Jisung'la kütüphaneye giderken içimi kemiren bir şeyler vardı. Öncelikle Hyunjin'den kaçıyordum çünkü gittikçe duygularımı saklamakta zorlanıyor ve yapacağım veya söyleyeceğim şeylerden korkuyordum. Onun da söylediği gibi sınırlarım yoktu.Bugünlük planımda kütüphaneye gitme gibi bir madde yer almıyordu. Daha çok Jisung'un ısrarları yüzünden kütüphaneye giden yolun tozunu yutuyordum. Halimden hiç de hoşnut değildim.
"Sen bensiz bir şey yapamıyor musun?"
Bana baktı, o bakışların anlamını biliyordum. Şimdiden pes etmiştim bile.
"Sen şuraya gidelim bunu yapalım dediğinde ben hiç itiraz ediyor muyum Jeongin? Ben senin iyi gününde kötü gününde yanında olmadım mı? Arkadaşlar ne için var? Her dediğime karşı çıkıyor, hiçbir teklifimi beğenmiyorsun. Nankörsün nankör. Gelme tamam, istemi-"
"Of gidiyoruz işte."
Kaşları çatık, kendi kendine homurdanmaya devam etti.
"Benden başka kimse çekemez seni."
"Afedersin?"
"Yok bir şey."
Trip atış şekline güldüm. Sanki küçük bir çocuktu.
"Biz varasıya kadar Minho'n gitmese bari."
"Kendisi gel dedi?"
"Bana konusu açıldığı için teklif etmiş gibi geldi ama sen bilirsin." Dediğimde ters bakışlarına maruz kaldım. Sonra ekledim. "Niye gidip de birisini kütüphaneye davet edersin ki? Belki onda da bir şeyler vardır."
"Değil mi? Bana da garip geldi."
Kütüphanenin merdivenlerini çıkarken yandan bir bakış attım ona. "Ben çok durmam ona göre."
Ofladı, "Tamam." dedi.
Kütüphaneye girdiğimizde Jisung Minho'yu görünce beni de çekiştirerek yanına gitti. Jisung Minho hyungun yanına, ben de ikisinin karşısına oturdum.
Sessizce selamlaştıktan sonra ikisi kendi aralarında bir şey hakkında konuşmaya başladı. Herhalde Minho hyung ortak dersin notlarını paylaşıyordu. Onlarla çok da ilgilenmedim. Kendi köşeme çekilip Hyunjin'in önerdiği kitabın bitmek üzere olan sayfalarını okumaya koyuldum. Tam kitaba daldığım sıralarda Minho hyung lavaboya gittiğinde Jisung bana seslendi.
"Jeongin!"
"Kısık sesle lütfen." diye uyarıp diyeceği şeyi bekledim.
Elini gösterip bağırır gibi fısıldadı. "Elimi tuttu!"
Bir tepki vermediğimi görünce modu biraz düşer gibi olsa da mutluluğundan bir şey eksilmemişti.
Kafamı sallayıp kitabımı okumaya geri dönerken konuştum. "Başarılarının devamını dilerim."
"Karne notu mu yazıyorsun Jeongin? Sinir bozucusun."
"Beni buraya kadar sürüklediğin için sana hâlâ sinirliyim haberin olsun."
"Sanki buraya her gün gelmiyormuş gibi konuşuyorsun."
Okuduğum kitabın sayfasını çevirip mırıldandım. "Aynı şey değil."
Bir şey demesine fırsat kalmadan Minho hyung gelince sustu. Jisung'un rezilliğini izlemek istemediğimden kitabımı okumaya devam ettim.
Kitap bittiğinde kapağını kapatıp kütüphanede tek tük etrafa dağılmış insanları izledim. Sıkılınca karşımdaki ikiliye baktım. Minho hyungun başını Jisung'un omzuna yaslı olarak gördüğümde şaşırdım. Jisung'a baktığımda kendini kasmaktan put gibi durduğunu gördüm. Komik duruyordu, hâline güldüm. Kaşla göz arasında yakınlaşmışlardı demek ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Library | Hyunin
FanfictionJeongin'in çoğu zaman geldiği bu iki katlı binada sevdiği şeyler sadece kitaplar ve kahveyken listesinin başına yeni bir madde eklenir, kütüphane görevlisi.