Bölüm 30: I'd Do Anything for You

683 63 31
                                    


Bucky tüm cesaretini toplayarak asansöre binmişti. Lena ne akşam yemeğine ne de kahvaltıya gelmişti. Natasha ve Alexie ona yiyecek bir şeyler götürselerde ikisi de Lena'nın yetersiz beslendiğinden yakınıyorlardı. Bucky ise elindeki çorba tepsisi ile Lena'nın kapısına gelmişti.

Friday: Bayan Romanova'nın sizi içeri alacağını sanmam Bay Barnes.
Bucky: Elimdeki tepsiden bahsetme Friday, Natasha ile ilgili acil bir durum olduğunu söyle.
Friday onu onaylamıştı. Bucky yalan söyleme taraftarı değildi. Ama Lena'nın kapyı açmasını tek yolu da buydu. İstediği olmuştu. Kapı açılmıştı. Bucky hızlıca içeri adımladı.

Lena: Anneme ne oldu?
Sorusunu sorduğu anda Bucky'nin yüzünde bir gülümseme belirmişti. Lena çorba tepsisini gördüğü anda gözlerini devirdi. Bukcy'nin bunu yapacağını tahmin etmeliydi. Sadece annesi için endişelendiği için fark etmemişti bunu.
Lena: Çık dışarı!
Sesindeki sert tona odaklanmadı Bucky. Onun yerine elindeki tepsiyi kahve masasına bırakmayı tercih etti.

Bucky: Sana borsch* yaptım. Bu çorbayı çok iyi yaparım.
Yüzünde samimi bir gülümseme belirmişti. Bu çorbayı Natasha için sürekli yapardı.
Lena: Teşekkür ederim.
Mırıldandı sadece. Ama huzuruzluk vardı sesinde. Bucky ise derin bir nefes verdi. Lena'nın istediği şeyi biliyordu. Genç kadın onun olabildiğinde çabuk bu odadan çıkıp gitmesini istiyordu. Tabii Bucky'nin buna niyeti yoktu.

Kanepeye oturduktan sonra Lena'nın yeniden göz devirdiğini görmüştü.
Lena: Ne yaparsam gidersin?
Bucky: Çorbanı bitirdiğini görmek istiyorum.
Lena: Rüyanda görürsün.
Bucky: Ben beklerim Lena.
Kızıl kadın gözlerini anında ona çevirdi. Bucky'nin kendisine karşı bu ismi kullandığının farkında değildi. Bukcy ise Lena'nın gözleri dışında ne kadar çok Natasha'ya benzediğini düşündü. Haklıydı da. Yine de "Lena" ismini kullandığı için bir tepki bekliyordu. Beklediği tepki gelmedi. Onun yerine Lena tekli koltuğa oturarak çorba tepsisini dizleri üstüne aldı.

Lena: Kayıtlara geçsin diye söylüyorum, sadece siktir git diye yapıyorum.
Bucky: Şu anda Steve gibi "Diline dikkat et!" dememi bekliyorsan yanılıyorsun, bitir o çorbayı ufaklık.
Lena dudaklarını büzdü. Bucky'nin gitmesi için bu çorbayı kafaya dikebilirdi. Hızlı olmak istediği için ilk kaşığı ağzına götürdü. Bucky haklıydı, bu çorbayı gerçekten iyi yapıyordu. Lena defalarca içtiği bu çorbanın ilk defa bu kadar güzel bir tadı olduğunu fark etti.

Lena çorbasını içerken Bucky bakışlarını onun üstünde tuttu. Lena son kaşığı alıp tepsiyi bıraktığında ise bakışlarını Bucky'ye çevirdi. Artık gitmesi gerekiyordu sonuçta.
Bucky: Lena... hepimiz, her zaman senin yanındayız. Bunu biliyorsun değil mi?
Lena bakışlarını yere çevirdi. Böyle bir konuşmadan kaçmak istemişti. Bu yüzden kimseyi görmüyordu.

Görünen o ki başarılı olamamıştı.
Bucky: Sadece annen ve baban değil, her birimiz seninleyiz. Sen bizle konuşmasan da, bizi görmek istemesen de biz kapının dışında seni bekliyoruz. Hazır olduğun zaman için hepimiz burdayız.
Bucky hafifçe Lena'ya yaklaştı. Lena ise gözlerini yerde tutmakta ısrarcıydı. Bu konuşmaya kendisini hazır hissetmiyordu. Cevap vermesi gerekiyordu ama. Çünkü cevap vermezde Bucky'nin konuşmaya devam edeceğini biliyordu.
Lena: Biliyorum.
Sesi o kadar kısıktı ki Bucky süperasker olmasına rağmen zor duymuştu. Sağ koluyla Lena'nın omzuna yumuşakça dokundu. Hem onu ürkütmek istemiyordu hem de alacağı tepkiden çekiniyordu. Lena, kalın duvarları olan birisiydi.

Bucky: Ne istersen söylemen yeteli. Burdaki herkes senin gibi çok zor şeyler yaşadı. Hepimiz, konuşmak için burdayız. Ne kadar zamana ihtiyacın olursa olsun. Her daim birimize gelebilirsin, her daim bana gelebilirsin. Seni dinlerim.
Lena dudaklarını birbirlerine bastırdı. Bucky'nin omzundaki dokunuşunu hala hissediyordu. Başta tuhaf gelse de samimiyeti hissetmek güzeldi. Söylemek istedi Lena. Ne yaşadığını biraz da olsun anlatmak istedi. Birisi onu anlasın istiyordu.

Red WidowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin