Bölüm-16-Başarı...

6.5K 751 97
                                    

Keyifli okumalar...,☁️

Bazı insanlar girer hayatımıza. Bize hayatın acılarında nefes aldıran, yüzümüzü güldüren insanlar... Bir durak gibidirler, gittiğimiz yol üstünde. O, insanın yanında mola verir ve dinleniriz. Ardından sırtımızda bir nebze olsun hafifleyen yüklerimizle yolumuza devam ederiz. Her insan yaşamının bir noktasında böyle bir insanla yahut insanlarla tanışmıştır.

Pınar için de Soner tam olarak böyle bir insandı. Arkadaş oldukları ilk andan beri hayatında kalıcı olmayacağını biliyordu ancak yine de onun varlığı geçici olarak üzerindeki yükleri hafifletirdi. Hiçbir zaman çok yakın olmamışlardı. Oturup ona yaşadığı sıkıntıları da anlatmamıştı. Aynı köyün içerisinde yolları kesişir, sohbet ederlerdi. Pınar, ne zaman zora düşse bir yerlerden Soner çıkıp karşısında beliriverirdi. İlk başlarda bu durumu garipsemişti ama daha sonraları alışmıştı. Farklı, mesafeli bir arkadaşlık geliştirmişlerdi. Pınar hiçbir zaman bu mesafeli arkadaşlığa düzgün bir isim de koyamamıştı. Yıllar sonra şimdi o garip arkadaşının arkasından bakarken anılar suyun altından yüzeye çıkmaya başlamıştı.

İçerideyken de köye döndüğünde de bir kez olsun aklına gelmemişti. Sanki hiç var olmamış gibi silinip gitmişti, şimdi ansızın kendisini hatırlatması Pınar'ı şaşkınlığa uğratmıştı. Varlığından da öte söylediği sözler bir zehir etkisi yaratmıştı. Ne demek istemişti? Neyi biliyordu? Bu soru aklında dönüp dururken omzuna değen el ile irkilerek yanında oturan Savaş'a döndü.

"Efendim."

"Arkadaşın diyorum gideli baya oldu." Pınar bu anlamsız sözlere karşılık kaşlarını çatarak anlamadığını belirtircesine Savaş'a baktığında Savaş hoşnutsuz bir tavırla açıklama yaptı. "Dakikalardır arkasından bakıyorsun da ondan dedim."

"Ben ona bakmıyordum, sadece dalmışım."

"Eski bir arkadaş mı?"

"Evet, o da bu köyden. Hep asker olmak isterdi, olmuş. Böyle ansızın karşımda görünce şaşırdım?"

"Neden? Sonuçta o da bu köyden."

"Öyle ama bilmiyorum, şaşırdım. Beklemiyordum galiba." Cevabına karşılık Savaş'ın kaşları hafifçe yukarı kalkarken yapmacık olduğu belli bir olan gülümseme yapıp oturduğu yerden kalktı .

"Gitsek mi artık? Çok gürültülü olmaya başladı."
Pınar, bir şey söylemeden oturduğu sandalyeden kalktığında Savaş hızlı adımlarla düğünün yapıldığı alandan uzaklaşamaya başlamıştı. Bu harekete anlam veremeyen Pınar kısa bir süre Savaş'ın arkasından baktıktan sonra yürümeye başladı. Ona yetişmek için adımlarını hızlandırsa da Savaş , Pınar'a göre adeta koşarak mesafeleri kat ediyordu.

"Savaş." Daha fazla dayanamayıp boş sokakta Savaş'a seslendiğinde Savaş durup arkasını döndü ve kendisine baktı. "Bir şey mi oldu?" Nefes nefese yanına gittiğinde bir eli istemsizce sızlayan göğsüne gitti.

"İyi misin?"

"Sayende nefes alamıyorum?"

"Ben hiçbir şey yapmadım."

"O kadar hızlı yürüyorsun ki sana yetişmek için koşmam gerekecekti."

"Fark etmemişim, niye en başında uyarmadın?"

"Bana sinirlendiğini o yüzden benden önce gitmek istediğini düşündüm."

"Yok öyle bir şey, dalmışım sadece. Ayrıca neden sana sinirleneyim?"

"Ben de ona anlam veremedim."

"Bu konuşma gittikçe garip bir çıkmaz halini alıyor. En iyisi kapatıp yavaşça yürüyelim."

BİR ADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin