2.6

832 145 204
                                    


Kütüphanenin merdivenlerini çıkarken nefes nefeseydim. Bugün güneş insanı sırılsıklam edecek kadar acımasızdı. Yine geç pişmanlıklarımdan birini yaşıyordum.

Kütüphaneye vardığım gibi lavaboya ilerledim. Aynadaki berbat yansımamı görünce iyi ki direkt lavaboya girmişim dedim içimden. Bitkin ve dağılmış duruyordum. Tuhaf buklelerin oluştuğu saçlarımın bir kısmı havalanmış, güneşin ve belki de tempolu yürüyüşümün etkisiyle yanaklarım pembeleşmişti.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra tekrar aynaya baktığımda yanaklarımdaki pembeliğin biraz dinginleşmiş durduğunu gördüm. Fazla oyalanmadan saçlarımı düzeltip kendime çekidüzen verdikten sonra lavabodan çıktım.

Kütüphanede kendime boş bir yer ararken gözüme metalci kılıklı takıldı, yanında arkadaşları da vardı. O da beni gördüğünde gülümseyip başıyla selam verdi. Aynı şekilde karşılık verdim ona.

Arkada kalan masalardan birine geçtim. Bulunduğum yer karanlıkta kalıyordu ama etrafımda fazla insan yoktu ve bu mükemmeldi.

Kütüphaneye bir amacım olmadan gelmiştim. Normalde evden buraya sırf kütüphane için gelecek olsam babamın olası tepkilerini görmek istemediğimden hazır yol üstündeyken gelmek istedim. Ayrıca evde olmak son zamanlarda iyice can sıkıcı olmaya başlamıştı.

Yorgunluğum hafifleyene kadar hiçbir şey yapmadan öylece oturdum. En sonunda sıkılınca çantamı açıp içine baktım. Ne var ne yok diye çantamı karıştırırken okuyup iade etmeyi unuttuğum kitabı gördüm.

Kitabı iade etmek için ayaklanıp görevli masasına doğru yürüyecektim ki sonra elimde okuyabileceğim başka kitap kalmadığını hatırlayınca yönümü değiştirip kitaplıklara doğru yürüdüm.

Kitaplıkları kurcalarken ne okumak istediğim hakkında kararsızdım. Aklımda bir kitap da yoktu haliyle. Birkaç tane beğendiğim kitabı aldım, yere oturup bağdaş kurdum. Gelip giden yoktu, rahattım.

Hepsi dıştan güzel duruyordu. Arkalarını çevirip okuduğum zaman konularının da güzel olduğunu anladım ama hangisini okuyacağımı seçmekte zorlandım. Bu tarz konularda hep kararsız kalır, sonra düşünmeden rastgele birisini seçerdim.

Dünyanın en mühim olayıymış gibi kitaplara bakarken içlerinden birini eleyip kitaplıktaki yerine koydum. Kucağımda geriye kalan kitaplara bakındım, seçim yapmak çok zordu.

Kitaplardan birini açıp okumaya koyuldum. Fazla akıcı olmasa da kitap bir şekilde kendini okutturmayı başarmıştı.

"Kitap okumak için garip bir yer seçimi."

Kafamı kaldırıp Hyunjin'e baktım. Önümdeki kitaplığa kitap yerleştirdiğinden arkası bana dönüktü. Dirseklerine kadar katladığı gri gömleğin eteklerini siyah pantolonunun içine katmış, belindeki siyah kemer belinin ölçüsü ortaya çıkarırken omuzlarının genişliği de ön planda kendini belli ediyordu. Gözlerim aşağı inmemek için dirense de nafileydi. Onu süzerken gayet başarılı bir kombin olduğunu düşünüyordum. Kombin gayet başarılıydı.

Oturduğum yerden seslendim ona.

"Kitap seçmek çok zor."

"Agatha'nın kitapları güzeldir. Yalnız elindeki kitabın başlarında biraz sıkılabilirsin, sonlarına doğru daha çok kendine bağlar."

Bunu dedikten sonra elindeki kitabı yerleştirip omzunun üstünden bana baktı. Kısaca beni süzdükten sonra önüne döndü.

Daha önce bu yazarın bir kitabını okuduğumdan beğenip beğenmeyeceğim konusunda endişem yoktu. Hyunjin'in ben fark etmeden bakındığım kitapları ne ara gördüğünü düşünmeden edemedim. Önce de yapmıştı bunu. Ya fazla sessizdi ya da ben müthiş dalmıştım.

Library | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin