Islak saçlarımı kurutup aynadaki aksime baktım. Bu sabah hiç keyfim yoktu. Hatta bıraksalar odamdan dışarı adım atmazdım ama bazen hiçbir şey istediğimiz gibi gitmezdi.
" Oha, ne oldu suratına?" Akın'ın koridordan gelen sesini duyarken " Bağırmasana uyandıracaksın milleti." diyen Zaman ona cevap vermişti.
" Ne oldu, anlat."
" Ufak bir şey önemi yok. Bu hafta çekimim yok zaten stüdyoya gireceğiz telaş yapma." kapıya doğru yaklaşan kulağım sağ olsun konuştukları şeyleri duyuyordum ama hemen geri çekildim. Kıyafetlerimin olduğu çantayı ve küçük kol çantamı alırken kafama pembe tonlardaki şapkamı geçirdim. Bütün kıyafetlerim siyahlardan oluştuğu için biraz renk katmak iyi olacaktı.
" Salak mısın oğlum çekim için dertlenir miyim şu durumda. Tek başına çok dolanma demelerine rağmen neden dikkat etmiyorsun, aldığın tehditler az mı geldi?" kaşlarım çatılırken odadan çıkmak için kapıya uzanan elim duraksadı.
" Biraz daha susmazsan yüzümdeki morlukların kopyasını suratına çekeceğim Akın. Biri duyacak sus." güneş gözlüklerimi çantamdan çıkartırken kulaklıklarımı kulağıma takıp kapıyı açtım.
İkisinin de bakışları bana dönerken ortak banyo kapısının önünde ettikleri sohbete ara vermişlerdi. Konuşacak başka yer mi kalmamıştı ve ayrıca o tehditler de neyin nesiydi?
Kaçıncı yüzyılda yaşıyorduk biz Allah aşkına?
"Günaydın." kafasıyla selam veren Akın'ın yanı sıra Zaman gülümseyip " Günaydın" şeklinde karşılık vermişti.
Merdivenlere yönelirken " Antrenmana mı? " diye sordu. Kafamı aşağı yukarı sallayıp onu onayladıktan sonra bir şey demesine izin vermeden inmeye başladım merdivenleri. Kafamı kurcalamaya başlamıştı şu tehdit mevzusu. Böyle bir şey varsa sokaklarda niye rahat rahat dolanıyordu koruma bile almıyordu yanına.
Ayyy cidden delirtir insanı.
Kapıdan çıkmadan önce güzel bir şarkı seçtim. Son zamanlarda ne dinlediğime de çok önem verdiğim söylenemezdi de işte. Kafamı dağıtsın diye müzik açmasam olmuyordu. Uyuduğum anlar dışında sürekli müzik dinleyebilirdim. Sırf bu yüzden müzik dinlerken ders çalışma alışkanlığı edinebilmeye çalıştığım uzun bir dönem vardı.
Sadece klasik müzik dinleyerek ders çalışabilen insanlar vardı başka türlü müzik çaldığında derse odaklanamadıklarını söyledikleri için imreniyordum biraz. Ben şak diye şarkıya odaklanıp olduğum yerde dans etmeye başlıyordum. Bu nedenle ders çalışmak için kütüphaneye gitmem en iyisi oluyordu hep.
Yoksa başarılı bir öğrenci olamayabilirdim en azından evde ders çalışsaydım. Beni bekleyen arabaya binerken çantamdaki kitabı çıkardım. Yeni dönemin başlamasına asla hazır değildim. Ayrıca kardeşim ve arkadaşımla buluşabileceğim güne antrenman koyması, sadece benim bugün hala çalışıyor olmam acımasızcaydı.
Dün sarhoş olan ben değildim bile.
Sinirlenmemek adına derin bir nefes alıp İda'ya mesaj attım. Çıkışta mutlaka yanlarına gidecektim.
Zaten biraz çalışıp bugünü boş geçirmeyi düşünüyordum. Madem herkes izinliydi tek enayi ben değildim bence.
Çalan telefonumu nefesimi üfleyip açarken annem direkt konuşmaya başladı. " Mina neredesin?"
"Şu an çalışmak için bir stüdyoya gidiyorum. Bir sorun mu var?"
"Tek misin yanında kim var? " etrafıma baktım ama koca araçta tek başımaydım. " Evet şoför var yanımda sadece. Ne oluyor?"
"Zaman dün yaralanmış sanırım bu nedenle stüdyo tarihini öne çektik. Eğer çalışmanın aciliyeti yoksa stüdyoya gider misin onunla?"
"Benim ne işim var onunla, anlamadım?"
"Filmin bir müziğini birlikte seslendireceksiniz ya." gözlerim hafifçe açılırken duyduğum korna sesiyle kafamı hafifçe arkaya çevirdim. "Zaman burada olduğuna göre fikrimi sormak için değil de haber vermek için aramışsın sanırım anne."
"Geldi mi? Seninle konuşacağımı söylemiştim. " kafamı iki yana sallarken araç yavaşça durdu. Hemen arkamızdaki araç da duraksarken Zaman inmiş bize doğru yaklaşıyordu bile.
" Neyse sonra konuşuruz, kapatıyorum." Arabanın kapısı açılırken siyah kapüşonun altına bir de şapka takmış olan Zaman gülümsedi. "Sanırım bugün birlikteyiz."
Yanımdaki boş koltuğa otururken kitabın sayfasını kaybetmemek için araya koyduğum parmağımı ona doğrulttum. " Madem böyle bir şey vardı niye evde söylemedin?"
Kitabı kucağımdan alırken mırıldandı. " Benim de sen çıktıktan sonra haberim oldu, neyse ki yetiştim. " diğer araç uzaklaşırken şoföre gideceğimiz yeri söyledi.
" Yolda bile ders mi çalışıyorsun? " kafamı aşağı yukarı sallarken " Azmine hayran olmamak elde değil. " dedi. Kaşlarım hafifçe yukarı kalkarken " Ama şimdi söyleyeceğimiz şarkıya odaklanmanı istiyorum." diyerek cebinden çıkardığı kağıdı elime tutuşturdu.
" Şarkı söyleyebileceğimi zannetmiyorum. " omuz silkti. " Sesinin kötü olduğu yalanını benim dışımda birine atarsan sevinirim. Ben güzel olduğunu gayet iyi bilenlerdenim."
Telefonum tekrar çalarken ona cevap vermeden açtım. " Neden herkes izinliyken sen çalışıyorsun!!" İda'nın bağırtısı tüm arabada yankılanırken Zaman'ın gülümsediğini gördüm yine.
" Planda değişiklik oldu şarkılar için stüdyoya gidiyoruz."
"Gidiyoruz mu? Kimle gidiyorsunuz neden değişti plan anlamadım." kafamı camdan tarafa çevirirken kısaca açıkladım. "Erken biter mi acaba?"
"Bilmiyorum bitirmeye çalışacağım. Siz takılın yetişirim ben."
"Tamam haberleşiriz yine." telefonu kapatıp çantama atarken kulaklıklarımı taktım yine. Her dakika birlikteyiz diye konuşmamıza gerek yoktu. Beni fark edince o da cebindeki kulaklıklarını taktı.
Kafamı elime yaslayıp yola odaklanırken kulağımdaki kulaklığın çekilmesiyle ona döndüm. Benden alıp kendi kulağına takarken "Ne dinliyorsun?" diye sormuştu. Ne bekliyordu bilmiyorum ama ne dinlediğimi fark edince gülümsedi.
"Hala bu şarkıyı çok mu seviyorsun?" tek kaşım havalanırken " Benim hakkımda hatırladıkların gözlerimi yaşartıyor ama hayır denk geldi sadece. " dedim.
Cidden onu anlamak mümkün değildi. Zamanında beni tek bırakan, giden oydu. Şimdi bunlar neydi, bu samimiyet bu ilgili tavırlar?
Ne gerek vardı, hayır yani cidden ne gereği vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kendinden Kurtar
Cerita Pendek053**: Şu an anayasanın bilmem kaçıncı maddesine göre suç işliyor muyum bilmiyorum ama 053**: Umurumda da değil gerçi 053**: İşliyor muyum acaba ya? 053**: OFF NEYSE NE DİYORDUM 053**: hatırladım 053**: normalde de bu kadar suratsız mısın yoksa 053*...