Bölüm 50: Grave

327 43 114
                                    

Peter telefonuna gelen mesajla yavaşça Alexie'nin mezarına gitmişti. Bucky onu orda bekliyordu. Bucky her ne kadar en yakın arkadaşının oğlu olsa da Peter'ı uyaracaktı. Bunu hem kendisi hem de Alexie için yapıyordu aslında.

Yanına gelen Peter'ın omzuna dokundu.
Peter: Bucky amca?
Bucky: Beni dinle Peter.
Kısaca gözlerini mezara çevirdikten sonra Peter'a geri baktı.
Bucky: Lena'yı üzmeyeceksin!
Sesi sert ve netti. Normalde Peter'la böyle konuşmazdı. Gergindi. Bu durum Peter'ı da geriyordu. Bucky'nin kendisi ile konuşacaklarını tahmin etmişti zaten. Yine de bu anı yaşamak tuhaf geliyordu.

Bucky: Sana güveniyorum ama sakın beni yanıltma.
Onu hafifçe çevirerek mezara dönmesini sağladı. Kendisi de mezar taşına bakıyordu.
Bucky: Yoksa ben o adama hesap veremem. Öldüğümde, Alexie karşıma dikilip; "Neden kızımın üzülmesine göz yumdun?" diye sorarsa ben ona cevap veremem.
Gözlerini yumdu. Zaten Natasha konusunda ona hesap verecekti. Lena konusunda ona hesap veremek istemiyordu. Lena'nın üzülmesine dayanamıyordu. Gözlerinin dolduğunu hisedince bakışlarını gökyüzüne çevirdi.
Bucky: Sadece onun için de değil. Lena benim birtanem. Onu üzmeyeceksin Peter. Anladın mı?

Bakışları Peter'a döndüğünde genç adam yutkunmuştu. Mezara baktı bir üre ve bakışlarını geri Bucky'ye çevirdi.
Peter: Ona aşığım Bucky amca, onu üzecek hiçbir şey olmasına izin vermem.
Kendisinden emin konuşmasıyla Bucky gülümsedi. Peter'ın saçlarını karıştırmıştı. Peter ise yavaşça onun omzuna dokundu.
Peter: Merak etme, Lena üzülürse bile hesabını tek vermene gerek kalmayacak. Ben de seninle olacağım.
Bucky onu kolunun altına aldı. Peter'da kendisni görüyordu. Gerçi bunun nedeni benzer aşk üçgenlerinde aynı kişi oldukları için de olabilirdi...
Bucky: Hadi içeri dön.

Peter gittiğinde yavaşça mezar taşının yanına oturdu.
Bucky: Viktor ve Peter bizden daha iyi hallettiler bu işi.
Gülümsemişti. Ceketinin cebinden bir içki matarası çıkarttı. Bir yudum almadan önce konuştu.
Bucky: Sana da biraz vermem lazım sanırım.
Birazını mezarın üstüne dökmüştü.
Bucky: Vokta, sek. Sevdiğinden.
Gülerek büyük bir yudum aldı. Alkolun tadını çok az hissediyordu.
Bucky: Biz onların durumundayken birbirimizi duvardan duvara çarpıyorduk. Kaç kemik kırdığımızı unuttum.

Eski anılar aklına gelince yine gözleri dolmuştu. Bu defa böyle kalmalarına izin verdi. Bir süre sessizce oturup içki matarasındaki içkiyi bitirmişti. Hemen sonrasında ise yavaşça ayaklandı. Mezar taşını yavaşça okşadı.
Bucky: Merak etme, Natalia ve Lena'ya iyi bakacağım. Senin yerini asla alamam ama her daim yanlarındayım.
Sesli bir nefes verdi. Alexie'nin tek ilgilendikleri bu kadar değildi. Yelena, Viktor ve Lenoid* aklına geldi.
Bucky: Tamam tamam, hepsine iyi bakmamam ama deneyeceğim. Başarısız olursam bana söylenebilirsin Красный Страж (Red Guardian)
Uzaklaşmadan önce mırıldanmıştı.
Bucky: Покойся с миром, мой старый друг. (Huzur içinde yat, eski dostum.)

Natasha'nın yanına döndüğünde kızıl kadın ona sarılmıştı. İçki kokusu aldığında yüzünü buruşturdu.
Natasha: Ne oldu?
Bucky: Peter'la ufak bir konuşma yaşadık. Sonra da Alexie ile biraz votka paylaştık.
Natasha gülümseyerek sevgilisinin dudaklarına bir öpücük bıraktı. Aklına gelen şeyle bedenlerini biraz ayırdı.
Natasha: Yüzükler hala sende mi?
Bucky: Evet.
Kendi tarafına giderek komodinin çekmecesinden yüzük kutusunu aldı.
Bucky: Lena'ya verme vakti geldi.
Natasha: Bencede.

Lena odasına gelen ikiliye bakıyordu. Kısa konuşmadan sonra sessilik çökmüştü. Ne söylemek istediklerini merak ediyordu aslında.
Natasha: Sana bir şey veremeye geldik aslında.
Dirseği ile sevgilisini dürttüğünde Bucky yüzük kutusunu çıkarttı. Lena kutuya bakarken kaşlarını çatmıştı.
Bucky: Dark Room baskınında ele geçirilen şeyler arasındaydı.
Kutuyu ona uzattı. Lena ne olduğunu anlamıyordu ama kutuyu eline aladı. Açtığında ise bir çift evlilik yüzüğü görmüştü. Dudaklarını birbirlerine bastırdı. Bu yüzüklerin kime ailt olduğunu anlaması zor değildi. Gözleri dolarken karşısındaki ikiliye çevirdi bakışlarını.

Lena: Bunlar-
Natasha: Baban ve benim evlilik yüzüklerimiz.
Sağ eli boynundaki kolyeye gitmişti. Onunla oynuyordu. Lena yüzüklere daha sona annesine çevirdi bakışlarını.
Natasha: Sende kalması daha doğru olur diye düşündük.
Genç kadın hızlıca kolalrını annesinin beline doladı. Natasha ona sarılırken Lena bir eliyle Bucky'yi de bu sarılmanın içine çekti. Ona da ihtiyacı vardı. İkisinin de yanında olmasını istiyordu. Natasha kızının saçlarına bir öpücük bıraktı.

Sarılmadan sonra Lena alyansları parmaklarıyla okşadı. Gözleri annesinin boynundaki kolyeye gitmişti. Hangi kolye olduğunu biliyordu. Burukça gülümsedi. Annesi ve babasının birbirleirne aşık olmaması üstünde etki bırakmış olsa da arkadaşlıklarını seviyordu. Birbirlerinden nefret eden ebeveyinlerel büyümemişti. Annesi yanında olmasa bile babası onu asla kötü göstermemişti.
Lena: Biraz yanlız kalmak istiyorum.
Natahsa kızına sarıldı. Bucky de genk akdına sarıldı ve odandan çıktılar.

Lena küçük adımlarla giyinem odasına ilerledi. En sondaki raflardan birine ilerledi. Göz hizasındaydı. Halasının bir tutam saçı, Red Room'un ona yaptırdığı son gösterideki tacı, Viktor ile olan alyansı, babasının bedeninden çıkan altı kurşundan birisi hariç hepsi ve şimdi de anne babasının alyansı.

Unutmak istemediği geçmişinin ufak detaylarıydı bunlar sadece. Hayatındaki önemli insanların parçalarıydı belki de. Yüzük kutusunu rafa bırakıp hepsini üstünde gözlerini dolaştırdı. Eli taca gittiğinde üstündeki taşlardna bir tanesini yavaşça okşadı. Sonrasında akan bir damla gçz yaşını silerek giyinme odasından hızlıca çıktı.

*Lenoid: Unutanlar olduysa, Ivan Jr. resmi olarak adını değiştirdi. Ben de tam alışamadım ama alışırız ya birlikte.

Bucky'nin Alexie'nin mezarına ara ara gidip onunla konuşması bana çok güzel geliyor ya...

Red WidowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin