Bölüm-40- Kedi...

3.9K 465 30
                                    

Keyifli okumalar💛💛🩷🩷🩵🩵🤍🤍💚💚

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayınnnn

Hayatın görünmez ipleri vardır. İlk önce birkaç iple başlarız yaşama ardından bu ipler yaşadıkça artar. Yüzlerce, binlerce ipliğe sahip oluruz. Bazen iplikler birbirine dolanır, bizleri sendeletir. Bazense düğümlenir ve çözemeden o düğümlerle yaşamaya devam ederiz.

Kimisi bu iplerden şikâyet eder, kimisi yokluğunu çeker, kimisi de varlığının bile farkında olmadan yaşayıp gitmeye devam eder. Pınar, her zaman mutlu bir ailenin yokluğunu çekmişti. Şimdi ise her zaman özlemini çektiği şeye kavuşmuştu. Savaş'la bir haftadır rüya gibi bir evliliği vardı. Her şey fazlasıyla sıradan ama bir o kadar da büyüleyiciydi. Zaten Pınar'a göre büyüleyici olmasının sebebi ise bu sıradanlığıydı.

Sabah birlikte kahvaltı yapıyorlardı, Savaş işe gidiyordu ardından eve geldiğinde akşam yemeği yiyip uzun uzun sohbet ediyorlardı. Birlikte geçirebilecekleri kadar çok vakit geçiriyorlardı. Sorun, kavga gürültü yoktu. Bazen her şeyin bu kadar iyi gidiyor olması Pınar'ı korkutuyordu. Sanki her an bir şey olacak ve bu mutluluk bozulacak hissine kapılıyordu.

Serin hava ceketinden içeri dolarken kollarını vücudunun etrafına sarıp yürümeye devam etti. Son zamanlarda kendisi için yapmaya başladığı şeylerden birisi de bu yürüyüşlerdi. Evdeki işlerini hallettikten ve biraz ders çalıştıktan sonra evin çevresinde yürüyüşler yapmaya başlamıştı. Her geçen gün yürüyüş mesafesini uzatıp gitmediği yerlere gidiyordu. Kendisi ve düşünceleriyle baş başa kalırken attığı her adımla özgüvenine ulaştığını hissediyordu. Kabuğunu kırıp yaşama göz atmaya başlamıştı.

Hayatındaki diğer önemli değişiklik ise ders çalışmaya başlaması olmuştu. Başlayalı henüz birkaç gün olmasına rağmen işinin düşündüğünden daha da zor olduğunu ilk bakışta anlamıştı. Her şeyi unutmuştu ve en başından öğrenmek zorundaydı. Yavaş ve sağlam adımlarla ders çalışma serüvenine başlamıştı. Sonucu ne olurdu bilmiyordu ancak şimdilik kendisini oyalıyor olmak ve bir şeyler öğreniyor olmaktan zevk alıyordu.

Kitabın kapağını açmadan önce bile hedefini belirlemişti. Moda tasarım bölümü okumak ve bir şeyler tasarlayıp dikmek istiyordu. Savaş'ın aldığı kitaplarla yola başlasa da tek başına pek ilerlemeyeceğinin farkındaydı. Bu yüzden akşamları Savaş ona ders çalıştıracaktı. Savaş'la birlikte ders çalışma düşüncesi dudaklarına içten bir tebessümün yerleşmesini sağladı.

Biraz daha ilerledikten sonra eve geri dönmeyi düşünürken kulaklarına dolan belli belirsiz mırıltı sesini işitti. Adımları duraksarken bakışları sesin kaynağını bulmak için etrafta dolanmaya başladı. Nitekim birkaç dakika sonra bir ağacın dibindeki hareketlilik dikkatini çekti. Yavaş adımlarla ağaca doğru ilerlediğinde sesin kaynağını sonunda görebilmişti. Minik gri bir kedi...

Dudakları karşılaştığı bu güzellik karşısında şaşkınca aralanırken ürkütmemeye dikkat ederek yavaşça yere çöktü ve kediye yaklaştı. Beklediğinin aksine kedi kaçmak yerine sakince durmaya devam ettiğinde ellerini uzatıp minik kediyi kucağına aldı.

Aralıksız miyavlamaya devam eden kedinin bir yerinde yarası var mı diye baktıktan sonra kucağında kediyle yavaşça doğruldu. "Senin karnın mı acıktı? Kayıp mı oldun acaba annen neredeki senin?" Sesli bir şekilde konuşup bir yandan da kedinin annesinden iz arasa da hiçbir şey bulamamıştı.

En sonunda kediyi kendisiyle birlikte eve götürmeye karar verdi. Kedi aç olmalıydı ve burada bırakıp giderse onu düşünmek dışında bir şey yapamayacaktı. En iyisi onu da yanında götürmekti. Sakin ve yavaşça yapacağı eve yürüyüş planı minik misafiriyle sekteye uğradı. Hızlı adımlarla evin yolunu tutarken bakışları sık sık kucağına kayıyordu. Elinden biraz büyüktü ve gri, yumuşacık tüyleri vardı. Pınar bu minik şeye hayran hayran bakmaktan kendisini alamıyordu.

BİR ADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin