Bölüm 14: Lover Of The Russian Queen

1.1K 113 57
                                    

Alexie başında durup bekleyen kızının daha fazla zebani gibi dikilmesine dayananmıştı. Antreman salonuna gittiklerinde Lena ısınmaya gerek duymadan barfiks demirine tırmanmış ve dizleriniyle demiri sıkıştırmış ve baş aşağı sallanmaya başlamıştı. Alexie ise ona göz devirmekle yetinmişti. Lena en son kaldığı konuyu söyledikten sonra ona rasgele sorular sormaya başlamıştı. Bugünün konusu Bruce Banner a.k.a. Hulk'tu.

Alexie: Tam isim, aile üyeleri, doğum tarihi ve doğum yeri.
Lena: Robert Bruce Banner, anne adı Rebecca Banner baba adı Brian David Banner. Doğum tarihi 18 Aralık 1969. Doğum yeri Dayton, Ohio.
Alexie ona orular sormaya deam ederken Friday ise bu durumu patronuna bildirmişti.

Tony yanına Bruce, Natasha, Steve ve Bucky'yi de çağırarak izlemelerini istemişti. Steve ve Bruce onun gibi şaşırsalar da Natasha ve Bucky normal görünüyorlardı.
Steve: Hakkımızda bu kadar detaylı bilgilere sahip olmaları korkutucu biraz.
Tony ve Bruce onun yorumun katılmıştı.
Bucky: Bu normal bir durum. Orası Red Room Stark, sadece ajan yetiştirmiyordu. Onları karşılaşabilecekleri tüm sorunlara karşı bilgilerle donatıyordu. Yanardağ patlamasından, örümcek ağları atabilen bir gence kadar... Her türlü gelişme üstünde belki yüzlerde defa pratik yapıyorlar.

Natasha ise onu onaylar bir mırıltı çıkardıtan sonra ekrana bakmaya devmam etmişti. Kendi gençliğini izliyordu. Tek fark Natasha Romanoff'un gözleri yeşildi. Onun dışında Lena aynı kendisi gibiydi. Fiziksel olarak değil huylarının büyük bir kısmını da Natasha'dan almıştı. Hırslı ve yetenekliydi.

Bir saat kadar bir süre sonra Lena dersin bittiğini söylemişti babasına. Alexie onun inmesine yardım etmek istese de kızıl kadın mükemmel bir iniş sergilemişti. Lena yere bacaklarını uzatmış esneme hareketleri yaparken Natasha ve kolundan sürüklediği Tony içeri girmişti.
Tony: Haleena acaba şu makinede yardım etsen ya?
Esmer adam hızlı bir şekilde konuşmuştu. Bunun karşılığında Natasha Romanoff onu sıtından küçük bir çimdik atmıştı. Tony yerinde zıplarkan kaşlarını çatarak Natasha'ya bakmıştı. Natasha ise ona keskin bir bakış atmıştı.

Tony: Yani lütfen. Biraz yardımına ihtiyacımız var.
Lena tabii ki Natasha yüzünden burda olduğunu biliyordu. Tony Stark ve Bruce Banner gibi dahilerin Peter ve Harley Rogers-Stark gibi diğer iki genç dahi ile birlikte çalışırken bunu çözememleri imkansızdı. Natasha fazla çalışmasından raharsız olmuş gibiydi. Onu kendisi durduramaycağını bildiğinden böyle bir yola başvurmuştu.
Lena: Пойдем, бабушка. (Gidelim büyükanne.)
Natasha ve Alexie gülerken Tony kaşlarını çatmıştı. Anlamasa da omuz silkmişti. 

Lena ile birlikte labaratuara indiklerinde Hope, Bruce, Bucky, Peter, Harley, Steve'de ordaydı. Natasha ve Alexie de peşlerinden gelmişlerdi. Kızlarını yanlız bırakacak değillerdi elbette.
Peter: Haleena?
Genç kız ona başıyla selam söyledikten sonra gözlerini hologramlara çevirmişti. Matematik işlemlerine bakarken gülümsemiş ve bilerek bırakılmış bazı hataları düzeltmişti.
Lena: Начнем, бабушка? (Başlayalım mı büyükanne?)
Bucky duyduğu hitap ile kıkırdarken Natasha ve Alexie'de ona katılmıştı.
Steve: Neden gülüyorlar?
Lena: Sadece Ruslar anlar Дед. (büyükbaba)
Gülüşler daha da artarken Steve kaşlarını daha da çatmıştı. Rusça bilememek bazen berbat bir şey olabiliyordu. Natasha ve Wanda kendi aralarında konuşuyorlardı ve kimse anlamıyordu.

Natasha: Onlara neden bu şekilde seslenmek benim aklıma gelmedi ki?!
Kızıl ajan kızının taktığı bu lakapları çok sevmişti. Kişiliğini kendi kişiliğine benzemesi onun çok hoşuna gidiyordu. Lena birkaç işlem daha yaptıktan sonra hologramı diğerlerinin görebileceği bir konuma aldı. Hope, Tony, Bruce, Peter ve Harley ile işlemleri tartışmaları bittikten sonra genç kadın gözlerini Natasha Romanoff'a çevirmişti. Bucky'nın yanında duruyordu kızıl kadın. Gözleri odanın başka bir köşesinde duran babasını bulduğunda Alexie'nin de Natasha'ya baktığını gördü. Alexie kendisine dönen bakışları hissetmiş ve gözlerini kızına çevirmişti. Ona iyi olduğunu anltan bir gülümseme hediye ettikten sonra Alexie kızının yanına ilerlemişti. Natasha'nın kalbine hiç sahip olamamış olabilirdi ama sevdiği kadından olan mükemmel bir kızı vardı. Tüm sevgisini ve aşkını verdiği kızı...

Lena: James, geç otur.
Bucky kızıl kızın lafını dinleyerek sedyeye oturmuştu. Lena onun hayati değerlerinin kendisine gösterildiği holograma dikkatle bakıyordu. Medikalin iki ayrı ucund bekleyen iki ayrı kızıl daha vardı. Natasha Romanoff ve Alexie Romanova kızlarını dikkatle izliyorlardı.
Lena: Makineyi sen mi yapacaksın бабушка (büyükanne)?
Tony anlamını bilmediği bu Rusça kelimeye göz devirirken Alexie, Natasa ve Bucky aynı anda kıkırdamıştı. Lena bakışlarını hologramda tutarken Tony'nin cevabını bekliyordu.
Tony: Bir dosttan yardım alacağım.
Lena: Dost?
Tony: Wakanda'nın Kralı T'Challa'nın kardeşi Shuri. O da bize yardımcı olacak. Buraya gelemezler henüz ama görüşme yapacağız.
Kızıl kadın bakışlarını babasına çevirmişti. Wakanda hakkında her daim daha az bilgilere sahip olmuşlardı. Bu Afrika Krallığı teknolojilerini kullanarak kendilerini dünyaya kapatma işinde iyiydi. Red Room gibi bir kuruluşu sinir ediyordu bu durum. Onlar düşman ya da dost olması fark etmeden herkesin güçlü ve zayıf yönlerini bilmek isterlerdi. 

Lena'nın kıkırdaması her şeyi bölmüştü. Kızıl genç ellerini saçlarından geçirmiş ve başını geriye atmıştı. Aklına gelen bir şey onu güldürmeye yetmişti.
Bruce: Bunun nesi komik pek anlayamadım?
Kıvırcık saçlı adama baktığında Lena dudaklarını birbirine bastırmıştı.
Lena: İkinci bir kral ile tanışmak eğlenceli olacak desene.
Alexie kızının yorumuna göz devirmişti. Ama Tony ve Bruce'un kafası karışmıştı.

Lena holograma birkaç şey yazdıktan sonra babasıyla bilikte medikalden çıkmıştı. Tabii dediklerinden sonra kafasını karıştırdığı iki dahi de onları takip etmişti. Ortak salona gittiklerinde Tony yeniden konuştu.
Tony: Ne demek iki kral?
Lena: Romanov Hanedenlığı'nı duymadın mı?
Tony Stark dahi bir adam olabilirdi. Ama tarih sevdiği söylenemezdi. Lena'ya kaşları çatılmış bir şekilde bakarken kızıl kadın eliyle babasını işaret etti.
Lena: Alexie Romnaova, Romanov Hanedanlığı'nın şu anki başı. Eğer Rusya'a çarlık olsaydı kendisi Çar olurdu.
Ortak salondaki erkes ona bakarken Lena kapının önünde bekleyen Natasha Romanoff'u işaret etti.
Lena: Rusya'nın Kraliçesi ya da Çariçe demek daha uygun olur, Natalia Romanova.
Steve'in yanına geçen Bucky'ye çevirmişdi bakışlarını.
Lena: Rasputin'imiz de var şansımıza.
Bucky ona gözlerini devirmişti. Lena en sonunda kendiini işaret ederek konuştu.
Lena: Çarevna da ben oluyorum.


Ortak salonda oluşan sessizlık can sıkıcıydı. Lena onların tuhaf bakışlarına aldırmamaya çalışıyordu ama gülmemek için de zor duruyordu. En sonunda meraklı Clint bu sessizliği boşmuştu.
Clint: Bi saniye sen şu an ciddi misin?
Lena: Evet.
Clint: Siz bir hanedanlıkla mı bağlantılısınız yani?
Sarışın adam için zor biz zamandı. En yakın arkadaşı hakkında öğrenmediği ne varsa ortaya çıkıyordu. Buna şu anda arkadaşının bir kraliçe olduğu gerçeği de dahildi.
Lena: Evet.
Clint: Yani Nat da mı hanedanlık üyesi?

Kızıl arkadaşı onun dirseğine bir çimdik atmıştı. Yine de Lena bu bu soruyu cevapsız bırakmayacakı.
Lena: Evlilik yoluyla. Ayrıca beni de doğurdu. Bir prensesi ya da gelneksel şekilde bir Çarvena'yı.
Tabii Clint'in soruları henüz bitmemişti.

Clint: Peki tam olarak kim Rusya'nın Kral'ı olabilir şu an?
Alexie: Aslında her ne kadar hanedanlık yıkılmadan önce her ne kadar tahta uzak olsam da şu an Rusya'nın Çar'ı benim.
Lena: Ve ben de tahtın tek varisi oluyorum.
Sam: Bu da Natasha'yı eski kraliçe mi yapıyor?
Lena: Çariçe.
Kızıl genç onu düzletmişti. Alexie ise kaşlarını çatarak gözlerini Natasha'ya çevirmişti.
Alexie: Aslında Natasha hala Çariçe, beni Amerika'da aldığı yeni kimliğinde boşadı sadece. Rus kimliğinde ya da ilk kimliğinde hala evliyiz.

Ortam sessizleşirken Pietro bunun iyi bir şaka fırsatı olacağını düşünmüştü.
Pietro: Son zamanlardaki popüler şarkının gerçekten Bucky'ye yazıldığını düşünüyorum.
Harley gülememk için dudaklarını birbirine bastırmak zorunda kalmıştı. Ama başka bir Rogers-Stark Pietro'nun neden bahsettiğini bilmiyordu.
Steve: Hangi şarkı?
Peitro: Rasputin.
Steve: Nasıl bir şarkı o?
Pietro: Şarkının sözlerinden biri; "Rus Kraliçesi'nin sevgilisi*"
Wanda kıkırdamaya başlamıştı. Bucky, Natasha ve Alexie bu duruma sadece göz devirmekle yetinmişti. Üçü de bu konudan memnun değildi. Alexie bir sorun çıkartıp Bucky'yi yumruklamak istese de bunu yapmamıştı. Onun yerine kızını kolunun altına alıp saçlarını okşamıştı.

*Lover of the Russian Queen. Hadi ama bu göndermeyi yapmazsam olmazdı. Sonuçta bu hikayede Natasha gerçekten Rus Kraliçesi...

Ben saat farkına alışamadım bölümü atmamışım ama kimse de bana hatırlatmamış ya lan?!

Red WidowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin