Kurtuluş

1.3K 100 14
                                    

Merhaba 🥀
Biliyorum uzun zaman oldu.
Fakat olmayınca, olmadı.
Yazıya dökecek tek bir kelimem yoktu.
Umarım istediğim hızla ilerletebiliriz.
👉 @TAROTUNHANI İnstagram hesabım
.
.
.

Kurtuluş

Kurtuluş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🥀

Dinçer'in beni banyoya çekmesine inatla karşı gelsem de engel olamıyordum. Ne gözümden akan yaşa ne de onun acımasızca çekiştirmesine.
" Daha fazla canımı sıkma."
Tekme atan bebeğimin varlığı ile silkelendim.
" Bırak. Tamam." diye bağırdım.
Elim karnımı bulduğunda kızım bir kez daha tekme attı.
" Soyun." dedi.
Midemi bulandırıyordu. Gömleğime uzandığında " Çek elini!" diye bağırdım.
" Hadi bakalım. Şov yapalım, ha."
Telefonu bana tuttuğunda kalbim sıkıştı. Tuğrul 'un canını yakmak için her şeyi yapacaktı.
" Tuğrul, özlemişsindir."
Çıkar der gibi kaş göz yaptı. Tek tek gömleğin düğmelerini açarken gözlerindeki o bakışı görmek daha da iğrendiriyordu beni.
Yeşil gömleği üzerimden çıkardım.
" Gir!"
" Tuğrul canına okuyacak! İnan bana engellemek için parmağımı dahi kıpırdatmayacağım."
" Ben. Seninle. İşimi. Bitirdiğimde.  " Atletini de çıkar." diye emretti. " Ben alacağımı aldıktan sonra hiç bir şey umrumda olmayacak."
" Şerefsizsin! "
Bebeğimin tekmesi ile kasıldım.
" Eşortman altını çıkar. "
" İğrençsin. "
" Daha fazla canımı sıkma. Dediğimi yap. "
Üzerime adım attığında elim belime gitti.
" Çok güzelsin." bakışlarını bedenimde gezdirip gözlerimle buluşturmak istediğinde izin vermedim.
Duşa kabine adım attığında gerildim. İstemsizce geriledim. Karşısında çırılçıplakmış gibi hissediyordum.
" Dinçer, bitmedi mi?"
Nil'in sesini duyduğunda bıkkınlıkla gözlerini devirişini izledim. Ayak sesleri banyoya ulaştı.
" Ne yapıyorsun sen?" sesindeki öfkeyi anlayamadım.
" Nil, şunu tut." elindeki telefonu ona uzattı.
Tek bir kelime etmeden dediğini yaptı. Üşümüştüm.
Elini kolumda gezdirip Üşümüşsün dediğinde, ona cevap veremeden tepemden aşağı akan soğuk suyla çığlık attım.
" Ne yapıyorsun, orospu çocuğu."
" Isıtıyorum."
Üzerime akan su ılımaya başladığında gerilen bedenim istemsizce gevşedi.
Kulağıma eğilip " Sana dokunmama izin vermezsen kızının canını yakarım." tehdidi ürpermeme neden oldu. Boynuma doğru inen dudaklarıyla gözümden akan yaş su ile beraber akıp gitti. Hıçkırığım Dinçer'e ulaştığında " Sakın!" dedi.
Belimi sıkan eli canımı yakıyordu. Acıyla inledim.
" Dinçer bırak kızı! "
Nil'in telefonu yere atışını Dinçer'i üzerimden çekişini hayal meyal gördüm.
" Ne yapıyorsun?" diye kükreyen Dinçer'in radarından çıkmıştım. Nil'in üzerine yürümesini sessizce izledim.
" Asıl sen ne yapıyorsun? Kız hamile, dokunamazsın. "
Beni mi koruyordu gerçekten?
" Çık sen de, şurada havlu var. Ve sen! Bir daha onu rahatsız etme! "
Dinçer'in dikkatini çekmeden havluya uzanıp bedenime sardım havluyu.
Nil'in ensesinden çekip dudaklarına doğru soludu." Hangi Nil'sin. Yine canımı sıkıyorsun!" kapıdan çıktığımda " Hiç bir kadına isteyi dışında dokunamazsın! Yaptığın şey tecavüz! " dedi.
" Peki ya sana yaptığım."
Bedenim titriyordu. Boş boş etrafa bakındım.
Banyonun kapısı sertçe kapandığında yerimde sıçradım. Birkaç dakika sonra Nil' in çığlıkları kulağıma ulaştı.
Onlar!
Sevişiyordu!
Üzerimi hızla değişip benim için ayarladıkları eşofman takımını giydim. Kapıyı açtığımda çığlık çığlığa seslerle midem kasıldı.
Odadan çıktım. İnebileceğim kadar hızla merdivenlerden indim. Kapıya ulaştığımda aklıma gelenle Nil'in geçen gün sakladığı anahtarı köşede duran vazonun altından aldım. Kilidi açıp dışarı attım kendimi. Karnımın izin verdiği ölçüde hızlıydım. Bahçedeki adamları görmeyi beklerken kimse yoktu. Bir oyunun mu içindeydim. Yoksa gerçekten kurtuluyor muydum.
Dikkatli bir şekilde bahçe kapısına ilerledim. Karşıma çıkan iki adamla gerildi bedenim.
" Kal orada!" diyen siyah giyimli iki adam da aynı anda silah çekti. Dondum.
" Sakın hareket edeyim deme!"
Korkuyla etrafıma baktım. Beynim donmuş gibiydi. İstemsizce gerileyen ayaklarım adamı kızdırmış olmalı ki fark etmediğim kedinin cansız bedeni  ayaklarımın dibindeydi.
Korkuyla adama baktım. Çenem, bedenim korkuyla zangır zangır titriyordu.
" Bırakın, gideyim." silahı ateşleyen adamın acıması yoktu. Karnıma doğru tuttuğu silahın namlusuyla titredim.
" Sen git, ben ilgilenirim." diyen diğer adama kararsızca baksa da. Sanki vakit kaybetmek istemiyor gibiydi. Silahını beline takıp arkasına döndüğünde buradan kaçışımın olmadığını bir kez daha anladım. Omuzlarım umutsuzca çökerken üzerime yürüyen adam, silahını indirdi.
" Efendim. Ben Ceykan."
Kaşlarım istemsizce çatıldı.
" Gidelim."
Bol bol yüzüne bakarken " Eşiniz gelmek üzeredir. Hızlı olmalıyız." dediğinde anlamaya bile çalışmadım adamı. Buradan defolup gitmekti tek isteğim.
Sağı solu kontrol ederek onun adımlarını takip ediyordum. Siyah bir arabaya bindiğimde kalbim çıldırmış gibi atıyordu, kasıklarımda ise canımı yakacak boyutta bir sancı başlamıştı.
Araç hareket ettiğinde kesik bir nefes aldım. Ceykan'ın dikkatini çekmiş olacaktım ki balı biran bana döndü.
" İyi misiniz?"
Başımı evet anlamında salladım. Araç yola çıktığında duygu boşalması yaşıyor olmalıydım ki ağlamaya başladım. İçim parçalanırcasına ağlıyordum.
" Sakinleşin lütfen. "
" Olamıyorum. El-ellerim" titriyordu. Kasıklarımda giren sancı ile küçük bir çığlık atmak zorunda kaldım.
Ceykan'ın bana döndüğünü hissetsem de gözlerimi yoldan arıyamıyordum.
" Beni korkutuyorsunuz."
" İyiyim. Lütfen daha hızlı sür."
Araç daha da hızlanırken telefonunu eline aldı.
" Söyle, koçum. "
" Abi, işler değişti. Hemen bizi karşılamanız gerekiyor. Kimse uyanmadan."
Ses kesildi. Ardından başka sesler duydum.
" Anlamadım. Kim? Siz kim?"
" Abi, Bahar Hanım benimle. " dediğinde onun sesini işittim.
Allah'ım...
O'ydu.
" Bahar'ım. Canım. "
Hıçkırarak ağlamaya başladım tekrardan" Tuğrul. " diye haykırışımla titreyen sesini işittim. Göğsümdeki ağırlık özlediğim adamın sesiyle hafiflemişti sanki.
" Tuğrul. "
" Ah canına yandığım. Ağlama. Ağlama canımın içi. Şükürler olsun Allah'ım. Geliyorum güzelim. Allah canımı alsın ki sana dokunan elleri kıracağım. "

" Tuğrul."

" Kahretsin! Abi, çabuk olun. Sadullah'ın adamları peşimizde."

" A.ına kodumun p.çi! "

" Sakin ol, Tuğrul. "

" Ceykan. Arap Ali'nin kavşağına getir adamları. "

" Tamam abi. "

Ard arda gelen silah sesleriyle Tuğrul'un bağırışını duyduğumda dudaklarımdan firar etmek üzere olan çığlığı bastırdım.

Panik oluyordu, benim sesim, acizliğim onun hata yapmasına neden oluyordu.

" Tuğrul. " dedim.

" Söyle, canına yandığım. "

Gözümden akan yaşı sildim. Karnıma tekme atan kızımdan güç aldım.

" Sana güveniyorum. Bizi kurtaracağını biliyorum."

" Kurtaracağım, güzelim."

" Biliyorum."

Çıkıyoruz diyen sesleri işittim. Ardından telefon el değiştirdi. Bu Ertan denen adam olmalıydı.

" Koçum. Biz seni karşılayacağız. Ola ki. Ola ki istemediğimiz bir şey oldu. Ne yapacağını biliyorsun. "

Ceykan denen adamın yüzü boş bir ifade aldı. Ardından gülümsedi burukça, başı bana döndüğünde " Emanetin, emanetim abi. Canım uğruna. Önce Allah'a sonra bana emanet. " dediğinde çenem aklıma gelen Tayfun ile titredi.

Ölmesin! Artık biri daha benim yüzümden ölmesin.

...

🥀

30.10.2021

İKİ KADIN BİR ADAM & KELEBEĞİN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin