Sözümü yerine getirip Jisung'la vakit geçirmek için günümün bir kısmını ona ayırmıştım. Kafede oturmuş boşboğazlık yapıyorduk. Daha çok Jisung konuşuyor ben de ilgimi çekmeyen konuşmasını dinlerken bir yandan önümdeki tatlıyı yiyordum."Iyy turuncu gömleğin altına mor etek mi giyilir be?"
Dediği şeyle kafamı çevirip bahsettiği kişiye baktım. Modayla falan çok ilgilendiğim söylenemezdi. Benim moda anlayışım doğa renklerinin üstümde yakaladığım uyumuydu. Koyu tonları severdim. Ama kızın giydikleri abarttığı kadar kötü durmuyordu, üstündeki renkleri sevmesem de.
"Beğendim ben. Hatta o renkte kıyafetlerim olsa yarın giyerdim."
Hoşuna gitmeyeceğini bildiğimden söylemiştim. Tahmin ettiğim gibi bana tiksinerek bakıyordu. Onu böyle sinir etmek hoşuma gittiğinden arada sırada hoşuna gitmeyen şeyler söyleyip onun tepkilerini izlerdim.
"İyi ki ciddi değilsin." Dedi limonatasını içerken.
Konunun hemen üstü örtülmüştü. Jisung aklına gelenlerle ağzındakini bitirmeye çalışırken bir yandan da hareketleriyle heyecanını gözler önüne seriyordu.
Nihayet ağızındakini bitirdiğinde konuştu. "Jeongin bugün ne oldu biliyor musun?"
Telefonumu kapatıp Jisung'a odaklandım. "Nerden bilebilirim?"
"Bilmiyorsun diye anlatacağım." diyip çok bozuntuya vermeden konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
"Seni çıkışta beklerken Minho ve arkadaş grubu karşımda oturup konuşuyorlardı, ben de onları kesiyordum. Sonra Minho benim onu izlediğimi fark edip bana göz kırptı. Ne kadar rezil olsam da heyecandan düşüp bayılacaktım."
Biraz duraksadı sonra aklına gelen şeyle birlikte yüzünü buruşturdu.
"Ama dur asıl olay bu değil, o bana göz kırptığı için heyecandan ne yapacağımı bilemeyerek ben de ona göz kırptım"
Dedikleriyle birkaç saniye yüzüne ciddi misin bakışları attım. Başını sallayıp dediklerini doğruladığında kendimi tutamayarak güldüm. Onunla ilk arkadaş olduğum zamanlar bu kadar aptal olmadığını düşünürken kahkaham giderek yavaşlamıştı.
Jisung'a baktığımda bıkkın haliyle yüzünü sıvazladığını gördüm. Ellerini yüzünden çektiğinde bana tersleyici bir bakış attı.
"Çok teselli edicisin sağ ol."
Dirseklerini masaya yaslayıp yüzünü avuçlarının içine koydu. Kendi hâline acıdığı belliydi ve ben bundan keyif alıyordum.
Yanaklarımın içini ısırdım. Eğer daha fazla gülersem Jisung arkadaşlığımızı bitirebilirdi. Ne kadar aptal olsa da beni arada sırada güldürdüğünden seviyordum onu.
"Peki sonra ne oldu?"
"Garip garip baktı sonra da el salladı, ben de ona el salladım." Limonatasına dünyanın en üzücü şeyiymiş gibi bakıyordu. "Her ne kadar rezil olmuş olsam da hâlâ bir umut var gibi." dedi pipetiyle limonatanın son damlasını da içerken.
"Ne malum onun erkeklerden hoşlandığı? Büyük hayaller kuruyorsun ama umarım ortada, çok afedersin ama, besinlerin oksitlenmiş hali gibi kalmazsın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Library | Hyunin
FanfictionJeongin'in çoğu zaman geldiği bu iki katlı binada sevdiği şeyler sadece kitaplar ve kahveyken listesinin başına yeni bir madde eklenir, kütüphane görevlisi.