10. Bölüm: ŞAH DAMARI

68 42 3
                                    

15/12/2021

Zeynep Bastık-Yağmur, Cem Adrian-Elbet Bir Gün Buluşacağız, Zeynep Bastık-Mashup

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

Bölüm sonunda görüşmek üzere...

Keyifli okumalar!

"Bu hikaye karanlıkta kalmış, yolunu aramaya çalışan ya da umudunu kaybeden herkese gelsin..."

---

"Tamir ettirmedin gitti derler şu saati. Ettirmek istiyor musun demezler.
B

ir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur. "


-Turgut Uyar
-

--
10.Bölüm: ŞAH DAMARI
*Bugün ben öldüm öldüm, dirildim... Beni o an tek ayakta tutan şey senin şah damarında oluşan nabzının atımıydı. Bu yüzden 'Şah Damarı' Bu yüzden...

Sol, la, si, do...

Notaların şahı.

Notaların ihtişamı.

Notaların inanılmaz sesi.

Aradan bir gün geçti. Müzik odasındayım. Babamın bana aldığı piyanonun başındayım. Komşular rahatsız olmasın diye ciddi bir ses yalıtımı olan karanlık bir odanın içindeyim. Sadece bir kaç mumla aydınlatılan karanlık bir oda...

Dünkü okuduğum mektubun arkasındaki notalara bakıyorum. Parmaklarım tuşların üzerinde geziniyor. Bu bestenin bir adı yok. Ben babamın koymasını istemiştim. Babam ise benim koymamı istemişti. İkimizde böylece bestemize bir isim verememiştik. Her bir tuşa bastığımda çok farklı ses çıkıyordu.

Aklıma güzel bir fikir gelmişti. Hemen yanımda duran telefonumun kamerasını açtım. Güzel bir açı yakalayıp oraya yerleştirdim. Kamerayı video olarak ayarladıktan sonra üçten geriye saymaya başladım. Video kayıt altına almaya başladığında parmaklarımı piyanonun tuşlarında dolaştırmaya başladım. Adsız bestemi çalarken, bir annenin kızının almış olduğu notla gurur duymuş olması gibi gözlerim parlıyordu. Bir kaç saat daha müzik odasında oyalandım. Saat gece biri bulmuştu. Yarım saat sonra otobüsüm kalkacaktı.

"Anne ben hazırım, hadi çıkalım."

Annemle birlikte evden çıkıp otogara gittik. Bu iki gün benim için ruhsal olarak çok yorgun geçmişti. Kafamı dağıtmak istiyordum.

Zaman o kadar hızlı geçiyordu ki ne zaman Eskişehir'e geldiğimi dahi hatırlayamıyordum. Otobüsten indiğimde kar daha yeni yağmaya başlamıştı. Gamze abla yurdun grubundan bir kaç gün önce mesaj atmıştı. Hep beraber bir kaç öğretmenle beraber geziye gideceklerdi. Ve ben bunu daha yeni görüyordum.

Ne yapacağımı bilemeyerek otobüs terminalindeki kafeteryadan sıcak çikolata aldım. Çikolata bana Barış'ı hatırlatmıştı. Alerjisi vardı. Saat gece üçdü. Acaba Barış'a mesaj atsam çok mu absürt kaçardı? Düşüncelerim beni engelliyordu. Elime telefonumu aldım.

"İyi geceler. Uyuyor musun?" Yazdım. Kaşlarım çatıldı. Evet uyuyorum mu yazacaktı.

"İyi geceler. Uyanık mısın?" Yazdım. Bu çok daha saçmaydı. Burun kıvırarak yazmış olduğum yazıyı sildim. Onun yerine, "The Last Butterfly." adındaki besteyi gönderdim. Bu çok daha anlamlı gelmişti. Sonrada aklıma yeni gelmiş olan bir fikirle elime sıcak çikolatamı aldım. Barış'ın bana vermiş olduğu monta sarılarak kocaman gözlerimle ona bir fotoğraf attım. Güzel çıkmamıştım ama olsundu.

GECE IŞIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin