Kadın sevdiği adam ile birlikte mutluluğu bulduğuna inanıyordu.
Oysa keder çoktan kapılarını çalmıştı.
---
Cihan ve Duygu çiftinin evindeydik. Evleri huzur doluydu. Özlem dolu bir sıcaklığa sahipti. Minik bebek hala Ulaç'ın kucağında uyuyordu. Bir süre sonra Cihan oturma odasına giriş yaptı. Dışarıdan gelmiş olmalıydı ki titriyordu.
"Dışarısı buz gibi."
Diyerek sobanın başına geçti. Birbirine sürttüğü ellerini ısınması için uzattı.
"Sabaha karşı kar yağıyordu. Onun soğuğudur. Hava durumunda bu hafta hep yağışlı gözüküyor."
Diye kısık ses tonu ile konuştu Ulaç. Kucağında uyuyan Yağmur hafifçe kıpırdadı ama uyumaya devam ediyordu.
"Ulaç istersen Yağmur'u bana ver. Yerine yatırayım."
Diyerek sobanın kenarından ayrılan Cihan, Ulaç'ın önüne doğru adımladı. Ulaç bakışlarının kollarının arasındaki meleğe çevirince dudaklarında huzurun resmini taşıyordu. Cihan kollarını uzatıp bebeğini kucağını aldı. Bebeğinin kokusunu ciğerlerine işlemek istercesine kokusunu içine çekti.
"Babacığım benim."
Dedi kızının sırtını sıvazlayarak. Bebeği, oturma odasında bulunan beyaz beşiğine yatırdı ve ince battaniyesi ile üzerini örttü.
"Nasıl hissettiriyor?"
Ulaç'ın sorduğu soru ile bakışlarımız ona döndü.
"Baba olmak diyorum, nasıl hissettiriyor?"
Cihan, Ulaç'ın karşısındaki tekli koltuğa oturarak ellerini dizlerinin üzerine koydu. Bakışları beşiğinde uyuyan kızındaydı.
"Küçük bir canın sorumluluğunu üzerimde hissediyorum. Kolaylığı olduğu kadar fazlasıyla zorluğu da var. Ama ben seviyorum bu zorluğu. Geceleri ağlayarak beni yatağımdan kaldırıyor. Uykusundan mahrum kalmış bedenim zorlukla kalkıyor yataktan. Ama onu kucağıma alınca, gözlerimiz buluşunca bütün yorgunluğumu unutuyorum. Bana sorarsan dünyanın en zor işi anne baba olmak ama bana verdiği hisleri seviyorum. Ve umarım Allah size de anne baba olmayı nasip eder."
Umarım bize de bu huzuru, mutluluğu yaşatırsın bebeğim.
"Nevra hamile."
Ulaç bu gerçeği dile döktü. Cihan'ın bakışları bana kaydı. Bakışları tebrik edercesine bakıyordu.
"Allah kucağınıza almayı nasip etsin o zaman."
"Sağ olun."
Diyerek cevap verdim.
Duygu elinde taşıdığı tepsi ile oturma odasına giriş yaptı. Bize buharı tüten bardaklardan uzattı. O sırada Cihan oturduğu yerden kalkıp, odadan çıktı. Geri döndüğünde elinde bir tepsi ile döndü. Tepsinin içinde çizilmiş kestaneler vardı. Kestaneleri sobanın üzerine dizdi ve karısının yanına oturdu. Sıcak içeceğime şeker katıp karıştırdım. Karışımdan bir yudum içince bunun kuşburnu olduğunun farkına vardım.
Bir süre sonra sobanın üzerinde pişmekte olan kestaneleri Cihan toplayıp önümüze koydu. Sıcak kuşburnumuz eşliğinde kestaneleri yemeğe başladık. Uyumakta olan Yağmur bebek için sesimizi kısık tutarak sıcak bir sohbet içerisindeydik. Nasıl olduysa konu benim hamile olmama gelmişti. Duygu hamile olmama sevinip, bana kendi hamilelik sürecini anlatırken, Cihan boşalan bardakları doldurmaya gitmiş, Ulaç ise benim için kestaneleri kabuklarından ayırıp önüme koyuyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/143659302-288-k775207.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOPUK
RomanceKüçük kız kısa bacaklarının izin verdiği kadar oturduğu salıncakta bir ileri bir geri gidiyordu. Arkasında onu gökyüzüne yaklaştıran hiç kimsesi yoktu. Kavradığı zincirleri sıkıp durdu. Omuzları düşerken ellerini zincirlerden çekmek üzereydi ki bir...