Bölüm 47: Pain

388 46 140
                                    

Cenza işlemleri ile tamamen Bucky ilgilenmişti. Ne Natasha'nın ne de Lena'nın yorulmasını istememişti. Peter ve Viktor ona her an yardım ediyorlardı. Lena'nın daha önce gittiği Rus Ortadoks Kilisesi'nde yapılmıştı.

Eve geldiğinde sakince odasına gitmişti Lena. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Yanına kimseyi yaklaştırmamıştı. Natasha'yi bile kendisinden uzak tutuyordu. Ona yaklaşan tek kişi Ivan Jr. olmuştu. Lena bir tek onu kovmamıştı yanından. Belki de Romanova Hanedanlığı'ndan kalan son iki kişi oldukları içindi.

Üstündeki cenaze kıyafetlerini çıkartmıştı. Elbiseyi sakince askısına asıp üstünü değiştirdi. Boğazlı bir kazak giyip tayt giymişti altına. Makyaj masasına orutup. Cenazede iyi görünmek istemişti. Ama normalde yüzünde ne renk kalmıştı ne de ruhunda bir neşe...

Üstüne battaniye çekrerek gözlerini kapattı. Uyursa geçer miydi bu acısı? Biter miydi bu yas? Ya da kabuslarından oluşan bir cehenneme mi girecekti? Babasını görebilecek miydi? Yüzü zihninden silinip gitmeye mi mahkumdu?

Peter kapıyı tıkalttı. Lena kapıyı açmayacaktı. Ama beklemek istedi. Ona yanlız olmadığını hissettirmek istedi.
Lena: Yanlız kalmak istiyorum Peter.
Kapının çalıma şekilden bile kim olduğunu anlamıştı. Ama giden adım sesleri duymak yerine Peter'ı duydu.
Peter: İstediğin kadar yanlız kal. Ama ben burdayım... İstediğinde, yanındayım istemediğinde ise kapının ardında bekliyor olacağım.
Yere çökerek sırtını kapıya yasladı. Onu bırakamazdı. Lena'yı yanlız bırakamazdı.

Natasha odasına çekildi. Bucky'de yanındaydı. İkisi de yas kıyafetlerinden kurtulmuş, Lena'nın yanına gitmişlerdi. İçeri giremeyince odalarına geri dönmüşerdi. Natasha'nın aklında kızının haftalar önceki sözleri vardı.

Bucky: Natalia...
Sakince yanına gidip ona sarıldı.
Natasha: Aklımdan çıkmıyor James.
Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Başını onun göğüsüne yaslayarak Bucky'nin kendisini sarmasına izin verdi.
Natasha: Nasıl olur... Bir cesetle, kendi halasının cesedi ile aynı odada kalması ne demek?
Aklı almıyordu. Ivan acımasızdı, Red Room acımasızdı ama bu kadar... Kendi öz torununa bunları yapacak kadar mıydı? Onu deliliğe sürükleyecek kadar gözü dönmüş müydü? Nasıl bir işkenceydi bu?

Bucky: Lütfen ağlama.
Gözleri dolmuştu. Aşık olduğu kadın kolları arasındaydı ama ağlıyordu. Lena ise kendisni bir odaya kapatmıştı. Bucky elinden gelmeyen her şey için kendisine küfürdiyor, lanet ediyordu. Cebindeki kutuya dokundu. Bunun vakti miydi bilmiyordu... Ama Nathasa'ya vermesi gerekiyordu.

Bucky: Derin bir nefes al.
Yüzünü avuçları arasına alarak zümrüt yeşili gözlerine baktı. Natasha'nın sakinleşmesinden sonra cebindeki yüzük kutusunu çıkarkatak Narasha'nın avuçları için bıraktı. Natasha tahta kutuya bakıyordu. Hafifçe kapağını kaldırdığında bir çift evlilik yüzüğü ve bir kolye görmüştü. Bu yüzükler ve kolye tanıdıktı.
Natasha: James bunlar-
Şaşkınlıkla bakışlarını çelik mavisi gözlere çevirdi.
Bucky: Alexie ve senin evlilik yüzükleriniz ve onun sana hediye ettiği kolye. Dark Room baskınında bulunmuş. Bir süre S.H.I.E.L.D.'daydı. Maria sana teslim etmemi istedi.

Natasha'nın aklında eski anıları gelmişti. Nefretle takmıştı yüzüğünü. Alexie ile evlenmek istememişti. Bu evlilikten olan kızı canında bir parça olmuştu, Alexie ise asla hayal edemeyeceği bir dost. Kolyeye baktığında ise gülümsedi. Lena'nın doğduğu gün hediye etmişti. Bu bir aşk nişanesi değildi. Bir anneye hediyeydi. Kızının annesine bir hediyeydi.

Kolyeyi yavaşça kutudan çıkarttı. Bunu tutmak istiyordu. Alexie'nin ona hediyesiydi, onu unutmak istemedi.
Natasha: Diğerlerinin Lena'ya vermek istiyorum. Bunu ise kaldıracağım.
Bucky ona gülümsedi. Bunlarla istediği yapması için getirmişti. Kararını sorgulayacak değildi. Natasha kutuyu kapatıp Bucky'ye uzatmıştı.
Natasha: Ona verene kadar sende kalsınlar.

Red WidowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin