktığında yerde olduğunu gördü. Maskeli kadının şaşırmasını fırsat bilen Natasha onun üstüne çıkmıştı ki Lena anı bir öfke ile onu sert bir şekilde üstünden attı. Yerde yatan Alexie'ye koşarken yolunda duran Bucky'yi birkaç sert tekme ile yolundan atmaktan çekinmemişti. Steve ve Wanda ise onu durdurmamışlardı. Lena ani bir hamle ile yerde yatan Alexie'in yanına diz çökmüştü. Yaralarına baktığında hala kan kaybettiğini fark etmesi kısa sürmemişti. Kırılmış olan gözlüğünü fırlatıp atmıştı ve bulabildiğ herhangi bir kumaş ile tampon yapmaya çalışıyordu.Gözlerindeki yaşlar istemsiz bir şekilde yanaklarına akıyordu.
Steve, Natasha ve Bucky bu duruma şaşkınlıkla bakıyordu. Natasha ve Steve kızıl kadının yanına giderken Wanda ise Friday yardımıyla diğer herkesi oraya topluyordu.

Natasha yerdeki silahı alıp Lena'nın kafasına yasladığında bile kızıl kadının umrunda olmamıştı bu durum.
Steve: Ona iyi bakacağız.
Lena: Sana güvenmemi beklemiyorsun değil mi Yüzbaşı?
Sert Rus aksanı vardı. Onlara hiç güvenmediğini belli ediyordu.
Steve: Neden?
Lena: Kafama silah dayayan Natalia ile birlikte çalışıyorsun.
Natasha asıl ismini duyduğu için kaşlarını çatsa da Lena'nın kafasına silah dayamayı bırakmamıştı. Bruce ise geldiği anda hızla yaralı olan Alexie'nin yanına gitmişti. Onu yüz üstü çevirip maskesini çıkardığında Natasha şaşkınlıkla mırıldanmıştı. Red Guardan gönderildiğini anlamıştı. Kostüm modernleştirilmiş olsa da pek farklı değildi. Ama bu kişinin Alexie olmasını beklemiyordu.
Natasha: Alexie.
Steve'in bakışları ona döndüğünde Natasha bu işi sonraya ertelemeye karar verdi. Sonra da açıklayabilirdi. Bruce hızlı bir şekilde Alexie'yi ameliyata almak için götürdüğünde Lena hala yerde diz çökmüş Alexie'nin kanına bakıyordu. Bucky'nin üstünü arayıp silahlarını almasına bile laf etmemişti.
Natasha: Ayağa kalk.
Genç kadın sakin bir şekilde ayağa kalktığında Bucky onun el ve ayaklarını kelepçelemişti. Natasah ise sakin bir şekilde yüzündek maskeyi çıkarttığında kaçlarını çatmıştı. Bu yüz neden ona bu kadar tanıdık geliyordu? Kim olduğunu anlayamamıştı ama anlamak için çabalayacaktı.
Natasha: Başaramadınız.

Lena: Emin misin Romanoff? Hatırlatayım mı sana geçmişini?
Sesi tehtitkar bir tondaydı. Natasha ona göz devirdiğinde buz gibi bir sesle konuştu.
Lena: Романофф,ты боишься даже называть свою настоящую фамилию! Каждый раз, когда вы слышитесвою новую фамилию, вы должны думать о своем предательстве своих сестер,братьев и сестер. Ты жалок. (Gerçek soyadını bile kullanmaktan korkan birisin sen Romanoff! Yeni soyadını her duyduğunda kız ve erkek kardeşlerine yaptığın ihanet aklına gelmeli. Sen zavallısın.)
Rusça konuştuğu için anlayanlar Wanda, Pietro, Bucky ve Natasha olmuştu.
Bucky: O en azından Red Room'un oyuncağı değil artık.
Bu defa genk kadından alaylı bir kahkaha yükselmişti. Natasha'ya konuştuğunun aksine Rusça konuşmadı bu sefer. Sesi alaycıydı ve soğuktu.
Lena: Bunu sen mi diyorsun Winter Soldier? Red Room'da sırf yeterince iyi dövüşmüyorlar diye öldürdüğün kız ve erkekleri unutmadığını düşünüyordum. Bazıları 16 yaşında bile basmamıştı. Ama sen sırf yeternce iyi olmadıkları için hepsini farklı şekillerde öldürdün.

Bucky o yüzleri hatırlayınca yine gözlerini yummuştu. Hatırlamak istemiyordu ama görünün o ki Lena istediği bir zayflığı yakalamıştı.
Lena: Irina yeterince iyi dövüşmüyordu ve sen onu nefes almayı bırakana kadar dövmüştün. Diğer tüm kızların gözleri önünde olmuştu bu. Hepsi parmak uçlarında bunu izlemek zorundaydı. Pozisyonu bozarlarsa Madam B. onları ceza odasına gönderirdi.
Bucky: Sus lütfen.
Bucky Barnes'ın hissettiği çaresizlik sesine de yansımıştı. Red Room'da eğitmenken yaptığı her şey gözleirnin önünden geçmeye başlamıştı. O zamanlardan nefret ediyordu.
Lena: Dimitri'yi hatırlıyor musun? Sadece 13 yaşındaydı, silah tutarken eli titrediği için onu Rusya'nın soğuk kışında dışarıda çıplak beklemesini istemiştin. Bu da yetmiyormuş gibi yıl sonu gösterisini çıplak bir şekilde o dondrucu soğukta yeniden yapmasını istemiştin. Bir süre sonra dayanamadı ve soğuktan kaskatı kesilip ölmüştü.

Bucky başını elleri arasına almıştı. Steve anında olacakları anlamıştı ama onu sakinleştirme işini Natasha'ya bıraktıktan sonra kelepçeli kadını sorgu odasına sürüklemeye başlamıştı.

Red WidowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin