27

950 84 11
                                    


"Bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna, bir kar tanesi erir ağzımda.." yanımda şarkı mırıldanan Zaman son derece dikkatli bir şekilde arabayı kullanırken benim aklım az önce aldığım mesajdaydı. 

Daha fazla dayanamayıp cevap yazdım. 

Mina: Konu ne?

Gülümse: Telefonun sahibini arıyorum.

Kaşlarım çatılırken ne telefonundan bahsettiğini anlamaya çalıştım. Ama yok bildiğim bir şeyden bahsetmediğine emindim.

Mina: Ne telefonu, anlamadım? 

Gülümse: Telefonun sahibini tanımıyor musun? 

Dalga mı geçiyordu bu benimle? Nefesimi üflerken "Ne oldu?" diyen Zaman'a baktım.

"Biri benimle dalga geçiyor sanırım." 

"Ne alaka?" ben de böyle tepki vermekte haklıydım demek ki. Omuz silkip "Önemli değil ya boş ver." dedim.

Evin önünde arabayı park ederken bakışları hala üstümde olunca "Cidden önemli değil." dedim. 

Gülümse: Pardon kendimi tanıtmadım, ben Yasin. Bu telefonu dizi setinde bulduk kayıtlı olan tek numara da size ait. Telefonun sahibiyle iletişime geçebilir misiniz teslim edelim.

"Mina, ne oldu?" kafamı telefondan kaldırıp Zaman'a bakarken kafasını iki yana sallayıp elimdeki telefona uzandı. "Sen konuşana kadar ohoo." 

Telefonu ondan kaçırmaya çalışsam da "Kötü bir şeyse de hallederim niye sıktın canını bu kadar bakayım bir." diyerek almıştı bile. 

Mesajları okurken gözleri kısıldı. "Gülümse mi?" 

"Ona mı takıldın şu an?" kafasını hızla aşağı yukarı sallarken "Niye birini böyle kaydettiğini sorguluyorum daha sonra mesajın içeriğine bakarım." dedi. Ama gözleri ekranda dolanıyordu.

"Hayranınla mı konuşuyorsun?" kafamı iki yana sallarken "Öyle bir şey değil." dedim.

"Stalker, sapık, hayran, gizli numaradan yazıyormuş galiba takıntılı falan olmasın." gözlerim kısılırken "Ne saçmalıyorsun Zaman neyini gördün sanki de yapıştırdın hemen etiketi." diyerek kızdım. 

Her ne olursa olsun Gülümse her kimse tanımasam da bana bir kötülüğü olmamıştı. Aksine kötü anlarımı tahmin eder gibi imdadıma yetişmişti. Her ne kadar başta ciddiye almasam da kötü de değildi. "Kim olduğunu bile bilmediğin biri için mi kızıyorsun bana?" hayretle gülerken omuz silktim. 

"Burada olup kendini savunabilecek biri değil sonuçta arkasından atıp tutmanın anlamı yok." telefonumu istemek için elimi uzatırken "Sette bulmuşlar telefonu onunla tek iletişimin buysa nasıl ulaşacaksın?" diye sordu.

"Belki de böylesi daha iyidir. Hoşuma gitmeyen bir şeyler vardı zaten telefonu alırım yarın bulan kişiden olur biter." 

"Bırak sen ben hallederim Yasin'i tanıyorum zaten. Bulaşma hiç." o böyle deyince bir kez olsun halletmesi için ona fırsat vermek istedim. Açıkçası uğraşmak istemiyordum hiç. Onu onaylarken camdan dışarı baktım. Yağmurdan evi zor görüyordum resmen.

"Herkes evde mi?" kafasını aşağı yukarı sallarken "Dinleneceklerdi bugün, uyumuşlardır bile." diyerek cevapladı. Telefonumu kucağıma bırakmıştı. 

"Setin son günü yarın değil mi?" günler o kadar çabuk mu geçmişti? Bana hiç geçmiyor gibi geliyordu ama Zaman'ın ve diğerlerinin sahneleri çoktan bitmişti zaten. 

"Ev sahnesi çekip bitireceğiz." arkasına yaslanırken ikimizin ortasında yanan ışığı kapattım. Dışarıdan kabak gibi belli olacaktık yoksa. "Hadi eve gitmiyor muyuz burada uyuyacaksın sanırım." 

"Canım gitmek istemiyor. Burada dursak ya biraz." tek kaşım havalanırken kemeri çıkartıp daha rahat bir şekilde ona döndüm. Kafasını koltuğa yaslamış bana bakıyordu.

"Bir sorun mu var, beni almaya geldiğinde anladım zaten bir sorun olduğunu da ne olduğunu anlamadım." 

"Bir şey yok nereden çıkarıyorsun böyle şeyleri?" gözlerim kısılırken yüzüme dökülen bir tutam saça uzandı. "Sadece seni tek bırakmak istemedim. Fırsatım varken değerlendirmek istiyorum." 

"Anlamadım, ne fırsatı?" nefesini hızla üflerken saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp "Sana yakın olma fırsatı Mina. Sana bu kadar yakın olabilmek ne kadar zor biliyor musun?" dedi. 

Şaşkınlıktan dilimi mi yutmuştum acaba? Şu an elini itip ağzının payını vermem gereken andı. Ben neden bekliyordum öylece?

"Bana neden yakın olasın ki Zaman? Biz birbirimize hiç yakın olmadık sonuçta." dudaklarının arasından alaylı bir gülüş çıkarken "Benim en yakınımda hep sen vardın, bir tek sen. Kabul etmedin sadece." dedi.

Yoo.

Kendini kandırdığı yetmiyor beni de kandırmaya çalışıyordu. 

"Sarhoş da değilsin aslında niye böyle saçmalıyorsun ya?" kıkırtısını duyarken "Tamam Mina tamam, anlama beni duyma ciddiye de alma. Sabah olunca sıfırlarız her şeyi." dedi. Sesindeki sıkıntıyı da anlıyordum ama neden olduğunu anlamıyordum.

Bence bu sıkıntı benimle ilgili değildi. Başka bir şey vardı ama o bana bulaşarak konuyu dağıtıyordu. 

"Gerçekten bir sorun yok mu?" koltukta ona doğru yaklaşıp suratına baktım dikkatle. Sokak lambasının ışığı arabanın içini yeterince aydınlatıyordu zaten. Dümdüz bakıyordu işte gözleri de parlamıyordu.

Kafasını iki yana sallarken "Doğru söylemiyorsun şu an farkındayım. Ama bir sorun varsa, çözemiyorsan, içinden çıkılmayacak gibiyse paylaş benimle. Madem sana en yakın hep bendim saklama olur mu?" dedim. 

Gözlerini kapatıp açarken gülümsedim. "İyiymiş numarası da yapma yemiyorum." 

"Kötü hissettiğimde bana sarılıp iyi hissedene kadar öylece beklerdin hatırlıyor musun?" onu onaylarken "Küçükken daha nettin sanırım bir sorun olduğunda gözlerin dolardı hemen." dedim. 

"Yine sarılır mısın, çok değil kendimi iyi hissedene kadar?" 

Beni Kendinden KurtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin