Bölüm 3: I Want To See Him!

1.4K 104 8
                                    


Natasha, Bucky'yi sakinleştirdikten sonra hala ameliyatta olan Bruce'a uğramıştı. Friday aracılığıyla birkaç bilgi aldıktan sonra sorgu odasına ilerlemişti. Aynalı camın aksi tarafında bekleyen Tony, Steve, Clint ve Sam'in yanına gitmişti. Camın diğer tarafında olan Lena fazlasıyla sessiz duruyordu, gereğinden fazla sessizdi.

Kolları sandalyenin arkasına uzanıyordu ve bilekleri direk sandalyeye kelepçelenmişt. Ayak bilekleri de birbirlerine kelepçeliydi ve o kelepçeler sandalyeye bağlıydı. Omuzlarından, karnından ve bacaklarından geçen dört tane metal kemer ise onu resmen sandalyeye mıhlamıştı. Bu kadar rahatsız bir şekilde durmasına rağmen mükemmel bir oturuş pozisyonu sergileyebilmişti.
Clint: Kimse yanına girmedi. Herhangi bir dosyada hakkında bir bilgi yok. Kendi kendine de konuşmuyor.
Natasha olayı ona kısaca anlatan Clint'e baş yordamıyla teşekkür ettikten sonra gözlerini kıstı. Bu kadın neden bu kadar tanıdık geliyordu ona?
Natasha: Diğerinin ameliyatı bitince gidelim yanına. İyi bir haber onu çözmemizi kolaylaştırır. Belli ki ona değer veriyor.
Steve: Diğer adam kim Natasha?
Natasha: Bunu burda bırakın. Salonda anlatırım.
Dört adam Natasha'yı dinleyerek büyük salona geri dönmüşlerdi.

Herkes daha iyi durumdaydı şu anda. Bucky bile geçirdiği ağır sinir krizine göre daha iyi görünüyordu. Bruce ise Cho'unun gelmesi ile zaten bir saattir içeride olduğu ameliyathaneden çıkmıştı. Sonuçta saldırının etkisiyle stressliydi. Dinlenmesi gerekiyordu, ameliyatı Helen Cho'ya bırakmak iyi bir fikirdi.

Tabii Steve gözlerini arkadaşına dikmiş bir açıklma bekliyordu. Natasha her ne kadar ona göz devirse de açıklama yapacaktı tabii ki. Bucky'nin yanına oturup elini sakin bir şekilde sağ elinin üstüne yerleştirdi.
Natasha: Alexie Romanova, Red Guardian olarak bilinir. Red Room'un ve KGB'nin ilk projelerinden biridir. Süperasker serumu var kanında. Kendisi aynı zamanada benim eski kocam.
Son cümle ile Bucky Natasha'nın elini kavrarken Tony şaşkınlıkla ağzını açmıştı. Clint bile şu an şaşkınlığını gizlemiyordu. Natasha'nın en yakın dostu olarak bunu bilmediği için kızgındı da.
Clint: Ne demek kocam!?
Natasha: Red Room'da belli bir yaşa geldikten sonra Black Widow'lar erkek öğrencilerden birini kendisine eş olarak seçer. Eğitmenler onaylarsa evlenirler. Erkekler için iki eğitim vardır, Red Guardian ve Wolf Spider.
Rhodey: Zorla mı evlendiniz?
Kızıl ajan bu soruya cevap vermedi. Bunum cevabını kendisi bile bilmiyordu.
Natasha: Aslında başka bir nişanlım vardı. Nikolai Krylenko. O da bir Red Guardian'dı ve bir pilot olarak görev yapıyordu. Çıktığı bir görevde uçağı vuruldu. Bundan sonra bana seçim hakkı verilmedi. Verilseydi Bucky'yi seçerdim. Ama buna izin yoktu, Bucky eğitmendi, öğrenci değil. Bu yüzden beni Alexie Romanova ile evlendirdiler.

Herkesin anladığı bir tek şey vardı şu an. Bu da kesinlikle Natasha'nın çok karışık bir aşk hayatına sahip olduğuydu. Gerçekten böyle mi olmak zorundaydı her şey? Bir ay sakin geçmişti. Bu sakinlik biraz daha devam edemez miydi?

Alexie'nin ameliyatı bitene kadar Natasha akadaşlarının sorularını cevaplamıştı. İşe gelenleri duymuştu tabii sadece. Ameliyattan sonra Alexie özel odaya alınmıştı ve uyuyordu. Kendine gelmesi daha sürecekti. Bu fırsatı sorgu odasında kullanmaya karar verdiler. Natasha, Sam ve Steve ile içeri girecekti. Clint, Tony ve Bucky dışarıdan durumu izleyeceklerdi. Scott ve Hope ise aldıkları haberle hızlıca gelmişlerdi. Şimdi Rhodey onlara durumu açıklıyordu.

Natasha içeri girip sorgu koltuğunun karşsına oturmuştu. Steve, Lena'nın arkasında ayakta beklemeyi tercih etmişti. Sam ise köşede ayakta dikiliyordu.
Natasha: Ameliyat iyi geçti.
Lena: Yanıma gelmek için bunu bekleyeceğinizi tahmin etmiştim. Ama sorguma beklemediğim isimler geldi. Black Widow'ların yüz karası Natalia Alianovna Romanoff, yaşayan efsane ve sinir bozucu sarışın Steven Grant Rogers-Stark yani Captain America, tek olayı sırt çantasından devasa kanat çıkması ve kırmızı dronu olan Samuel Thomas Wilson yani Falcon.
Steve ile göz teması kuramasa da Natasha ve Sam'le göz teması kurmaktan çekinmemişti. Mavi gözlerini ikisi üstünde uzun uzun gezdirdiği için Natasha biraz rahatsız olmuştu. Aslında bundan rahatsız olmazdı ama bu kadını nerden tanıdığını çözene kadar temkinli olacaktı.
Natasha: Sen bizim adımızı biliyorsun. Sen de adını söyle.
Lena sinsi bir gülümseme takındıktan sonra sessiz kalmıştı bir süre. Bu sessizlik diğer herkesi rahatsız etmişti. Ama Lena sessizliği bozup ona yanıt verdi.
Lena: Haleena.
Natasah ismi duyduğu anda gözlerini yumdu. Hayır bu isim ona pek iyi anılar hatırlatmıyordu.
Lena: Alexie'yi gömek istiyorum.
Steve: Bu mümküm değil.
İkisi de peş peşe konuştuklarında Lena öfkeyle solumuştu. Kesinlikle iyi şeyler olmayacaktı. Şu an bu odadaki herkesi öldürmemek için bile kendisini zor tutuyordu.
Lena: Hayır. Onu görmek istiyorum! Buna mecbursunu.
Natasha: Değiliz!
Kendisine gelen Natasha sert bir dille konuşmuştu ki Lena bu kadar kolay pes etmeyecekti. Ama ondan laf alamayacağını alalayan üçlü odadan çıkmaya hazırlanmıştı bile. Natasha kapıyı açıp çıkmak için hamle yaptığında Lena yeniden konuştu. Bu defa sesi fazlasıyla kendinden emin bir şekilde çıkıyordu. Aslında böyle bir hamleyi asla yapmazdı ama Alexie bunun gibi onlardan çok daha önemliydi. Lena için bu kızıl adam onun hayatında herkesten daha önemli bir yere sahipti.
Lena: Eğer Alexie'yi görmemi sağlarsan, Red Room'un senden sakladığı sırlardan biri hakkında sana bilgi veririm.
Kızıl kadın duyduğu cümle ile attığı adımı yeniden geriye doğru yönlendirdi. Kalkığı sandalyeyi hızlı bir şekilde ters çevirdi ve ters bir şekikde oturdu sandalyeye. Şarşıran sadece o değildi. Diğerleri de şaşırmıştı. Asıl şaşırmalarını sağlayan şey Natasha'nın aşırı tepkisi olmuştu.
Natasah: Konuş.
Lena: Alexie'yi göreceğim önce.
Natasha: Doktor ile konuşurum. Onun yanına girmeden bana söylersin ve istediğin kadar kalırsın.
Lena ona onaylar bir şekilde başını salladıktan sonra Natasha odadan çıkmıştı. Steve'den bir azar dinleyecekti ama bu şu anda o kadar umrunda değildi.

Diğerlerine durmunu anlattıklarında Scott iananmazcasına belki de onuncu defa aynı soruları soruyordu.
Scott: Şimdi siz nerdeyse hepimizi öldürmek isteyen bu genç kadının istediğini mi yapcaksınız!?
Kızıl ajan açıklamaktan bıkmış bir şekilde derin bir nefes aldı ve Scott'a dikti yeşil gözlerini. Scott bu bakıştan korkmuştu. Şu anda Black Widow onun üstüne atlayıp onu öldürebilirdi.
Natasha: O kadın birşeyler biliyor. Öğrenmem gereken şeyler.
Hope: Adı ne demiştiniz?
Hope konuyu değiştirme umudu ile konuşmuştu. Sonuçta sevgilisinin ölmesini istemezdi.
Sam: Haleena.
Natasah yine gözlerini yutkuğunda ismin söylendiğini duymamış olan Burce ve Bucky gözlerini ona çevirmişledi. Natasha'nın bu sırrını şu an sadece ikisi biliyordu.

Kızl ajan ikisi ile de romantik bir yakınlşma yaşamıştı. İkisine de bu sırrını söyleyecek kadar güvenmişti. Bruce ile olan ilişkileri sessiz bir şekilde bitmişti ikisi de arkadaş olarak daha iyiydi. Ama Bruce bu sırrı unutmamıştı. Arkadaşının her daim yanındaydı.

Cho onayladıktan sonra Natasha ve Steve Lena'yı almışlardı. Kızıl kadın kelepçeliydi. İçeri girerken de kelçelerini çıkarmayacaklardı. Gözleri sedyede yatan Alexie ile buluştuğunda hüznüne engel olamadı. Gerçekten onu böyle görmekten nefret ediyordu. Bucky'nin üstüne gitmesinin ana nedeni de buydu. Aelxie'yi yaralamıştı, Lena'da onu yaralamktan, yaralarını deşmekten çekinmeyecekti. Winter Soldier'ı da James Buchanan Baners'i de sevmediği için bu o kadar da zor değildi kenisi için.
Natasah: Dinliyorum.
Lena: Ваш малыш еще жив... (Bebeğin hala yaşıyor...)

Dördüncü bölümü de heöen yayınlayacağım. İki bölüm birbiri ile fazla bağlantılı.

Red WidowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin