26. BÖLÜM

212 15 8
                                    

"Bir katilden daha cani insanlar gördüm. Umudumuzu öldürenleri gördüm."

-Fyodor Dostoyevski- Suç ve Ceza

---

Cümlenin sonuna gelince bir sonraki sayfaya geçtim. Bakışlarım kelimelerin üzerinde gezerken, "mandalina," yazan kelimede durdum. Burnuma resmen kokusu gelmişti, o turuncu meyvenin. Dudaklarımı ısırıp, bakışlarımı kitaptan çektim. Elimin altında bulunan ultrason görüntüsünü kitapta kaldığım sayfanın arasına sokup, kitabı cam sehpanın üzerine koydum. Üzerimdeki battaniyeyi kaldırıp, koltuktan kalktım. Adımlarımı mutfağa atarken, gözüme meyve dolu kâse ilişti. Gözlerim mandalina aradı ama aradığını bulamadı. Omuzlarım düşerek mutfaktan çıktım. O sırada oturma odasında çalmakta olan telefonumun sesini duydum. Oturma odasına girince telefonumu elime aldım. Arayan Baran'dı.

-Alo?

Hışırtıların ardından Baran'ın sesi duyuldu.

-Alo! Yenge kocanı da aldım market alışverişine getirdim. İstediğin herhangi bir şey var mı? Canının çektiği herhangi bir şey?

Baran'da herkes gibi öğrenmişti hamile olduğumu. O da diğerleri gibi her gün bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sorar olmuştu.

-Aslında gelirken mandalina alsanız...

Çekingence isteğimi belirtirken, Baran kıkırdadı.

-Canı mandalina mı çekmiş vitaminin.

Baran'ın kurduğu cümlenin saçmalığını boş verip,

-Geç kalmayın,

dedim ve telefonu suratına kapattım. Kapattıktan birkaç saniye sonra telefonum tekrar çalmaya başladı. Arayan yine Baran'dı.

-Alo?

-Nevra? Benim, Ulaç.

Arayan Ulaç'mış.

-Ulaç? Bir şey mi oldu?

Bir süre sessizlik oldu. Bu sessizliği Ulaç sorduğum soruyu cevaplayarak bozdu.

-Bir şey yok. Sen iyi misin? Sabah kötü görünüyordun.

Sabah uyandığımda midem çok bulanıyordu. Ulaç Baran ile birlikte çıkmadan öncede kendimi tuvalete zor atmıştım. Ulaç peşimden gelmişti ama içeriye girmesin diye kapıyı kilitlemiştim.

-İyiyim. Sen nasılsın?

-Yaşamı ile ilgili hiçbir şey hatırlamayan bir adam nasılsa bende öyleyim.

Kurduğu bu cümle kendinden bağımsız bir şekilde, fısıltı halinde dökülmüştü dudaklarından ama ben duymuştum.

-Hatırlayacaksın.

Söylediğime karşılık bir şey söylemedi. Ben de tekrar ettim.

-Hatırlayacaksın Ulaç!

Bir iç çekiş duyuldu. Sonrasında beni onayladı.

-Hatırlayacağım.

-Bizim için.

Derken elim karnıma gitti. Parmaklarımı tişörtümden içeri sokarken, göbeğimi okşamaya başladım.

Senin için bebeğim, benim için ve kendisi için bizi hatırlayacak ve zamanı gelince senin de varlığından haberdar olacak.

-Bizim için, senin için...

Bebeğimiz için, bizim için...

Dudaklarımda huzurun emareleri gezindi. İçim sıcacık olmuştu.

KOPUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin