0.7

2.5K 339 370
                                    


Kütüphaneye çıkmadan önce kafede Sunwoo'yla karşılaşmıştım. Beraber aynı kahveyi alıp kütüphaneye çıkmıştık.

Kahve içmekle kitap okumayı aynı anda götürmek istemiştim. Böyle bir şey yapmaya çalıştığımda genelde kitapmış dersmiş umrumda olmaz, menüde ne varsa onunla ilgilenirdim. Şimdi de kitapla ilgilenmek yerine kahve içerek yan masada oturan kulaklıklı adamın bilgisayarıyla ne yaptığına bakıyordum.

Küçükken izlediğim kel çocuğun gündelik yaşamıyla ilgili bir çizgi filmi izliyordu. Şarjı bittiğinde bilgisayarını kapatmış, sinema keyfimi sonlandırmıştı.

Ders çalışmak hâlâ ilgimi çekmediğinden motive olmak adına ders çalışan insanlara baktım. Sunwoo da dahil herkes kendi işinde, önünde ne varsa onunla ilgileniyordu. Kütüphane görevlileri de her zamanki gibi sessiz sessiz konuşup önlerindeki belgelerle birbirlerine yardım ederek gerekenleri yapıyorlardı.

Doğru bir bakış açısı olmasa da kendimi onların yerine koydum. İnsanlara ısınmam kolay olmazdı, arkadaşlarımla bile aramda sık sık soğuk yeller eserdi. Benim bildiğim arkadaşlık takılıp derdini anlattığın, eğlendiğin, ara sıra sevimsiz şakalar yaptığın genel insanların ihtiyaç duyduğu garip ilişkilerden ibaretti.

Hyunjin'le yanındaki görevliyi düşününce onlar da öyleydi, sadece farklı bir izlenim bıkarıyorlardı. Hyunjin olmasa bile diğer görevli biraz değişikti. Sessiz soğuk görünüşünün altında yatan samimi yanını Hyunjin'e gelince gösteriyordu. Ara sıra Hyunjin'e bakışlar attığını görüyordum.

Ben de ona bakıyordum. O halde ben de mi gariptim? Veya Hyunjin mi garipti de onu öyle inceleyip duruyorduk? Ne olduğunu kestirmesem de vardı garip bir şeyler.

Bakışlarımı hissetmiş gibi bana çevirdiği gözlerindeki soğuk bakışların odağı bendim. Hyunjin'e olan bakışlarının tamamen yabancısıydı. Bahsettiğim de buydu tam olarak.

Sunwoo'nun koluma dokunmasıyla görevliden bakışlarımı çektim. Yazı yazdığı kağıdı önüme bırakmıştı. Geçen günkü olaydan dolayı bu yöntemi denediğini düşünürken ne yazdığına baktım.

'Jeongin dün seni aradım ama bir amca açtı telefonu.'

Ona yanlış numara vermiş olduğum aklıma geldi, kendimi biraz suçlu hissediyordum. Planımı devreye sokmak adına elimdeki kalemle kâğıda numaramı yazdım.

'Bu numarayı mı aradın?'

Telefonunu çıkarıp beni kaydettiği numaraya baktı. Şaşırmış olmalı ki kaşları havalanmıştı.

'Son hanesini yanlış girmişim kusura bakma.'

Tepkisine gülümserken kağıdın boş bir yerine yazdım.

'Neden aradın beni?'

Kağıdın her yeri dolmuştu, elindeki kalemi bıraktı. Dediğime omuz silkti, önemsiz bir şey diyecekmiş gibi kulağıma yaklaşıp fısıldadı.

"Bugün için boşsan içmek ister misin diye soracaktım."

İçki içtiğim çok olmuyordu. Sadece arada sırada Jisung başarısız ilişkilerini anlatırken beraber içerdik.

"Havamda değilim. Belki başka zaman?"

İçki içmek için havanda olman gerekirdi. Yoksa içtiğin şeyden gram anlamazdın. Ne seni sarhoş ederdi ne de aklını kurcalayan şeylerden seni uzaklaştırırdı.

"Gelsen ne olur? Kafa dengi birkaç arkadaşım da gelecekti onlarla da tanışırdın."

Yalvaran yüzüne aldırmadım. Ortamın da kalabalık olduğunu öğrendiğimden onu reddettiğim için memnundum.

Library | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin