22. BÖLÜM

315 23 5
                                    

Genç kız küçük çocuğa masalın sonunu anlattı. Onu uykuya yatırdı. Daha sonra ölüm gelip küçük çocuğu uykusundan uyandırdı.

---

Nereye kadar sürecekti bu tehditler? Açıklanamaz gerçekler? Bir sonu var mıydı bu yaşadıklarımın? Ulaç içinde kurşun olan kadife kutuyu kapatıp bakışlarını elimdeki nota yöneltti. Kağıt parçasını elimden çekerken, gözleri siyah mürekkeple yazılmış kelimelerin üzerinde gezdi. Dişlerini sıktı. Yüzündeki ifade sertleşti. Kağıdı avcunun içinde buruşturup, yumruğunu sıktı. Dudaklarından sessiz birkaç mırıltı döküldü. Bakışları yüzüme dönerken gözlerindeki karartı içimi titretti.

"Ne sana ne de bana, bize bir şey olmayacak. Bizi koruyacağım!"

Söyledikleri ile kafamı ağır ağır sallarken, zihnimdeki düşünceler dile döküldü.

"Neden hayatımda tanımadığım insanlara yer var Ulaç? Nihat Eraydın kimdi? Yiğit Aykır kimdi? Peki ya Haldun Eraydın?"

Bu soy ağacı saçmalığı kafamı iyice karıştırmış beni bir çıkmaza sokmuştu.

"Haldun Eraydın annenin babası. Annen sana hamile kalınca deden anneni yanında büyüttüğü üvey yeğeni ile evlendiriyor. Nihat Haldun'un yeğeni. Annen ve ikisi üvey kuzendi. Bu sayede deden sana o soyadı verdi."

Şaşkınlıkla gözbebeklerim büyüdü. Bunca şeyi nereden öğrenmişti?

"Bunları nereden öğrendin?"

"Baban yani Yiğit Bey. Dedenin hizmetinde çalışan Begüm adında bir kadından bahsetmişti. Kadını buldum. Ona senin gibi sordum. Nihat'ı, dedeni, babanı, anneni. Deden varlıklı bir adam. Anneni olanlardan sonra mirasından men etmiş. Sen doğunca da seni başta yetimhaneye vereceklermiş ama annen senin için çok direnmiş. Daha sonrada deden seni annenden ayırmak yerine annene Nihat ile evlenme şartını sunmuş. Annende mecburen kabul etmek zorunda kalmış. Sana büyürken baban ile ilgili terk etti diye yalanlar söylemesinin sebebi de deden yüzünden. Nihat'ın seni bunca yıl yanında tutması ve gitmene izin vermemesi de deden yüzünden. Deden annen öldükten sonra Nihat'a her ay seni yanında tutması için para gönderiyormuş. Sonra paranın kaynağı bir an da kesiliyor. Nihat denen şerefsiz kumar borcu yüzünden seni satmaya çalışıyor. Bu olanlar dedenin kulağına gidince Nihat'ı dövdürüp kumar borcunu veriyor ona. Ama Nihat akıllanmayıp o parayı ve daha sonrasında benim verdiğim parayı da kumarda kaybediyor. Sonrası da bildiğimiz gibi."

Ne biçim insanlardı bunlar? Annemin ne suçu vardı? Benim ne suçum vardı? İnsan bunu kendi öz evladına ve torununa yapar mıydı? İnsan bunu kendi kanına yapar mıydı? Yaparmış. İnsanoğlu çiğ süt emmişti çünkü.

Ulaç çenemi kaldırıp gözlerimin içine bakarken onu bulanık görüyordum. Ağlıyor muydum?

Parmakları yüzümden akan yaşları silmeye başladı. Ağlıyormuşum. Gözlerimiz buluşunca bana güven veren bir sıcaklıkla bakıyordu.

Korku ve yaşadığım duygu geçişlerinin de etkisi ile kollarımı Ulaç'ın beline sardım. O da sarılışıma karşılık verirken, saçlarımın üstüne nefesini üflüyordu. Kolları beni sıkıca sararken, en güvenli yerde olduğuma inanmak istedim. Onun kollarında...

---

Üzerimizdeki negatif duyguları atıp, hastaneye Ali'nin yanına dönmüştük. Biz gelince Betül Hanım da biraz bizimle oturduktan sonra çalan telefonunun ardından yanımızdan ayrılmıştı. Bende Ali uyanmış olduğu için onun ilk isteğini yerine getirip, yanımda getirmiş olduğum Küçük Prens'i okumaya başladım.

Elimdeki kitabın son sayfasına geçerken, Ulaç ve Ali'nin parıldayan gözlerine baktım. Onlara bir gülümseme sunarak sayfanın üzerindeki cümleleri okumaya devam ettim.

KOPUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin