Hava diğer günlere göre daha sıcaktı. Yine de üstüme ceket almayı ihmal etmemiştim. Ne zaman kendimi havanın sıcak olduğuna inandırıp ince giyinsem o zaman hasta olurdum. O yüzden kolay kolay tedbiri elden bırakmazdım.Hızlı adımlarla bir an önce kütüphaneye ulaşmak isterken arkamdan birisinin ayak sesleri geldi. Başımı çevirip kim olduğuna baktım. Jisung bana yetişmek için koştuğundan olsa gerek nefes nefese kalmış, yanakları pembe pembe olmuştu.
"Neden bu kadar hızlı yürüyorsun? Olimpiyatlara falan mı katılacaksın?"
Aynı hızda yürümeye devam ederken konuştum. "Bu yavaş halim."
Dudaklarını ısırıp yüzünü flörtöz bir havaya soktu. "Normalde hızlıyım diyorsun?"
Sırıttım onun gibi. "Ellerim de hızlıdır biliyor musun?"
"Jeongin!" Diye çığlık atınca bir an irkildim. Elleriyle ağzını kapatmış yalancı hayretiyle yüzüme bakıyordu.
"Yunan tanrılarına taş çıkartacak arkadaşım ellerine mi mahkum kaldı! Sana acilen bir manita bulalım!"
Kıçına hafifçe vurdum. Elimin hızını ayarlayamadığımdan kıçını tutup sızlanmaya başladı.
"Elim hızlıdır demiştim."
"Anladım onu." Diyip ters ters baktı. Sızlanması bittiğinde kaşlarını çatar halde yüzüme bakmayı sürdürdü.
"Yine mi kütüphaneye gidiyorsun?"
"Her zamanki gibi."
Gözlerini devirip derin bir nefes aldı. Tam küçük çocuklar gibi tepinecek hava vardı üstünde. "Bir gün de şu arkadaşımla vakit geçireyim demiyorsun hiç. Hep kütüphane hep kütüphane."
Benimle beraber yürümeyi sürdürürken birden olduğu yerde durunca ben de onun gibi duraksadım.
"Kütüphane ortamı bana göre değil dostum. Seni kendinle beraber bırakıyorum."
Bıkkınca kafamı sallayıp onayladım onu. Zaten benimle gelmesini falan da istemiyordum. Yanımda Jisung olduğunda ders çalışma gibi bir seçeneğim olmuyordu. Sürekli konuşup etrafındakileri eleştirdiği için dikkatim dağılıyordu. Bunu daha önce çok kez yaşadığımdan biliyordum. Gerçekten de kütüphane Jisung'un ortamı değildi.
"Kıç sallamaya mı gideceksin?"
Bir ay önce dans kulübüne yazılmıştı. Böyle şeylere ilgili olduğundan değil de ilgisini çeken birisi olduğundan gidiyordu. Kendi üssü olan Minho'nun dansa ilgili olduğunu öğrendiğinden beridir bir ay içinde kendini dans konusunda oldukça geliştirmişti.
Kafasını salladı. "Aslında bugün senin için ekecektim dersi ama sen bana vakit ayırmadığın için gideceğim."
"Başka zamana sözüm olsun." Dedim ona böyle davrandığım için kendimi kötü hissederek.
İşaret parmağını tehdit edercesine sallarken, "Unutursan bozuşuruz." dedi. Düşündükleriyle aniden ruh hali değişirken konuşmasına devam etti. "Neyse ben kaçtım. Biliyorsun, tavlamam gereken birileri var."
Omzunu patpatladım. "Bol şanslar, görüşürüz."
"Görüşürüz." diyip arkasını döndü. Benim gittiğim yolun ters yönüne doğru yürüyordu. Onu ardımda bırakıp ben de kütüphaneye doğru yürümeye devam ettim.
~☆~
Bugün Jisung değilse bile beni rahat bırakmayan bir Sunwoo vardı. Koskoca kütüphanede sadece benim yanım boşmuşcasına hiçbir yere bakmadan doğruca yanıma gelmişti. Tebrik ediyordum onun çabasını da, nereye oturduğumu dahi öğrenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Library | Hyunin
FanfictionJeongin'in çoğu zaman geldiği bu iki katlı binada sevdiği şeyler sadece kitaplar ve kahveyken listesinin başına yeni bir madde eklenir, kütüphane görevlisi.