29

413 33 14
                                        

Bölüm Şarkısı: Agust D feat. Ryuichi Sakamoto, WOOSUNG: Snooze

İda kapıda pijamalarıyla beni karşıladığında ona sarılıp yavaşça içeri geçtim. "Neden uyandın erkenden?"

"Konumdan takip ediyordum. Zaman mı getirdi?" başımla onu onaylarken bavulumu odama çıkarmak için merdivenlere yöneldim. Annemler için geç bir saat sayılabilirdi evde olmalarını beklemiyordum.

"Akın'ı bıraktık önce oradan geldik."

"O sizden önce dönmüştü değil mi arada bu çocuğun yaptıklarını unutup anlam veremiyorum." yatağımın üstünde bağdaş kurup bana bakarken güldüm. Bir de bana sor. 

"Anlam vermeye çalışma boş ver he deyip geç." omuz silkip valizimdeki küçük hediye kutusunu ona uzattım. "Geçerken dikkatimi çekti, sana yakışır bence." 

İda her ne kadar zenginliği sevse de hediye konusunda ufak tefek şeylerin değerinin daha çok olduğunu düşünüyordu. Zenginliğini kendi aldığı hediyelerde göstermeyi tercih ederdi. Gözleri ışıldayarak kutuya bakarken "Bugün fotoğraf çekiminiz varmış." diyerek tüm dinlenme hayallerimi suya düşürdü.

"Ne çekimi, bana haber vermedi kimse." yatağıma yüz üstü uzanırken sesinin çıkmamasıyla yatağa yapışan suratımı kaldırıp ona baktım. "Ne oldu?"

Bükülü dudağına bakılırsa çok etkilenmişti sanırım küçük hediyemden. Kollarını boynuma sararken "Niyetin beni ağlatmak mı doğru söyle?" dedi.

"Bayılıyorsun böyle şeylere gerçekten." küçük  deniz kızı kolyesi ve küpesinin içinde bulunduğu kutuyu göğsüne bastırıp "Düşünüp alman önemli, ama en sevdiğim çizgi film olduğunu unutmaman daha da önemli." dedi. 

"Güle güle kullan canım benim." 

Bavulu olduğu gibi bırakmaya karar verip giyinme odasından kendime kıyafet seçtim. Üstümü değiştirip yatağıma girerken İda hemen yanıma kıvrılmıştı. "Benim uykum yok ama." esnerken tek gözüm kapalı bir halde ona baktım. 

"Dün gece hiç uyumadım gibi bir şey. İki dakika gözümü dinlendireyim kalkarım." 

"Çekime kadar uyu bir işimiz yok zaten. Kahvaltı hazırlanınca çağırırım." o ayağa kalkarken yastığıma sarılıp titreyen telefonumu aldım elime. Gülümse adlı anonimim artık mesaj atmadığı için telefonumda çok vakit geçirmeme gerek kalmıyordu, ki bu istediğim bir şeydi. Ama yine de bir açıklama beklemiştim. Hem çok yakınımda biriydi hem de uzak. 

Kim olduğunu merak etmemek elimde değildi. 

Zaman'ın attığı mesaja gözlerimi devirip telefonu yatağın boş kısmına attım. Onu çekseler yetmez miydi ben niye her şeye dahil olmak zorundaydım?

Annem olsa delirdiğimi ya da başrol olduğumu unuttuğumu düşünürdü. İkincisinin gerçekleşmesini tercih ederdim. 

Gözlerimi yumup birkaç saat de olsa yorgunluğumu atmayı diledim. Okuldayken bile bu kadar tempolu bir hayatım yoktu. Okula dönünce nasıl yetişecektim bunca şeye bilmiyordum hiç. Uykuya dalarken her şeyin sona erdiği güne ışınlanmak istedim. Zordu ama altından kalkacaktım bunun da.


-Zaman-

Yüzüme rötuş yapan makyöze teşekkür edip gitmesini bekledim. Saatlerdir burada oturuyordum. Mina gelmiş miydi haberim dahi yoktu çünkü sır gibi saklanıyordu resmen kız.

Elinde kahve bardaklarıyla içeri giren Akın'a kısa bir bakış atıp telefonuma döndüm. Sosyal medya şu an daha çok ilgimi çekiyordu.

"Ne yazmışlar yine nasıl övüyorlar seni?" kafamı iki yana sallarken Mina'ya laf atılan yorumları şikayet ediyordum. Canımı sıkıyordu. Ne istiyorlardı ondan anlamıyordum bir de kimseye bulaştığı, kötü yaklaştığı ya da ne bileyim direkt düşüncede bile kötülüğünü istediği biri yoktu. Hak ettiği şey kesinlikle bu değildi.

Beni Kendinden KurtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin