22

992 82 6
                                    

"Bağırma, bir şey yok. " dese de elini uzattığı kapı kolunu tutamayıp sendelemesiyle yeterince endişelendirmişti bile beni.

Uzanıp kolunun altına girdim hızla. " Ne oldu sana, kim yaptı bunu şu haline bir bak. " 

" İyiyim Mina, biraz başım ağrıyor sadece." külçe ağırlığındaki bedenini koltuğa bırakıp ilk yardım çantasını almak için banyoya yöneldim hızla.

Her ne olduysa canının çok yandığı belliydi yani bunu nasıl inkar edebilirdi ki ? Tekrar salona geldiğimde onu gözlerini kapatıp kafasını arkaya yatırmış bir şekilde yatarken buldum. Ayaklarını da öyle bir açıp oturmuştu ki adım atıp yana geçmemin imkanı yoktu. 

Bacağına hafifçe dokunup toparlanmasını söylerken ecza çantasını açıp içinden lazım olacak şeyleri çıkardım. " Ne oldu, kim yaptı bunu? " 

" Birkaç serseriyle dalaştım bir şey yok." gözlerimi devirirken tek gözünü açıp bana baktı. " Emin misin bir şey olmadığına." 

" Kaç kişilerdi biliyor musun bir de karşı tarafı gör sen hepsi pert. " bu dediğine inanmazken gülüp pamuğa döktüğüm tentürdiyotu eline tutuşturdum. Temizlemek için diğer sıvıyı pamuğa döküp önce dudağının kenarındaki ufak yaranın etrafını temizledim. " Kaç yaşına geldin hala kavga mı ediyorsun? "

"Şerefsizler ağızlarına sahip çıksa kimseyle kavga etmezdim. Ah, kızım yavaş ya. " 

Gözlerimi kısarken tentürdiyotlu pamuğu biraz daha bastırdım. Teşekkür edeceğine kızıyor bir de, terbiyesiz.  Kaşı ve dudağı dikişlik olmasa da hasar almışlardı baya. Neyse ki burada başka seti yoktu. 

" Senin setin bitti değil mi, İstanbul sahnelerin başlayacak. " gözlerini açıp kapatarak beni onaylarken " Senin bitmedi mi? " diye sordu. 

" Evden kaçarken falan çekildi de son bir havaalanında set varmış. Yarın da onu halledeceğiz sonra ufak tefek şeyler. Bunlar geçer mi İstanbul'a dönene kadar." omuz silkerken " Büyütülecek bir şey değil. " dedi. 

Elimdeki bandı dikkatli bir şekilde sargı bezinin kenarına yapıştırırken dudağının kenarı için pamuklu bir şey yerine direkt bant yapıştırdım. Zaten bu ikisi hariç sorun yok gibiydi. Malzemeleri toplamaya başlarken " Evdekiler nerede? " diye sordu.

" Eğlenmeye gittiler, geç geleceklermiş." 

" Sen niye gitmedin? " omuz silkip döneceğim sıra dirseğim yanlışlıkla Zaman'a çarparken inleyip elini kaburgasına götürdü. Ne oluyor ya?

" Cidden karşı tarafın pert olduğuna emin misin? " kafasıyla beni onaylarken " Nefesimi kestin sadece, iyiyim. " dedi. Ama işkillenmiştim bir kere işte.

" Zaman doktora gitmemiz gerekebilir, iyi olduğundan emin misin? Darbe mi aldın göğsüne morluk, iz falan var mı bakalım bir. " kafasını iki yana sallarken " İyiyim. " dedi.

İnada bak adamdaki ya, katır inadı resmen.

" Çıkar tişörtünü. " kaşları havalanırken " Yahu morluk falan var mı diye bakacağım, aklın nerede senin ya? " dedim sinirle. 

" Nerede olsun, bir şey mi dedim şimdi? " yok kesin bilerek yapıyordu. Hafifçe kıpırdanıp tişörtünü çıkartırken derin bir nefes alıp ona döndüm. Göğsünde bir şey yoktu kasları kesinlikle dikkatimi çekmezken kafamı yan yatırıp sırtına baktım. Elim gördüğüm kızarıklığa giderken hafifçe dokunup Zaman'ın tepkisine baktım. 

" Bir şey mi var ?"

"Hissettiğin bir acı falan yok mu kızarmış burası. " kafasını iki yana sallarken elimi geri çekip " Başka bir şey yok gibi görünüyor. " dedim. 

Elimi tutup göğsüne koyarken " Doktorlar bakarak mı anlıyor, bastırsana şöyle. " diyerek kalbinin üstüne koyduğu elimi bastırdı. Şaşkınlıkla kafamı kaldırıp suratına bakarken onun da öylece suratıma baktığını fark etmiştim.

Sanki anlık gelişmişti de bilerek yapmamış gibiydi. 

İçine çektiği nefesi duyacak kadar yakınında olduğumu fark edince geri çekildim biraz. Ama elim onun avucunun içinde duruyordu. 

" İyisin işte. " sesimin özellikle gür çıkması için uğraşsam da ne yazık ki bu pek mümkün olamamış gözlerimi kaçırmayarak direnmiştim.

"İyiyim. " fısıldayarak konuşması beni taklit edişinden kaynaklanıyordu değil mi? Geç sen dalganı geç.

Kapıdan gelen sesleri duyunca şokla arkamı döndüm. GELMİŞLERDİ.





Beni Kendinden KurtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin