Jisung'la beraber Minho hyungun çalıştığı pastaneye gelmiştik. Minho hyung işiyle meşgulken biz Jisung'la masada oturmuş durum kritiği yapıyorduk."Sen olayı baştan anlatsana."
Derin bir nefes aldım. Hiçbir şeyle uğraşacak halim yoktu. İçimde heves falan kalmamıştı. Jisung'un yanına da kafamı dağıtmak için gelmiştim zaten. Ona içimi dökmenin iyi geleceğini düşündüğümden başladım anlatmaya.
"Eve gidinceye kadar her şey güzeldi aslında. Eve girdiğimde Jeongyoon'la tartıştık. Niçin tartıştığımızı sorma çünkü ben bile hatırlamıyorum nedenini. Tartışma uzayınca beni tehdit etti aptal."
Sakinleşmek için bir süreliğine sustum. O sırada elindeki tepsiyle yanımıza Minho hyung geldi, bir sandalye çekip Jisung'un yanına oturdu. Pasta tabaklarını önümüze bırakıp konuşulanlara dikkat kesildi.
"Başta benimle Hyunjin'i gördüğünü belli bile etmedi. İkide bir 'Anlatırım her şeyi' diyince ben de sinirlenip 'Git anlat' dedim. Söyleyecek bir şeyi yoktur diye düşünüyordum. Gitti babama her şeyi anlattı."
"Kardeşin iblis mi?"
Jisung'un dediklerine güldüm. "Şüpheli."
"Neyse sonra babam yanına çağırdı beni, tartıştık uzunca. Beni yanına çağırıp sorular sordu. Önce inanmadı ama anlattım her şeyi."
Minho hyung araya girdi. "Ne konuştunuz?"
"Hiçbir şeyi inkar etmedim, bir erkeği sevdiğimi söyledim. Sinirliydi, azarladı beni. Benden böyle bir şey beklemediğini, hayal kırıklığına uğradığını, beni onaylamadığını ve Jisung'la gezmekten bu hale geldiğimi söyledi."
"Ben ne alaka lan?"
Jisung'un yüzünde ciddi bir şok vardı. Kendimi tutamayıp güldüm. Minho hyung da gülüyordu.
"Oğlunun bir erkeği sevmesini kendine yediremeyince konuyu sana bağlamak istedi sanırım."
"Babanla aynı beyin hücrelerini paylaşıyor olabilir misin?"
"Ne saçmalıyorsun Jisung?"
"Ne bileyim, sen de bir erkeği sevebileceğini başta kendine yedirememiştin."
Koluna şakasına vurdum. "Aynı şey mi?"
Kolunu okşarken bir yandan da gülüyordu. "Bana aynı şeymiş gibi geldi ama neyse."
Önündeki pastadan büyük bir parçayı ağzına götürdü. Ağzındakini bitirmeden konuşmaya başladı.
"Annen ne dedi peki?"
Tabaktaki pastayı deşmeyi bırakıp karşımda oturan Jisung'a baktım.
"Bir tepki vermedi. Babamla konuşurken bizi dinledi. Babam salondan çıkınca annem yanıma oturdu, konuşmadan bomboş durduk. Belki konuşmak istemediğimi fark ettiğinden benimle konuşmamış da olabilir. Sonra kolumu okşayıp gitti."
Aklıma gelenlerle güldüm. "Annem salondan çıktıktan sonra Jeongyoon'la tartıştı sanırım. Azarlama sesi salona kadar geliyordu."
Jisung gülerek, "Bayılıyorum annene."
"Lütfen bayılma." dedim şakacı bir şüpheyle.
Minho hyung kolunu Jisung'un omzuna atarken konuşulanları düşünüyor gibiydi. En sonunda aklındakileri sordu.
"Annen olumlu o zaman?"
Omuz silktim. "Jeongyoon son zamanlarda annemin yanında fazla ima yapıyordu. Belki o zamandan anlamıştır bir şeyler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Library | Hyunin
FanfictionJeongin'in çoğu zaman geldiği bu iki katlı binada sevdiği şeyler sadece kitaplar ve kahveyken listesinin başına yeni bir madde eklenir, kütüphane görevlisi.