Bölüm Şarkısı: Perdenin Ardındakiler- Ankarayla Bozuşuruz
Kapı açılıp ayakta duramayan bir grup içeri girerken gözlerimi kısıp onları izlemeye devam ettim. Salonda köşedeki ışık hariç ışık yanmadığından loş bir ortam vardı ve Zaman beni arkasına çektiği için şu an beni fark edeceklerini hiç zannetmiyordum.
Gelen gülme sesiyle dudağımı ısırıp beklemeye başladım. " Şşşş sessiz olun!" o kadar yayık konuşmuştu ki kimin konuştuğunu asla anlamıyordum. Kafamı uzatıp bakacağım sıra alnımdan iten elle Zaman'a döndüm. " Kıpırdama." dudaklarını oynatarak bunu dediğinde gözlerimi yumup onaylamıştım onu.
Merdivenlerde bir gürültü daha olurken "Mina'yla Zaman uyanacak şimdi şşşş. " diyen ikinci bir uyarı duydum. Kapıda çoktan kapanmıştı, bizi cidden fark etmemişler miydi?
Nasıl sarhoş oldular bunlar ya, evin yolunu nasıl bulabilmişlerdi acaba?
"Sabah asla uyanamayacaklar hatta şu an top patlasa duymazlar." diyerek bana dönen Zaman'a bakmak için kafamı çevirince çok yakınımda olduğunu fark edip geri çekildim hemen. " Sen de iyiysen odana çık ben buraları toplarım."
" İyiyim ama uykum yok biraz daha oturabilirim." kafamı sallayıp ayağa kalktım. Dağıttığım pamuk ve sargı bezlerini toplarken tişörtünü giyen Zaman'a " Suratın iyileşene kadar sahne de çekemezsin." dedim.
"Buradaki sahnelerim bitti stüdyo işlerini bu haftaya çektirir sizin sahneleriniz çekilirken ben de onları hallederim. Planda geriye düşmeyiz zaten seninle denk gelişimiz de bir haftaya falan denk gelir."
" Doğru, İstanbul'a dönmeden önce burada çekilecek şeyler var. Bir daha kavga etme de sıkıntı çıkmasın. "
-ZAMAN-
Bilseydi onun yüzünden kavga ettiğimi ne derdi acaba? Arkama yaslanıp onu izlerken üstündeki kıyafetlere göz attım. Herkes geç gelecek diye kesin rahat davranmıştı. Ben gelmeden önce ne yapıyordu da bozmuştum ben acaba gerçi televizyon falan kapalıydı.
Telefonu çalınca merakla gözlerimi kıstım. " Efendim? "
" Hayır, yarın sabahtan çekim vardı. Değişmiş mi?" kaşlarını çatınca ne olduğunu anlamak için ayağa kalktım. " Anladım Özge, kaç için ayarladın peki?"
"Tamam orada olurum birini beni alması için yollarsın." telefonu kapatıp bana dönünce " Çekim iptal mi edilmiş?" diye sordum hemen.
"Sabah olacak olan çekimi arayıp erteletmişler bana da çalışabilmem için bir yer ayarlamış Özge. Bir şeylerin aksamasından nefret ediyorum ne vardı bu kadar içecek?" sinirle mutfağa yöneldiğinde ona hak verdim. Bugün herkes ayrı bir dağıtmıştı.
Sırf yorulduğu ve yarın erken çekimi olduğu için eve geldiğini de biliyordum diğerlerinin yaptığı ayıptı. Akın'la yarın bu konuyu konuşurdum. Peşinden mutfağa girerken onun bir tabak ve bardağı makineye kaldırdığını fark ettim.
" Ben eve gelince bir şeyler atıştırdım eğer istersen dilimlenmiş ekmek var sepetin içinde." kafamı sallayarak onu onaylarken bahçeye açılan koltukların üstündeki havluyu aldı.
"Odana mı çıkıyorsun?" kafasını hafifçe aşağı yukarı sallarken "Pekala, iyi geceler." dedim.
Siniri geçmeden asla uyuyamazdı o yüzden onu kendi yöntemiyle vuracaktım. "İyi geceler."
Yiyecek ne var ne yok diye bakarken güzel bir sandviç hazırladım kendime. Ocaktaki çaydanlıktan güzelce çay kokusu yükselirken gülümsedim. Mina odasına çıkalı 15 20 dakika olmuştu ama uyumadığına emindim.
Telefonumu elime alıp ona mesaj attım birazdan gelip gelmeyeceği belli olurdu zaten. Sürekli yan yana olduğumuz için ona anonimden mesaj atmayı da unutmuyordum tabi. Ama bildiğim şeyleri bilmezlikten gelmek bazen çok zordu.
Merdivenlerden gelen sesle gülümserken gördüğüm Akın nefesini üfleyip " Başım çatlıyor. " diyerek mutfağa girdi. Eline tutuşturduğum ağrı kesici ve suyla onu odasına yollarken sakin kalmaya çalışarak sandviçimden bir ısırık aldım.
"Dolapta meyve suyu vardı." işte bu! Ayaklarını sürüye sürüye yanıma gelirken üstündeki battaniye gibi olan hırkaya gülümsedim. İnce pijamalarını bununla kamufle etmiş gibiydi.
Omuz silkip ona bakarken " Canım çay istedi." dedim. Yalanın büyüğü küçüğü olmazdı biliyordum ama bu çok ufacık bir yalandı. Sinirli olmasını istemiyordum yarın sabah da kaldığı yerden devam ederdi siniri çünkü onu gayet iyi tanıyordum.
" Geleceğinden emin olmadığım için sana koymamıştım. " ayağa kalkıp ona da bir bardak çay doldururken kafasını arkaya yatırdı. " Akın'ı gördüm koridorda çok kötü gözüküyordu. "
" Başı ağrıyormuş ilaç almaya geldi." kafasıyla beni onaylarken çayını önüne bırakıp yerime oturdum. " Yorgun gözüküyorsun sen de."
"Ders çalışmaya başladım ikisini bir arada götürebilmek zorluyor."
"Dönemin ne zaman başlayacak?" parmaklarıyla iki işareti yaparken " Hafta." diye de belirtti.
" 1 ay mı tatil yapıyorsunuz?"
" Normalde daha fazla olabilirdi ama son sene, orada işlerimiz yoğun." hak vererek kafamı aşağı yukarı salladım. "Dönebilecek misin peki? "
"Mecburum." çaydan bir yudum alıp gözlerini yumarken " Başarılı." diyerek gülümsedi.
"Öğrendik bir şeyler." gülümseyip arkama yaslanırken sandviçimden bir ısırık alıp ona baktım. Bu saatte sıfır makyajla nasıl bu kadar güzel olabilirdi, bir de bu kadar yorgunken?
Gerçekten anlamak mümkün değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kendinden Kurtar
Historia Corta053**: Şu an anayasanın bilmem kaçıncı maddesine göre suç işliyor muyum bilmiyorum ama 053**: Umurumda da değil gerçi 053**: İşliyor muyum acaba ya? 053**: OFF NEYSE NE DİYORDUM 053**: hatırladım 053**: normalde de bu kadar suratsız mısın yoksa 053*...