2.7

741 131 160
                                    


Günün son ışıkları pencereden içeriye girerken evde her zamankine benzer bir gürültü hakimdi. Babam izlemek için değil de uyumak için televizyonu açmış, annemin kendisini uyandırmak için söylediklerini duymazdan gelip uykunun kendisini bulmasını bekliyordu. Jeongyoon bir yandan anneme yardım ederken diğer yandan da benim oturup kahve içiyor oluşumu çekemeyen gözlerle bakıyordu. Sanki sabahtan beri keyif çatıyordum.

"Jeongin oturma oğlum kalk hadi. Yapılacak bir sürü iş var."

Kahvemi bir tarafa koyup mızmızlanarak kendimi koltuğa bıraktım. "Ne işi anne, yeni oturdum."

Elindeki bezle masanın üstünü silerken bana bir bakış attı. "Tamam kahveni bitir de ondan sonra yaparsın."

Yorgun ve ağlar gibi çıkan sesimle sitem ettim. Bunun boşuna olduğunu bildiğimden kahvemi bir an önce bitirip ayaklandım.

Elimdeki fincanı mutfağa bıraktığım sırada oturma odasından bir ses yükseldi.

"Bulaşıkları tezgahın üzerine koymuyoruz!"

Şüpheyle arkamı döndüm sonra fincana baktım. Beni görmüş olmasına imkan yoktu ama her şeyden haberi olabiliyordu. Sinirlenmesin diye dediğini ikiletmeden fincanı alıp bulaşık makinesine yerleştirdim.

Annemin yanına gittiğimde Jeongyoon konuşuyordu.

"Bütün bu işler için sana kız evlat lazımmış anne."

Dediği şeye yüzümü buruşturdum. "Kafana tüküreyim."

Eş zamanlı olarak annem ayağındaki terliği çıkarıp Jeongyoon'un tam kıçına isabet ettirdi.

"Dediğine bak. Kadınlar köleniz mi? Elin tutuyorsa o işler yapılacak."

"Özür dilerim anne, haklısın." diyip ağzını kapattı.

Jeongyoon susup uslu uslu işini yaparken bir yandan da annemin isabet ettirdiği yeri tutuyordu. Onun bu haline gülerken annem bu sefer bana döndü.

"Oğlum hadi sen de git odanı düzenle üstünü değiştir, boş durma."

Şüpheyle baktım. "Yine mi misafir?"

"Evet, gidip odanı toplasan iyi olur."

Yılmış bir haldeydim. "Misafirler odamı kontrol etmeye gelmiyorlar biliyorsun anne değil mi?" dedim bıkkınca.

Koltuğun yastıklarını düzenleyip ilerdeki babamın yanına giderken yandan bana baktı. "Belli olmaz orası." dedi. Sonra beni umursamayarak babamı yattığı yerden kaldırdı.

Sırf gönlü olsun diye odama gittim. Odamı düzenlemek yerine yatağıma kendimi attım.

Bir süredir kütüphaneye gittiğim yoktu. Bunun en baştaki nedeni babam olmasının yanı sıra yorgun da hissediyor oluşumdu. Son sınavlarımı olmuştum. İyisiyle kötüsüyle bittikleri için mutluydum. En azından kalacağım bir dersin olmadığını umut ediyordum.

Hyunjin'le arada telefondan görüşmüştük. Onun dışında yüzünü görmemiştim. Kendisi de hiç bu taraflara uğramamıştı. Arada bir gözlerim onu aramıyor değildi.

Odama göz attım, dağınık değildi. Yine de gidip masamın üstündeki kitapları düzenleyip geri yatağıma yerleştim. Tam telefonu elime aldığım vakit annem seslendi.

Telefonumu yatağa fırlatıp odamdan çıktım. Salona geçtiğimde annem kendini bir koltuğa atmış, alnındaki terleri siliyordu.

"Oğlum fırına baksana bir." dedi görebilirmiş gibi mutfağa göz atarken. Sonra bakışları beni buldu. "Sen hala üstünü değiştirmedin mi?"

Library | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin